8| Doksan altıncı oda vakası

21.7K 1.7K 1.4K
                                    

Medya: Taehyung'un bugünki kombini

Keyifli okumalar! 🧡

"Bay Kim!" Bağırarak ciyakladığımda göz devirerek bana dönmüştü. Ne var dercesine kafasını salladığında elimdeki dosyayı göstermiştim. "Bunu unuttunuz!" Bedenini tamamen bana çevirip kollarını birleştirdiğinde pür dikkat onu izliyordum. "Ayağına kadar gelip alayım mı istiyorsun?" Birkaç saniye şaşkınca baktığımda şapşalca kafa sallayıp dosyayı sıkıca sardım ve mutfak masasından telefonumu kapıp cebime attım. Hızla kapıya doğru koşup Bay Kim'e ulaşmaya çalıştım. Arabanın içinde girmişti bile. Arabaya girdiğimde konforlu arabanın huzur verirmişçesine her bir yanına yayılan kokusuyla derin bir nefes almıştım.

"Bir şey unutmadık, değil mi?" Ona dönüp kafa salladığımda düz bir ifade ile yola odaklanmıştı. İstemsizce onu süzme ihtiyacı duymuştum. Siyah, bacaklarını sıkıca saran kumaşı ile altına soktuğu siyah, beyaz çizgili gömleği ile belindeki gümüş parıldayan kemer, onu kesinlikle kusursuz kılıyordu. Bakışlarımı yüzüne çıkardığımda alnına düşen bal tutamlarıyla yan profilinin oluşturduğu görüntü, her şeye değerdi. Bu güzellik nereden Kim Taehyung?

"Beni süzmeyi bırak." Farketmesiyle dudağımı ısırıp önüme dönmüştüm.

"Bu kadar mükemmel olmayın o zaman." Başımı cam tarafına çekip sessizce söylenmiştim. Yan taraftan duyduğum kıkırtılar ile Bay Kim'e dönmüştüm. Yüzünde oluşan mükemmel gülüş ile bana bakıyordu göz ucuyla. Duymuştu. Gülüşü yüzünden silinmemişken göz devirip önüme döndüm.

"Çalış senin de olur." Dediğiyle gözlerimi dört açıp -evet dört- ona dönmüştüm. Hala sırıtmış bir şekilde gülüyor ve gözlerini yoldan ayırmıyordu. Dilini dudaklarında gezdirip kısa bir an bana dönmüş, ardından yeniden önüne dönmüştü.

Siz kadar güzel olamam ama ben de yakışıklıyım, Kim Taehyung.

"Yah! Tamam, ağlama..." gülümsemesini yüzünden silmeye çalışıp dudaklarını ısırmıştı. "Sen de iyi görünüyorsun." Gözlerini gözlerime kilitlediğinde ciddi olup olmadığını sorgulamak istemiştim. "Gerçekten mi?" Bakıp kafa salladığında önüme dönmüştüm. Beni beğeniyordu.

Yol boyunca mal mal sırıtıp hastaneye gelmeyi beklemiştim. Sonunda bahçeye girdiğimizde, hastanenin bahçesinde yoğun bir kalabalık vardı. Arabayı park edip birkaç saniye önümüzdeki insan topluluğuna çevirdik.

"Yoğun olacak. Hazır mısın?" Bay Kim'e dönüp umutsuzca kafa salladım. "Hadi inelim." Elini kapıya atıp çıktığında onu tekrarlayıp çıkmıştım.

Bir söz verdin kendine. En iyisini yap!

***

"Doksan altıncı odaya git ve benim hemen geleceğimi söyle. Ayrıca dikkatli konuş yanında. Kafa sallayıp geç." Bay Kim'in uzattığı dosyaları alıp hızla kafa sallayıp doksan altıncı odaya doğru yürümeye başladım. Dikkatli konuş derken ne demek istemişti acaba?

Gün boyu yine bir klası gerçekleştirmiştik. Ve beni yoran en temel iş, ayak işleriydi. Eh, bir de asansör yerine merdivenleri kullanıyordum.

Bahsi geçen odaya geldiğimde, geldiğimi belli etmek için kapıyı tıklayıp birkaç saniye bekleyip ve içeri girdim. Eh, belki özel şeyler oluyordu. Bilirsiniz hastane fantezileri.

Ortalama otuz yaşındaki kadının tavanı izlediğini görmemle aklımdan geçen fanteziler için kısa bir küfür ettim kendime. İçeri girmemle kadın oturma pozisyonuna geçip bana dönmüştü.

Stajyer || Taekook Where stories live. Discover now