7. Bölüm

154 70 8
                                    

İyi Okumalar :)

"İşin yoksa gelsene bize."

"İşim yokta kafede buluşsak daha iyi olur." dedi. Normalde böyle bir teklif yapmayacağını biliyordum. Bir sebebi olmalıydı. Üzerine gitmedim.

"Tamam konum at geliyorum." deyip telefonu kapattım. Üzerime hızlıca pantolon, kazak geçirip çıktım. Ömer hala uyuyordu. Gideceğim yer uzağa benzemiyordu. Yürüyerek yaklaşık on beş dakika sonra gelmiştim. Ezgi'nin yanağına bir öpücük kondurup karşısına oturdum.

"Nasılsın?" diye sordum. İyi olmadığı belliydi.

"İyiyim." dedi yapmacık bir gülümseme takınıp.

"Ne oldu dün anlat."

"Önce sen anlat." diye ısrar etti. İnatçılık yapmanın yeri olmadığını düşünüp dün olanları saniyesi saniyesine anlattım. Genelde ağzı açık bir şekilde dinlemişti.

"Birinci sorum. Emir ve Hande neden birinci sınıftalar? Yani geçen sene ne oldu da ikiside kaldılar?"

Bu soru uzun zamandır kafamı meşgul ediyordu.

"Geçen sene ben tam grupta sayılmazdım. Ömer'den duyduğum kadarıyla özel bir durumdan dolayı sınavlara gelememişler." dedi. Cevabı tatmin edici değildi.

"Neyse ben bunu Ömer'den öğrenirim." deyip devam ettim. "İkincisi Hande Emir'e ne yaptı. Yani bir şey yapmış, muhtemelen Hande'nin babasıyla falan ilgili ama anlayamadım."

"Hande ve Emir'in babasının şirketleri ortakmıştı ama sonra tartışıp ayrılmışlar. Hande başından beri Emir'i seviyormuştu. Burada da sevgili olduklarından ailelerinin haberleri yok diye biliyordum ama belkide..." Bir süre susup sonra devam etti. "Belkide aileler bu birlikteliği bir çıkar işi olarak görüyordur." Kafamda bir şeyler şimdi oturuyordu. Bu konu üzerine biraz daha fikir yürüttükten sonra her şeyi Ömer'den detaylıca öğrenmeye karar verdik. Şimdi de sıra Ezgi'ye gelmişti.

"Ne oldu dün?" diye sordum pat diye. Başta geçiştirmek için fazlaca çabalasa da sonra vazgeçip anlatmaya başladı.

"Dün ikimiz de fazla bunalmıştık ve dışarı çıktık. Sonra sahile indik. Sarhoştu ama bana çok iyi davranıyodu. Elimden tuttu, koştuk birlikte..." Sesi titremeye başlamıştı. "...Bana saçma sapan şarkılar söyledi. Sonra oturduğumuzda bana güzel şeyler söylemeye başladı. Bildiğin aşk itirafı..." Ağlamaya başlamıştı. Biraz bekleyip sakinleştikten sonra devam etti. "Sonra bende aptal gibi ona itiraf ettim. Neredeyse öpecekti. Sonra birden bire 'seni çok seviyorum Gizem' dedi. Meğer başkasına konuşuyomuş. Ben de aptal gibi dinleyip üzerime  alındım." İçinde bulunduğu durum gerçekten çok kötüydü. Bir süre sarılıp ağladı. Sonra kafasını kaldırdığında "Gizem öldü." dedim. Yüzüme şaşkınlıkla bakıp "Ne?" diye bir tepki verdi.

"Gizem ve Ömer sevgililerdi. Sonra Gizem vefat etti. Geçenlerde ölüm yıldönümüydü. Evet, Ömer senin farkında ama korkuyo." dedim. Ezgi umutla başını kaldırınca bi an bende korktum. Ya Ömer beklediğim gibi Ezgi'nin farkında değilse. O zaman ne olur bilmiyordum. "Senin için onunla konuşmamı ister misin?" diye sordum. Başta kararsız kalsada kabul etti. Biraz daha oturduktan sonra artık Ömer'in yanına gitmeye karar verdim. Her ne kadar aramızda bir olay yaşanmamış olsa da aramızda soğukluk seziyordum. Hem de büyük bir soğukluk. Bunu çözmenin tek yoluysa konuşmaktı ve düşünürsek Ömer'i ancak yemek masasında konuşturabilirdik. Saat ikiye gelirken gidip Ömer için bir şeyler hazırlamaya karar verdim. Her şeyi planlamıştım. Ezgi'den ayrılıp etrafta bir market bulmak umuduyla dolaşmaya başladım. Uzunca bir süre yürüsemde market bulamadım. İki tarafı sokak lambalarıyla kaplı, nostaljik ve yan sokakları dükkanlarla kaplı bir caddede sıkışıp kalmıştım. Döne döne ne taraftan geldiğimi de unutmuştum. Oflayarak sesli bir nefes verdim.  Sesim oldukça yüksek çıkmış olmalıydı çünkü bu kalabalıkta sağımdaki oldukça olgun gözüken oğlan duyup "Bir sorun mu var?" diye sordu.

SON DANSWhere stories live. Discover now