37 -Çiftler Tadına-

En başından başla
                                    

"Hadi şimdi vur ödeşelim," dedi sırıtarak. En sonunda pes eden Berk, Eren'in ölüm fermanını imzalar gibi mavi gömleğinin kolunu büyük bir özenle kıvırdı. Elini yumruk yapıp gözlerini kapattı ve Eren'in suratına okkalı bir yumruk geçirdi. Acı içerisinde yanağını tutan Eren, yüzünü buruşturarak Berk'e bir öpücük gönderdi ve koşarak odadan çıktı. 

"Geri zekalı cidden," dedim sırıtarak. Berk olayın şokunu atlatarak gözlerini devirdi ve biricik sevgilisi Tuğçe'nin yanına oturdu. Alp, olanları sadece gülerek izlemekle yetinirken sırıttım. "Biz ne yapalım?" dedim dudağımı büzerek. Burada boş boş oturacak halimiz yoktu en nihayetinde. 

"Lunaparka falan mı gitsek acaba?" dedi Alp fikir üretmeye çalışırken. Bu eyleme katılacağımı sanmıyordum çünkü lunapark sadece geceleri eğlenceli oluyordu, gündüzleri değil. "Geceleri tadı çıkıyor onun, gündüzleri değil," diyerek düşüncemi dışarı yansıtan Tuğçe'ye karşı gülümsedim ve Alp'e döndüm. 

"O zaman fikirler tükendi, siz bulun." Usulca dudağımın kenarını kıvırdım ve başımı olumsuz anlamda salladım. Elimi çeneme koyup yapabileceğimiz şeyleri düşünmeye başladım. Kitap okuyabilirdik ama dördümüzün birden okuyabileceği ortak bir kitap olabileceğini düşünmüyordum. Aklıma düşen fikirle gözlerimi kocaman araladım ve ufak bir çığlık attım. 

"Youtube kanalı açalım!" Bağırarak söylediğim cümle eşliğinde hepsinin yüzlerine teker teker baktım. Tuğçe benim gibi heyecanlı görünüyordu, Berk tepkisiz, Alp ise şaşkın. Hayır bunda şaşıracak ne vardı cidden anlamıyordum. 

"Vakit geçirmek için çok eğlenceli olur," diyen Berk' çevirdim bakışlarımı. Yeşil gözleri hissettiği mutlulukla neredeyse parlıyordu. Tuğçe kabul edeceği için ona bakma gereği bile duymadan Alp'e döndüm, somurtuyordu. 

"Petitom, sen ne diyorsun?" Alp'e karşı kullandığım hitap şekliyle Berk ufak bir kahkaha atarken onu umursamamayı seçtim. Bir kere biz dünyanın en eğlenceli, en minnoş, en ponçik çiftiydik! Birbirimize aşkım, bebeğim gibi saçma hitaplarda mı bulunacaktık? "Minnak yüzlü sevgilim, bu fikir sence de biraz saçma değil mi?" Petito ayıcığın tatlılığını andıran Alp'e somurtarak baktım. Yere oturmuş ve sırtını duvara yaslamıştı. Ağır adımlarla ona doğru ilerledim ve hemen yanına oturdum. 

"Benim her şeyden çok, Cem Belevi ile eşit sevdiğim petitom, eğleneceğiz cidden. Hem eğer kanala koymayı istemezsen koymayız, söz veriyorum." Alp söylediklerimden sadece bir yere takılmışcasına öfkeyle gözlerini kıstı ve karşı duvarımda asılı duran posterlere baktı. 

"Şeytan diyor ki yak, kurtul hepsinden!" Şaşkınlıkla gözlerimi aralayıp dizine hafifçe vurdum. Bu tepkim karşısında bakışlarını bana sabitleyip ciddi bir yüz ifadesiyle söyleyeceklerimi beklemeye başladı. Tamam, o böyle dururken korkmuyorum değildi. 

"Bakma bana öyle, korkuyorum." Alp sıkıntıyla gözlerini kapattı ve ağzından derin bir nefes aldı. Başını olumsuz anlamda salladı sakinleşebilmek adına. Benim hayranı olduğum ünlüye karışma hakkı yoktu ama sanırım şu an biraz abartmış olabilirdim. Alp sevgilimdi sonuçta, ona olan sevgim her şeyden bambaşkaydı. Alp sakinleşerek gözlerini araladı ve normal bir ifadeyle bana bakmaya başladı. 

"Bak Zeynep, artık ciddi anlamda beş kelimenden bir milyonunun Cem Belevi olmasından sıkıldım." Ses tonundaki bıkkınlık suratına yansımış olacak ki tatlılığından herhangi bir eser yoktu. Onu anlıyordum ama hayranı olduğum bir ünlü vardı, ben ne yapabilirdim ki? "Sevmene asla laf etmiyordum, bu yaşlarda elbet herkesin hayran olduğu bir ünlü olur ama sen... Sevgiline karşı olan sevgini, bir ünlüye karşı beslediğin hayranlıkla bir tutuyorsun. Ona olan hayranlığın bitince bana karşı da mı bitecek yani, olay bu mu?" 

Başımı olumsuz anlamda korkuyla salladım ve yutkundum. Benim asla böyle bir niyetim yoktu ki! "Alp saçmalama, benim sana olan sevgimi bilmemiş gibi konuşuyorsun. Söylediklerinde haklısın ve ben gerçekten çok özür dilerim!" Alp burukça gülümsedi ve beni kendisine doğru yaklaştırdı. Başımı dikkatle omzuna yaslayıp saçlarıma minik bir öpücük kondurdu. 

"Seni seviyorum," diyerek fısıldadı. Sadece onun dudaklarının arasından dökülünce anlamlı olan bu cümle, kalbimin hızla çarpmasına sebep olurken gülümsedim. "Aile var aile, kendinize gelin!" Tuğçe'nin bağırması sonucu kulaklarımı tırmalayan sesiyle yüzümü buruşturdum ve başımı Alp'in omzundan ayırdım. 

"Aile de ahlaklı olsa," diyerek mırıldandım. Tuğçe cevap verecekken odanın içerisini dolduran telefonumun zil sesi, Tuğçe'nin söyleyeceklerini başlamadan bitirirken sırıttım. Alp'in yanından kalkıp çalışma masasına doğru ilerledim ve en köşede, test kitaplarımın arasında ezilmekten can çekişen telefonumu elime aldım. Biricik idolüm olan Sinan abi arıyordu. Hemen telefonu açtım ve kulağıma yasladım. 

"Zeynep, yardımına ihtiyacım var!" Heyecan ve stresin kolaylıkla yansıdığı ses tonu kaşlarımın çatılmasına neden olurken dudaklarımı araladım. 

"Yoksa işin çıktı ve senin yerine beyin ameliyatına benim mi girmemi istiyorsun?" Karşı taraftan gelen Sinan abinin isteği, oldukça sesli bir çığlık atmama neden olmuştu. Şimdi kendi abim gibi gördüğüm Sinan abime bunun için yardım mı edecektim? 

.

Hepinizi çok seviyorum, önümüzdeki bölüme kadar kendinize çok iyi bakın! 💜

Sevgili Manyak |Tamamlandı.| (DÜZENLEME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin