26| Beklenmedik Misafir

14.5K 1.1K 327
                                    

Bu defa dram değil, keyifle okuyacağınız bir bölüm yazdım. Fikirlerini belirtmeyi unutmayın 😋

Keyifli okumalar!!

Evde su götürmez bir gerçek vardı ki, o da ürkütücü derecede olan sessizlikti. İkide bir dalıyor, düşüncelerimizle boğuşuyorduk. Bu moralimi yerle bir ediyordu. Sevdiğim adamın düşünceli tavrı ise, benliğimin çöküşüydü belki de. Ailemden sonra-ki ne kadar yanımda oldukları meçhuldü- hayatımdaki tek değerli insan olan, Taehyung'a öylesine bağlanmıştım ki, gülüşü, öpüşü, belki de iç çekişi öylesine hayran bırakıyordu ki, ondan önceki hayatımın, hayat olmadığını farketmiştim. Böylesine bağlılık hissiyatı biraz saçma, evet ama tüm ilklerinizi aşkla yaşadığınız birinin yokluğunu düşünebilir misiniz?

Empati yapıp kendimi Taehyung'un yerine koyduğumda hissettiğim yoğun duygular beni sersem etmeye yetmişti.

Elimdeki meyveleri yıkayıp bir tabağa yerleştirdiğimde düşüncelerimi dağıtıp surat ifademi gülümser bir şekile sokmuştum. Can sıkmanın ne anlamı vardı?

Salona girdiğimde televizyon masasını dalgın bir şekilde izleyen sevgilimi gördüğümde, kafasını dağıtmam gerektiğini düşünüp karşısına geçmiş ve dikkatini üzerime toplamayı başarmıştım. Bakışları gözlerime ulaştığında burukça tebessüm etmişti. Mutlulukla, gerçek bir mutlulukla meyve tabağını masaya bırakıp kucağına yerleşmek için bakışlarımı bir yerlere dikip kaş göz işareti yapmıştım. Gülerek oturuşunu düzeltip bacaklarını araladığında kucağına yerleşmiş, bacaklarımı arkasından birleştirmiştim.

"Ne o? Birkaç gün öncesini mi özledin." Pişkin pişkin sırıtışına karşı şirince gülümsemiş ve "evet" diyerek kulağına doğru fısıldamıştım. Tabii ki kendimi sürtmedim, saçmalamayın.

Gözleri koyulaşırken başını geriye yaslayıp derin bir nefes alıp yeniden bana dönmüştü.

"Yaramazlık yok, şirin kedicik." Söylediği şey sesli bir kahkaha atmamı sağlamıştı.

"Hey, bu fena fikir değilmiş. Belki bir gün?" Yüzüme yan bir sırıtış eklediğimde gülerek abartılı bir şekilde göz devirdiğine şahit olmuştum.

"Hadi kocana meyve yedirt." Normal bir şeymiş gibi söylediği şey, nefesin boğazıma kaçmasına neden olmuştu. Koca?

"Neden bu kadar şaşırdın? Evlendiğimiz günlerin hayalini kurmuyor musun sende?" Kaşlarını hafifçe çatıp kızarcasına konuştuğunda hayalinin nefes kesici olduğunu farketmiştim.

"Bu biraz," bakışlarımı gömleğinde gezdirdiğimde dudaklarımı yalamıştım. "Uzak? Yani ben yakın geleceğe dair hayal kuruyorum, ben doktorluğu elime almışım, sen gururlusun. Sonra küçük bir parti veriyoruz. Sürprizini gecenin sonuna saklıyorsun. Parti bittiğinde ise sabaha kada-" sözümü bitiren dudakları olduğunda birkaç saniye öylece kalmış, ardından gülerek ayrılmıştı.

"Bu hayal de güzelmiş." Dudaklarını yalayıp gülümsediğinde karşımdakinin, ciddi anlamda kalp ağrıtan güzelliği kalbimi hızlandırmıştı.

"Daha fazla izleme de meyve yedirt bana." Sesiyle kendime geldiğimde dudaklarımı ısırıp eğilerek meyve tabağını alıp kanepenin üstüne bırakmıştım. Taehyung'un öylesine beni izlediğini bildiğim için işimi daha düzgün yaparak şeftaliyi dilimlemeye çalışmıştım. Dilimlere ayırdıktan sonra bir tanesini alıp kendi ellerimle sevgilim olan Taehyung'a yedirmiştim. Ehe

İştahla şeftaliyi ağzında evire çevire yiyen Taehyung'a yüzümü hafiften buruşturarak izlemiştim. Alnını kapatan saçından, kalem gibi düz kaşlarından, biçimli burnuna, ve en son nefes kesici dudaklarını özenle izlediğimde junior jungkook'un hareketlendiğini hissetmiştim. Böylesine güzel biri gerçek olamazdı.

Stajyer || Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin