† Minik Asklepios aramıza katıldı †

En başından başla
                                    

"Çok şanslı olduğunu belirtmek isterim dostum. Taehyung bana hiç yüz vermemişti"

Jungkook sinirden titrerken kılıcını İfestusun kafasına indirmişti.

"Eğer bir daha eşim hakkında konuşursan seni parçalara ayırırım"

İfestus üzerine atlayan yaratığın kalbine kılıcı geçirdiğinde, Junkook aynı yaratığın kafasını kesmişti.

Çok uyumlu savaşıyorlardı. Sanki uzun süre birlikte savaşmışlar gibi.

"Merak etme Jungkook. Senin olana dokunmayacağımı biliyorsun ama, teknik olarak tam senin sayılmaz"

Aynı yaratığın kalbine kılıçlarını saplayıp ikiye ayırdıklarında Jungkook saniyelik okarak durmuş ve sırıtarak göz kırpan İfestus'un yüzüne yumruğunu indirmişti.

"Jungkook dikkat et!"

Sinirden gözü kararmış sevgilim etrafına doluşan yaratıkları görmüyordu. Uzun bir dikenli sarmaşık oluşturup üç yaratığın boynuna sarmış ve sarmaşığı sıkılaştırıp kafalarını koparmıştım.

Jungkook yüzüne sıçrayan kanlarla kendine gelirken önce arkasında kafaları kopmuş yaratıklara sonra da bana teşekkür edercesine bakmıştı.

"İlerlememiz lazım. Yerimizde sayıyoruz"

İfestus Jungkookla sırt sırta verip bağırdığında ikimiz de onaylamıştık. Bu sefer de Zeus dağına doğru koşarken
üzerimize atlayan yaratıklara saldırıyorduk. "Yaklaştık"

Jungkook yanına gelen devasa yılanı ikiye ayırıp yere düşen kafasına kılıcını saplamıştı.

Bir Minotor hariç diğer tüm yaratıkları kafasından öldürmeniz gerekiyordu çünkü Minotorlar sadece aç olduklarında bir peri, insan ya da elf öldürürdü. O yüzden hala bir kalp taşıyordu. Ama diğer yaratıklar sadece zevk için öldürürlerdi. O yüzden kalpleri yoktu.

Çok yüksek olmayan yokuşvari dağa çıkmaya başladığımızda yaratıklar arkamızdan gelmeye devam ediyordu. Bacaklarım kısa olduğu için koşamıyor, diğerlerini de yavaşlatmış oluyordum.

Jungkook yaratıkları önemsemeden yanıma geldiğinde bedenimi kucaklamış ve metal kurdun üzerine koymuştu.

"İthinroil!"

Jungkook kurda anlamadığım bir şey söylediğinde kurt diğerlerini geride bırakarak mağaraya koşmaya başlamıştı.

Düşmemek için kurdun boynuna sıkıca sarılıyor, yüzüme gelen kumları gözlerimi kapatarak engellemeye çalışıyordum.

Kurt sayesinde kısa bir sürede mağaraya vardığımda geride kalan Jungkook ve İfestus'a bakmıştım. Yaratıkların buraya gelmesini önlemeye çalışıyorlardı ama çok fazla oldukları için birkaçı buraya geliyordu.

"Nutleun"

Elimde olan iki ateş tohumunu yere atıp devasa goblinler oluşturduğumda ikisine de diğerlerine yardım etmeleri için göndermiştim. Ah anneciğim. Sen olmasan ne yapardım ben.

Jungkook'un, kurdun boynuna astığı çantanın içinden tüm taşları alıp mağaranın ortasında duran büyük yuvarlak kayanın yanına gittiğimde tüm taşları, kayanın üzerine koyup taşları bulduğumuz sıraya göre dizmeye başlamıştım.

Tüm taşları üçgen oluşturan yere dizdiğimde taşlar parlamaya başlamıştı. Son olarak elimdeki anahtarı ellerimin titremesini durdurmaya çalışarak ortadaki kısa çizgiye sokup çevirdiğimde tüm ışık anahtarda toplanmış ve mağaranın üzerindeki delikten yukarı çıkmıştı.

Curse •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin