Kayra da Çiğdem anne de bana sevgilerini o kadar güzel hissettiriyorlardı ki bazen kalbimde bir yerin sızladığını hissediyordum. Kendi ailemi düşünmek istemesem de en olmadık zamanlarda aklımın bir köşesine sızıyorlardı.

Onları en son nişandan sonra görmüştüm. O günden sonra telefon etseler de açmamış, holdinge gelmeleri durumunda bana haber verilmesini istemiştim. Şimdiye kadar yanımda yoklardı ve bundan sonra da olmalarını istemiyordum. Onlara ve yeni yalanlarına ihtiyacım yoktu.

Sabah Çağan'la kahvaltı yapacağımız için erken kalkmıştım. Üstüme yeşil, düz bir elbise giyip saçlarımı toplamadan bıraktım. Tamamen hazırlandığımda kapının sesini duydum ve gülümsedim. Hızlı adımlarla kapıya gidip açtığımda karşımda gülümseyen yüzüyle Çağan duruyordu.

''Çağan, hoş geldin.'' Dedim içeriye girmesi için kenara çekilerek.

''Hoş buldum ömrüm.'' Kolları belimi sardığında ben de ona sarıldım ve kokusunu içime çektim. Saçlarıma bırakılan öpücük gülümsememi büyütürken geriye çekildim. Kısa bir an bana baktı ve gülümsedi.

''Çok güzel olmuşsun.'' Dedi alnıma bir öpücük bırakırken.

''Teşekkür ederim.'' Dedim gülümserken. ''Çıkalım mı?''

''Hazırsan çıkalım.'' Dedi beni onaylayarak. Başımı salladım ve çantamı alıp dışarıya çıktım. Çağan kapıyı kapatıp elimi tuttu ve beraber dışarıya çıktık.

Araba deniz kenarında küçük ama rengarenk bir kafenin önünde durduğunda yavaşça arabadan indim. Ahşap duvarları tamamlayan masa ve sandalyeler renkli renkli boyanmış ve bahçenin etrafı onlarca çiçeğe ev sahipliği yapmıştı.

''Burası çok güzel!'' dedim Çağan'a bakıp gülümseyerek. O da bana gülümsedi ve içeriye doğru yürümeye başladık.

''Birkaç gün önce buradan geçerken gördüm ve beğeneceğini düşündüm.'' Dedi elimi sımsıkı tutarken.

''Çok beğendim.'' Dedim gülümseyerek.

Bahçedeki masalardan birine oturup siparişimizi verdiğimizde kısa bir an konuşmadan gözlerimize baktık. Denizin mavisine eş gözleri, sıcacık bir duyguyla bakıyordu. Sanki kalbini gözlerinden görebilirmişim gibi hissediyordum bana böyle baktığında. Hiçbir kötülük bana yaklaşamazmış gibi.

Kahvaltımız geldiğinde önümdeki peynirden bir lokma aldım. Başımı kaldırıp Çağan'a baktım.

''Yarın için eksik bir şey kalmadı değil mi Çağan?'' Beni başıyla onayladı ve çayından bir yudum aldı.

''Her şey hazır Bahar'ım. Dün her şeyi tekrar kontrol ettim.'' Dedi bakışları gözlerimin en içine çevrildiğinde. Kalbim yerinde çırpınmaya başlarken derin bir nefes aldım.

''Çağan?'' dedim heyecanlı bir sesle. ''Ben çok heyecanlıyım.'' Gülümsedi ve uzanıp elimi tuttu, elimin üstüne bir öpücük kondurdu.

''Saklamaya çalışıyorum ama ben de en az senin kadar heyecanlıyım Bahar'ım.'' Dedi yatıştırıcı bir sesle. ''Yarın, ikimiz için de yeni bir hayatın ilk günü olacak.''

Gülümsedim. Tam bir şey daha söyleyecekti ki telefonu çaldı. Çağan telefonunu eline alıp ekrana bakmadan açtı.

''Alo?'' Karşı tarafı dinlerken yüzündeki gülümseme yavaşça soldu. Merakla ona baktım.

''Şimdi gelemem!'' dedi net bir sesle ama karşısındaki kişiyi dinledikten sonra kaşlarını çattı.

''Tamam!'' Başka bir şey demeden telefonu kapattı ve derin bir nefes aldı. Bakışlarına yerleşen öfke uzun zamandır görmediğim kadar yoğundu. Elimin üstüne tekrar bir öpücük kondurdu ve ayağa kalktı. Ben korkuyla ona bakarken yanıma gelip saçlarıma bir öpücük kondurdu.

Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now