14. Bölüm

72 20 1
                                    

"NE VARMIŞ BUNDA? SEN İSTEDİĞİNİ YAPARSINDA BEN YAPAMAZ MIYIM?"

"BEN ERKEĞİM. HEM SENİN YANINDAKİ PİÇ KİMDİ? ONU SÖYLE SEN."

"ERKEK OLDUĞUN İÇİN Mİ SEVGİLİNE BAŞKA KIZLARLA ÖPÜŞMENİ ANLATIYOSUN?"

"KONU ORAYA NERDEN GELDİ Şİ..."

Gözlerimi açana kadar rüya gördüğümü sanıyordum ama öyle değildi. Ezgi ve Ömer kavga ediyorlardı. Kulaklarımı onlara tamamen kapatıp doğruldum.

Hemen yanımda yatan Cemre resmen sigara kokuyordu. Üzerimi değiştirmiştim ama bunlara da sinmişti. Kimseye gözükmeden bir duşa girip çıktım. Dün olanları aklıma getirmemek için çabalayıp dursam da Ezgi ve Ömer hiç yardımcı olmuyorlardı. Başım feci şekilde ağrıyordu. Üzerime kot pantolon ve mor bir kazak geçirip mutfağa gittim. Bir ağrı kesici yutup balkona çıktım. Balkona bile geliyordu sesleri. Hava bulutluydu. Odama gidip cüzdanımı aldım. Yeni yeni kalkan Cemre'ye yürüyüşe çıkacağımı söyleyip odadan çıktım. Sonra telefonumu unuttuğumu hatırlayıp geri döndüm ama telefonumu bulamadım. Aramayı bırakıp dışarı çıktığımda aklıma dün gece tezgahta olduğu ve aceleyle alamadığım geldi. Yani telefonumu barda unutmuştum. Çok güzel.

Acele etmeden kahvaltımı yaptım. Biraz daha iyi hissediyordum. Sonra ani bir kararla taksiye binip dün ki bara gittim. Muhtemelen annem aramış ve ulaşamamıştı. Ömer'in de bana sinirliyken annemin telefonuna bakmayacağını biliyordum. Mecburen gidip almam gerekiyordu. Ama korkuyordum. Dün ki adamlar beni tanırlarsa yakalarlardı heralde. Yakalarlarsa ne yaparlardı acaba?

Taksiye 120 tl vermiştim. 120!!! Neden bu bar cehennemin dibindeydi? Bir de dönüş vardı. Taksiden canım acıya acıya da olsa indim. Kapıda iki adam duruyordu ama dünküler mi, başkaları mı anlayamıyordum. Çünkü neredeyse hepsi aynı tipti. Adamın birinin gözünde morluk vardı. Bu kesinlikle Emir'in dövdüğü adamlardan biriydi.

Güneş gözlüğümü ve siyah şapkamı takıp adamlara doğru yürümeye başladım. Sohbet ederlerken tam aralarından geçiyordum ki biri kolumdan tutup durdurdu.

"Hop, bacım hayırdır bu saatte?" Şapkamı iyice önüme indirip "Şey, ben dün telefonumu unutmuşum da onu almaya geldim." dedim. Yaralı adam şüpheli bakışlarını saklama gereği duymuyordu.

"Dün bi telefon unutulmuştu ama onu Doğukan abi aldı."

"Dur bir dakika" dedi diğeri. "Dün unutulan telefon kaçak kıza aitti. Yoksa sen..."

Devamını getirmedi. Şapkamı ve gözlüğümü tutup çekti. Kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi. Hemen koşmaya başladım ama çok geçti. Yaralı olan iki elimi de arkamda birleştirip beni durdurdu. Diğeri telefonla birini ararken bende arkamdakine tekme atmaya çalışıyordum ama adam önlemini almıştı. Ona yetişemiyordum. Telefonla konuşmaya başlayınca debelenmeyi bıraktım.

"Abi dünkü oğlanla kaçan kızı yakaladık. Depoya getirelim mi?" dedi. Telefon hoparlörde olmamasına rağmen onu duyabiliyordum.

"Ne deposu, bırakın lan kızı." diye bağırdı. Adam özür dileyerek telefonu kapattı. Diğeri de beni bıraktı. Bileklerimi ovalarken "Özür dileriz abla, affet." diye yalvaran adamlara gülüyordum. Az önce arayandan telefonunu isteyip Doğukan'ı aradım. Telefonu daha ilk çalışta açan Doğukan "Yine ne var lan?" diye bağırmaya başladı. Sonunda sustuğuna "Benim Asya." dedim. Şaşkınlıkla "Asya?" dedi.

"Benim telefonum sendeymiş sanırım, bana lazım. Nerdeysen gelip alsam olur mu?"

"Olur, olur. Yanındakiler evin adresine biliyorlar. Onlar getirsinler seni, taksiye falan binme." Bence de binmesem iyi olurdu. Sonuçta buraya gelirken zaten 120 lira vermiştim. Telefonu tekrar onlara verdim. Doğukan onlara emirler yağdırdı.

SON DANSWhere stories live. Discover now