Bölüm 10 -Yaklaşan fırtına-

Start from the beginning
                                    

Anılar zihnime tekrardan dolarken konuşmaların içinden sıyrılıp suyumdan bir yudum daha aldım ve kendi kendime gülümsedim. Ailemin yanımda olduğu zamanlar hariç dünyanın öbür ucunda yalnız başıma kaldığım soğuk otel odaları geldi aklıma. Hepsinde de rahatsız edici o sessizlikten vardı, öyle bir sessizlikti ki insanı en kalabalık anında bile yapayalnız hissettirir, düşüncelerinde kocaman bir kaos yaşamasına sebep olurdu. Anlık huzuru çok güçlü bir şekilde emebilirdi. Üstüme gelen duvarlar arasında ne kadar da kendimden yabancı ve uzak hissettiğimi anımsamak, göğsümü delip geçen o kurşunları tekrardan görmek gibiydi.

Kendimi kaybetmiştim.

Şahsiyetimi, kişiliğimi, ruhumu, aklımı kaybetmiştim.

Şimdi ise henüz birkaç hafta önce kütüphanede tanıştığım insanların evinde kahvaltı yapıyordum. Ablam hayatın süprizlerle dolu olduğunu hep belirtirdi, bu cümleyi hiç kuracağım aklıma gelmezdi fakat hayat gerçektende kocaman bir şakaydı.

"Harry?" Elini önümde sallayarak daldığım yerden beni kurtaran Alejandro'ya bakıp silkindim.

"Özür dilerim dalmışım, bir şey mi dedin?"

"Sorun değil, zeytin yemek ister misin diye sormuştum." elinde tuttuğu kavanozdaki yeşil zeytinleri görünce kafamı olumsuzca salladım.

Yeşil zeytinden nefret ederdim.

Tam ona cevap verecekken Candy beni böldü. "Harry yeşil zeytin sevmez Alejandro. Sana yarım saattir diyorum ama sevgilin gibi kafanın dikine gidiyorsun."

Şaşırarak Candy'e döndüm. Yeşil zeytin sevmediğimi nereden biliyordu? "Sen-?" bu sefer sözümü Alejandro böldü.

"Sırf sen sevmediğin için masadan kaldırmaya çalıştığını düşünemez miyim Candycane? Ve lütfen sevgilime laf etme." Candy gözlerini devirdi.

"Yeşil zeytin sevmediğimi nerden biliyorsun?" dedim tekrardan, şaşırdığımı gizlemeden. Bana dönüp bakması ve bakışlarını kaçırması bir oldu.

"Söylemiştin de ondan." kafamı olumlu sallayıp önüme döndüm ve gülümsememeye çalıştım. Ona ne zaman veya hangi ara yeşil zeytin sevmediğimi söyledim bilmiyorum ama aklında tutması hoşuma gitmişti.

"Bizim hemen evden çıkmamız lazım. Ben işe geç kaldım, Alejandro ise okuluna. Masayı siz toplarsınız artık." dedi Bethany ve kalkıp gözden kaybolması bir oldu.

"Haaarry Styles! Benimle masayı toplamaya ve bulaşıkları makinaya yerleştirmeye var mısın?" Candy gülerek ayağa kalktığında bana baktı.

"Caaandy-" soy ismini bilmemem üzerine cümlemi yarıda kestim.

Soy ismini bilmiyordum. Gerçek isminin Candy olup olmadığını, eğer değilse gerçek isminin ne olduğunu bile bilmiyordum.

"Cane de. Candycane. Biz Beth ile ona öyle sesleniyoruz. Arada bir gıcık oluyor ama alıştı gibi."

Alejandro'ya gülümsedim ve kahvaltılıkları toplamaya başladım. Merak ediyordum. Gerçek isminin ne olduğunu, neden "Candy" gibi bir ismi kullandığını, buraya nasıl yerleştiklerini, ailesini, eski yaşantısını, ona dair her ufak detayı merak ediyordum ve bu tarz muhabbetler arasında kalırken onun hakkında gerekli bilgiye sahip olmamak beni hem rahatsız hem de kötü hissettiriyordu.

İçten içe bunun haksızlık olduğunu düşünmüyor değilim. O benim hakkımda yalandan yanlışa her türlü bilgiye ulaşabilecek imkana sahipken, ben değildim. Kapalı bir kutu olması yetmiyormuş gibi bir de...

"Harry, bu haftasonu gösterim var. Sende gelmek ister misin?"

Şaşırdığımı tekrardan gizlemeyerek Alejandro'ya döndüm. "Ne gösterisi?"

Normal Contact (Harry Styles)Where stories live. Discover now