- 3 -

8.3K 465 24
                                    

Not: Anlatım ve yazım karışıklığı olmaması adına hikayedeki konuşmaların hiçbiri Karadeniz şivesiyle yazılmayacak, normal yazım kuralına uygun Türkçe kullanılacaktır. Siz karadeniz şivesiyle hayal edebilirsiniz :)

#

Uzun bir yolculuğun ardından nihayet Trabzon'a gelebilmiştik. Erva keyifli bir şekilde etrafı seyrediyordu. Burcu ise biraz düşünceli gibiydi.

"Ne düşünüyorsun?"

Etrafa bakındı ve "Ben burada nasıl yaşayacağım, Selen?" diye dudağını büktü.

"Bunu daha önceden kendine sorman gerekmiyordu? Çok geç kaldın!" diye kıkırdadım.

Burcu için biraz zordu lakin alışacağına emindim.

"Burcu, sana bir şey soracağım. Bana doğruyu söyleyeceksin."

Bu, uzun zamandır içimi kemiren bir soruydu. Artık cevabını bizzât öğrenmem gerekiyordu.

"Doğu görevimi bitirmemişken neden İzmir'e tayinim çıktı?"

Burcu'nun yüz ifadesindeki değişiklik her şeyi apaçık belli etse de, ondan duymak istiyordum. Bir şeyleri saklamak ile yalan söylemek arasında fark vardı. Bu yüzden asla yalan söyleyemezdi. Zirâ ikimizin de haz etmediği en önemli şey, yalandı.

"Bunun cevabını çoktan öğrenmişsin sanırım."

Sorunun cevabından kaçmak, o soruyu sorulmamış yapmazdı.

"Lafı dolandırma, lütfen."

"Çok zordu! Benim için gerçekten çok zordu! Mardin güzel bir şehir, tamam. Lakin benim için orada yaşamak çok zordu." diye yanıtladı.

Birkaç meslektaşımın da doğu görevi bitmeden büyükşehirlerin küçük ilçelerine tayini çıkmıştı. Bu yüzden benimkinin de normal ve tesâdüfi olduğunu düşünmüştüm. Lakin içimi kemiren şeyin artık doğru olduğuna emindim.

Burcu'ya gelince, ne zamana kadar bizi takip edeceğini merak ediyordum. Bu durumdan şikayetçi değildim ama bu durum onun adına beni biraz rahatsız hissettiriyordu.

"Bu yüzden sen de torpil ile bizi İzmir'e getirdin!" diye sertçe çıkıştım.

Dudağını büzerek "Torpil demeyelim. Öyle söyleyince kulağa pek hoş gelmiyor. Mevki sahibi ve iyiliksever birisinden hayatımızı kolaylaştırması için bir ricada bulundum diyelim." diye yanıtladı.

Kendini savunmaya başladığında ellerini kullanıyordu ve eğer oturuyorsa bacaklarını hafifçe sallıyordu. Benim aksime onun beden dili oldukça konuşkandı. Bu komik hissettirse de, şu an gülmemeliydim. Ona olan kızgın ve sert tavrımı korumalıydım.

Arabayı yemek yiyebileceğimiz bir restaurantın önüne park ederken "Sana gerçekten inanamıyorum..." diye söylenmeye başladım.

***

Trabzon'un şehir merkezinden küçük bir ilçeye gelmiştik. Yeni tayinim, küçük bir ilçe okuluna çıkmıştı.

"Burası yemyeşil. Çok güzel!"

Erva etrafı izlerken hayranlıkla bakıyordu. Burayı beğenmişti. Lakin Burcu için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Anlaşılan her ihtimale karşı onu uyarmam gerekiyordu.

"Şimdiden söylüyorum. Bu sefer karışmayacaksın!"

Burcu istemsizce başıyla onaylamakla yetindi.

"Hem instagram fenomeni olduğun için popüler olan şeyleri yapmıyor muydun sen? Doğu expressi ile saatlerce seyahat etmek zorunda bile bırakmıştın bizi(!) Bu aralar da fenomenlerin seyahat olarak tercih ettiği yer, Karadeniz."

Karadeniz Masalı ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin