BANA AŞKINI VER

2.8K 296 322
                                    

"Seni seviyorum." Bir saatlik konuşmanın sonunda söyleyebilmişti. Bunu bekliyordum zaten. Ama bu beni heyecanlandırmamıştı. Kalbim çıkacak gibi olmamıştı ya da vücudumu bir titreme almamıştı. Çok normal bir şey söylemiş gibiydi. O benim gibi değildi, çok heyecanlıydı. Gözlerini bir saniye bile benden ayırmıyordu.

"Bir şey söylemeyecek misin?" Haklı olarak cevap bekliyordu.

"Ben... bilmiyorum Min Ho."

"Biliyorum kafan çok karışık. Ama sevgili olarak bunun üstesinden gelebiliriz." Gözlerimi kaldırdım ve etrafta gezindirmeye başladım.

Jimin...

Bize bakıyordu. Konuşulanları duymuştu ve gözlerinden alev çıkacak gibi duruyordu.

"Arya?" tekrardan Min Ho'ya dönmüştüm şimdi de. Gözlerimin içine bakıyordu. Sağ elini omzuma koydu ve diğer elini boynuma götürdü. Gözlerini hala çekmemişti. Hızlıca yaklaştı bana. Ben ise neye uğradığımı şaşırmıştım. Böyle bir atak beklemiyordum tabi ki. Aptal gibi anın şokuyla öylece duruyordum ve dudakları dudaklarıma değmek üzereydi.

Büyük bir sesle irkildim ve salona döndüm. Jimin'in ayaklarının dibinde cam parçaları vardı. O fırlatmış olmalıydı. Salona sessizlik hakimdi. Sanki herkes bizi dinliyor gibiydi. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı ve Jimin'e bakıyordum.

Büyük bir hızla cam kırıklarının üzerinden geçti. Yanıma gelip sertçe kolumdan tuttu ve beni salona doğru götürmeye başladı. İnanılmaz şaşkındım ve olanları kavramaya çalışıyordum.

"Sen ne yapıyorsun?" kolumu zorlukla elinden kurtarabilmiştim. Min Ho hemen arkamdan geldi ve beni arkaya itip önüme geçti. Fısıltıyla çalan müzik de durmuştu artık. Esila ve J-Hope da hareketlenmiş sahneden yanımıza gelmişlerdi.

"Arya gel buraya!" dedi Jimin oldukça sinirli bir şekilde. Gözlerimi ondan çekmiyordum ama yerimden de kıpırdamıyordum.

"Buraya gel dedim!" çok yüksek bir şekilde bağırmıştı. Yerimden sıçramıştım, evet. Jimin tam bir çılgına dönmüştü. Öne doğru birkaç adım atıyordum ki Min Ho eliyle önümü kapattı.

"O seninle gelmiyor." Ortam fazla geriliyordu.

"Ne dedin sen?" Jimin yavaş adımlarla Min Ho'nun üzerine geliyordu. Gözlerini kısmıştı ve elmacık kemikleri çok fazla belliydi.

"Seninle gelmiyor dedim."

"Min Ho!" öne geçmeye çalışmıştım ama o karnıma bastırarak beni geri arkaya itti.

"Demek öyle." Jimin dalga geçercesine gülüyordu. Biliyordum ki bu Min Ho için tehlike çanları demektti. Benim için de olabilirdi tabii. Esila'ya baktım yalvarırcasına. O da sıkıca J-Hope'un kolunu sıktı ve :

"Bir şeyler yap. Kavga çıkacak yoksa."

"Karışma Esila. Birazdan her şey çözülecek, görürsün." Kesinlikle J-Hope ile aynı düşünmüyordum.

"Sana, ona dokunmamanı söylemiştim çok çok önce."

"Evet ben de seni ne ilgilendirdiğini sormuştum." Birbirlerine kafa tutuyorlardı.

"Sakin olur musun? Min Ho hadi gidelim." Kolundan çekiştirdim.

"Ama sen ona dokundun!" ve Jimin'in sesi tekrar yükselmişti.

"Evet!"

"Keser misiniz şunu?" bu tartışma hemen bitmezse ikisini de umursamadan terk edecektim burayı. Daha fazla bu saçmalıklara katlanamazdım.

KÖTÜ ÇOCUKLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER -2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin