† Bebek yok mu bebek? †

23.5K 2.2K 2K
                                    

"Bebeğim"

Eşimin parmaklarını omurgamda hissettiğimde gülümsemiştim. Uyumuyordum, sadece beni sevmesini istediğim için uyuyormuş gibi yapıyordum.

"Güzelim"

Dudaklarını omzumda hissetmiştim bu sefer. Bir süre dudakları orada dinlenmiş, sonra yanağımda gezinmişti. Yüzüme tutamadığım bir gülümseme yerleşirken gözlerimi yavaşça aralayıp beni gülen gözlerle inceleyen eşime bakmıştım. Halbuki bir süre daha uyuyormuş gibi yapmayı planlıyordum.

"Günaydın" dedim aşkın verdiği tatlı sarhoşlukla. Beni kendine iyice çekip dudaklarını alnıma bastırmıştı.

"Günaydın bebeğim"

Dudaklarını dudaklarıma bastırıp, sıcaklığını hissetmek için bir süre beklemiş, Sonra ilahi gülümsemesiyle kendisini geri çekmişti.

"Sabahları, uyanınca çok güzel olduğunu söylemiş miydim?" iltifatı karşısında geniş göğsüne iyice sokulup mırıldanmıştım.

"Peki sen ne kadar yakışıklı olduğunun farkında mısın?" göğsüne birkaç minik öpücük bıraktığımda kıkırdayıp saçlarımın arasına bastırmıştı dudaklarını.

"Farkındayım dersem ne kadar dayak yerim?"

Gülüp çenesini öptüğümde burnunu burnuma sürtmüştü. "Egonu bile seviyorum" fısıltı gibi çıkan sesim gözlerini kapatıp mırıldanmasına sebep olmuştu.

"Sesini seviyorum" demişti elini yanağıma çıkarıp yavaşça okşarken.

"Küçük civcivim benim"

Dudaklarım arasından küçük bir kıkırtı kaçmasına engel olamamıştım. Resmen tüm romantizm bir anda uçup gitmişti. Benim koca bebeğim böyle anları bozmak konusunda çok başarılıydı.

"Kalk" dedim kolları arasından gülerek çıkarken. Memnun olmayan mırıltılar çıkarmış ve elini geri gelmem için uzatırken yatağa geri yatmıştı.

"Önce yıkanalım sonra git avlan. Karnın gurulduyor"

Yıkanalım lafını duyduğu gibi yerinden kalkmıştı. Beni kucaklayıp ufak bir çığlık atmamı sağladıktan sonra odadan çıkmış ve boynuma sayamadığım kadar çok öpücük kondururken merdivenleri ikişerli üçerli inip dışarıya çıkmıştı.

"İndirmeyecek misin?" bacaklarımı beline sardığımda suyu açmış ve dudaklarıma kısa bir öpücük verip çıplak kalçalarımı okşamaya başlamıştı.

"İndirmeyeceğim. Zaten inmeye de niyetin yok" deyip güldüğünde kollarımı boynuna sarıp bedenlerimizi ılık suyun altına sokmasına izin vermiştim.

İyice ıslandıktan sonra taşın üzerinde duran minik sepetten beyaz gül yapraklarıyla karıştırılmış şeffaf sabunu alıp önce saçlarımda sonra da vücudumda gezdirmişti.

Beni bir eliyle düşmemem için tutarken diğer eliyle vücuduma yaydığı sabunu köpürtmekle meşguldü.

Ben gözlerimi kapayıp dokunuşlarını çok net bir şekilde hissederken, Jungkook bilmediğim bir şarkı mırıldanıp kulağımın altına öpücükler konduruyoru.

köpüklü elleri kalçama geldiğinde nefesimi tutmuştum. Bunu fark etmiş ve gülümseyip parmaklarıyla deliğimi okşamış, mırıltılar çıkarmamı sağlamıştı.

"Şimdi beni yıkamalısın"

Kulağıma fısıldayıp beni yere indirmiş ve dizleri üzerine çöküp boylarımızı eşitledikten sonra sepetten çam kokulu sabunu alıp elime tutuşturmuştu.

Curse •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin