16. Bölüm

77 20 1
                                    


"Bak şimdi, şurada ki aptal aptal hareketler yapan benim kuzenim, adı Ömer. Çok bulaşma kafa yapar."

Teker teker hepsini anlattıktan sonra elimi Hande'ye doğrultup "Bu kızla sakın konuşma." dedim. Git gide yaklaşıyorduk.

"Neden ya, güzel kızmış." dedi. Çantamı kafasına indirip "Beni delirtme çocuk!" diye bağırdım.

"Çocuk mu?" Ellerini iki yana açmış sırıtmasını şaşkın bakışlarının altına gizlemişti. Sanırım kalp krizi geçiriyordu.

"Ben de sana anne deyim istersen." dedi. Gülerek "Oluur." dedim. Yanlarına gelmiştik. Sanırım ilk defa arkadaşlarımı gördüğüme üzülüyordum. Ömer ve Mert mangal yakmaya çalışıyordu. Cemre Mert'i izliyordu. Ezgi sofrayı hazırlıyordu. Hakan ve Hande de bir köşede oturuyorlardı. İkisi fazla yakınlaşmaya başlamıştı. Belki sevgili olurlardı. Neyse ki Emir bunu umursamıyordu.

Üzerimde tatlı bir sevinç vardı. Emir hemen mangalı devraldı. Ömer'in de canına minnetti zaten, bırakıp kaçtı. Bende Ezgi'nin yanına yardıma gittim.

"Nerde kaldınız kız?" diye sordu hemen. Cemre de yanaşıp "Niye o taraftan geldiniz, dolaştınız mı yoksa?" diye sordu.

"Yürüdük biraz." dedim fısıldayarak. Ezgi ve Cemre aynı anda "Nee." diye bağırdılar. Bunu nasıl başardıklarını bir ara öğrenmem gerekiyordu. Umarım duymamıştır diye resmen dua ediyordum. Rezil oldum. Rezilim.

Durumu anlamış olacaklar ki fısır fısır heyecanlarına yaşamaya devam ettiler. Evde dayak yiyeceklerini bilseler iyi olacaktı.

Mert bu tarafa doğru gelirken Hande de Emir'in yanına gitti. Sohbet ediyorlardı. Emir ve Hande. Gözlerimi onlardan ayırmıyordum. Emir ara ara bana bakıp sırıtıyordu. Resmen konuşma dedim diye yapıyordu. Birdenbire aklıma onları seyretmek yerine engellemek geldi. Kendi kendimi tebrik edip bir tabak aldım ve yanlarına gittim.

"Olmadı mı etler hala?" diye sordum. Hande bana bakıp "Olmadı canım." dedi. Şu kızın canım demesi kadar itici bir şey yoktu.

Emir sırıtarak "Beş dakikaya olur. İstersen sonra gel." dedi. Resmen beni kovmaya çalışıyordu. Ama unuttuğu bir şey vardı. Ben yüzsüzlükte mastır yapmıştım. Sinirimi yapmacık bir gülümsemeyle örterek "Eee, siz ne konuşuyordunuz?" diye sordum.

Hande "Aramızda." dedi. Emir de pis pis sırıtıyordu. İçimden ikisinin de saçını başını yolmak geliyordu. Ama onun yerine mangal olana kadar orda boş boş bekledim. Ne? Onları baş başa bırakacak değildim herhalde. Sonra da oturup yemeğimi yedim. Bilerek Hande'nin yanına oturmuştum. E buna zeka derler.

Yemekten sonra voleybol oynamaya başladık. Bu konuda çok becerikli olduğumu söyleyemem o yüzden annem arayınca hemen kaçtım.

Sessiz bir yere oturup müzik dinledim bir süre. Sonra üşüdüğümü fark edip yanlarına dönmeye karar verdim. Ne de olsa kış aylarına giriyorduk. Ciddi ciddi buraya geleli bir buçuk ay olmuştu. Kasım ayına girecektik. İzmir'de de soğuk varmış meğer.

Kazağımın kollarına sarılıp yanlarına gittim. Hande gitarını kabından çıkarıyordu. Emir'i görmüştüm ama Hande'yi daha önce hiç gitar çalarken görmemiştim. Hande çalmaya başlarken Ömer'in yanına oturdum.

Vursalar Ölemem söylüyordu. Sesi beklediğimden çok daha mükemmeldi. Arada Emir'de arkadan eşlik ediyordu. O an onu o kadar kıskandım ki... Hem sesi çok güzeldi, hem de Emir'le çok uyumluydu.

Şarkı bittiğinde kalktım. Hande yeniden çalmaya başlamıştı. Bir kaç adım atmıştım ki omzuma bir ağırlık bindi. Emir'in hırkasıydı. Ona döndüm.

SON DANSWhere stories live. Discover now