Bölüm 12 -Yenilgi, en azından, şimdilik-

Start from the beginning
                                    

"Ben de seni seviyorum." dedim ona. Gülümsemesi kış güneşi gibi odayı aydınlanırken hızlıca yanımdan kalkarak salona doğru koştu.

"Son 3 dakikan kaldı!"

Kahkahalarımız evde yankılanırken sonsuz huzurumu bulduğumu tam da bu an anladım.

"Harry!"

Uykumdan yavaşça ayrılırken acıyla inledim. Boğuk gürültüler çok ağırdan kulaklarımı doldururken ellerimle yüzümü kapattım.

"Harry? Nerede o?"

Tanıdık ses bu sefer daha yakından gelirken yavaşça gözlerimi açtım ve beyaz tavana bakmaya başladım. Tanrım... Neydi o öyle?

Yavaşça ellerimi yokladım çünkü sıcak tenini çok net hissediyordum. Sanki 5 saniye önce temas içerisindeyken bir anda teni yok olmuş, boşluğa düşmüştüm. Tüylerim diken diken rüyayı düşünürken kokusu tekrardan burnuma doluyor, pembe dudakları, görüntüsü zihnimin her yerini ele geçiriyordu. Gözlerimi kapatıp rüyayı defalarca devam ettirebilmeyi denesem de imkansızdı, zihnim bana her zamanki hayal kırıklığımı yaşatıyordu. Onu o kadar gerçek ve net hissettim ki buna rüya diyemezdim, kesinlikle diyemezdim. Bu sıcaklık, o vanilya ve ilkbahar kokusu, dudaklarımın üzerinde gezinen baskın tat... Cümleleri, ses tonu kulağımda öyle bir çınlıyordu ki akılda kalan gıcık şarkılar gibiydi. Tüm bu hisler, Tanrım, çıldırmak üzereydim.

Beyaz tavanı bu şekilde ne kadar inceledim bilmiyorum fakat uyanmama sebep olan ve o sıra idrak edemediğim sesi artık duymuyordum. Dakikalar birbirini kovalarken zihnim hala uyuşuktu, bu şekilde ne kadar oyalandım bilmiyorum ama hala rüyanın etkisinde kalmış bir şekilde tüm rüyayı en baştan zihnimde oynatıp duruyordum. Düşüncelerim donmuş bir vaziyetteydi.

Sonra bir şey oldu.

Jeffrey Azoff, en öfkeli ve birikmiş haliyle odamın kapısını çok sert bir şekilde açarak içeriye daldı ve aynı kızgınlıkla kapıyı çarparak kapattığında, birçok ifade bulunduran kızgın suratıyla tam karşımda durdu.

İşte bunu beklemiyordum.

Gözlerimiz birleştiğinde kahkaha atmaya başadı. "Şuna bak! Dışarıda tam bir kaos yaşanıyor ama herif odasında keyif çatıyor!"

"Jeff?" dedim yarı uykulu yarı ayık şeklimle. Kollarımın üstünde hızlıca doğrularak oturur pozisyonu aldım. "Senin burda ne işin var?"

Odanın içerisinde bir sağa bir sola turlarken deli gibi gülmeye devam ediyordu.

"Benim burda ne işim var? Ah bir düşüneyim... Tabi ya! Çok kritik bir noktada 2 gün boyunca yok olduğun, okuduğun halde hiçbir mesajıma cevap vermeyip, geri aramayıp üstüne telefonu kapattığın için olabilir mi gerizekalı? Beni nasıl bir duruma düşürdüğün hakkında bir fikrin var mı?"

Yutkundum. Jeff ve Glenne Gerber'lerin partisine gittikleri gün ben Candy'e gitmiş, orada nasıl olduğunu hatırlamadığımız bir şekilde uyuyakalmış ve ertesi gün Jeff'i arayacakken Candy'nin kovulma haberini öğrenmem üzerine telefonu kapatmıştım. 2 günü ona hiçbir şekilde haber vermeyerek geçirdiğimi düşünürsek şu anki sinirini anlamak hiç zor değildi. Keşke ona en azından nerede olduğumu söyleseydim.

"Jeff-"

"Kapa çeneni Harry!"

Ellerimle yüzümü ovuşturup saçlarımı düzelttim. Candy'nin kovulma haberini almam üzerine panikten, sinirden ve öfkeli şaşkınlığımdan dolayı ne yapacağımı bilememiştim. Jeff'in beni saniye başı arayıp rahatsız edeceğini tahmin ettiğimden direkt telefonu kapatmıştım. Tek istediğim Candy'e tamamen destek olmaktı.

Normal Contact (Harry Styles)Where stories live. Discover now