{Trick or Treat} -6-

26 6 1
                                    

Yazım yanlışlarım varsa çooook özür dilerim~ Eğer görürseniz söylemekten çekinmeyin !!
✨😊✨

Bir göz kırpışı ve her şey karanlığa gömüldü. Gözlerimi açtığımda renklerini buldu görüş alanım... Esneyip gerinmeye çalıştım. Sanki uzun bir uykudan uyanmış gibi uyuşuk hissediyordum.

"Su..?" ağzım kurumuştu. Öksürerek doğrulmaya çalıştım, ayaklarım bana ihanet etmesi yüzünden serin toprağı boylamam uzun sürmemişti. Hafif nemli toprağı yüzümden temizleyerek etrafıma bakındım. Benim boyutlarıma uygun kutu gibi bir çukurun içindeydim, gökyüzündeki görkemle parlayan ve bulutsuz gökyüzünü aydınlatan aya baktım.

Gerçekten çok büyüktü. Kollarımla ufak çukurdan çıkmak için çabaladım. Bacaklarımdaki hissizlik beni engelliyordu. Kollarıma asıldım. Sonunda yukarı ulaşmıştım.

"Ne büyük taşlar..." neredeydim ben?

Zorda olsa yakınlardaki işlemeli soğuk taştan destek alarak kendimi yukarı çektim. Tüm bedenim soğuğu ve nemi emmişti. Ne kadar zamandır burada yatıyordum kim bilir... Taşların sırayla konmuş, farklı farklı özenle süslenmiş olmaları ve üstlerinde anlamadığım bir dilde yazılar yazdığını fark ettim.

"Kimse var mı!?" sesim eko yaparak bana geri döndü. Bacaklarıma masaj yaptıktan sonra hareket edebileceğime karar verip ilerlemeye başladım. Üstümde bir elbise vardı gecenin serinliği için pekte ısıttığı söylenemezdi.

"Hey! Hala mı kimse yok!" İç çekerek bağırmayı kestim. Susuz kalmış boğazım bağırdıkça daha da çok ağırıyordu. Şansıma bir patika bulmuştum. Takip etmeye karar verdim. Ne de olsa yapacak daha iyi bir şey yoktu. Adım adım üşümüş bedenime sarılmış ilerlerken taşların üstünde yazan yazıları okumaya çalışıyordum. Odaklansamda okunmuyordu. Hangi dil olduğunu bilmiyordum.

Arkamdan geçen bir ürperti ile zıpladım. Arkamda kimse yoktu. Üzülsem mi sevinsem mi karar veremezken şeffaf bir hava dumanı geçti. Sadece duman... Duman? Nereden gelmiş olabilir ki? Kendime sıkıca sarıldım. Yanımdaki çalının hareketlenmesi ile dondum.

"Sssst."

E-eminim ki kedi, yani genellikle kediler böyle yerlerden atlar değil mi!? ... Değil .. mi..?

"Ssst." bir başka tıslama beni düşüncelerimden kurtardı. Büyük bir yılan çalıların arasından çıktı ve yanıma doğru süründü. Üstünde bir pelerin mi vardı!! Dişlerimi sıkmış hareket etmeden bekledim. Ama...Neden? Yılan...? Bacağım kalındığındaki gümüş renkli derisi koyu yeşil parlayan varlık bacaklarımın arasından geçip yoluna devam etti.

"H-hey bekle! Yaptığın çok kabaydı!"

Yani bir bayanın bacakları arasından geçmiş ve hiç bir sorun yokmuş gibi devam etmişti.

"Aa~ Demek konuşşşa biliyorsssunuzz Leydim~" 

"T-tabi ki de konuşabiliyorum."
Varlık kendine has bir gülüşüyle bana doğru döndü. Onunla aynı boya gelebilmek için dizlerimin üstüne oturdum.

"Sssizide diğerrrleri gibi uyku zzzamanında sssanmışştım~" varlığın sesi oyuncul, sarkastik ve bir o kadarda nazikti. Ayna önünde  bunun için çalışsa yapması zaman alacağı bir türden.

"Lütffen hatamı affedin Leydim~ Bu formda ilerlemekkk bu krallığınn şşşartlarına göre daha uygun vvve daha hızzzlı."

Gülümseyerek "Sorun değil, bende kendimi burada bulduğumda ilk farklettiğim ne kadar soğuk ve karanlık olduğuydu."

~Şaka yada Şeker~ // ~Trick or Treat~Where stories live. Discover now