• o n a l t ı n c ı •

Start from the beginning
                                    

Bakışları şaşkınlıkla donup kaldığında başını manzaraya çevirmiş, ardından öksürmüştü. "Öyle mi?" dedi. "Şaşırmış olmalıyım, tabii ki bir buçuk, doğru." Üstelemeden sigaramı içmeye devam ederken aklına bir şey gelmiş gibi yeniden bana döndü. "İki gün önce aranızda bir şey mi oldu?"

Boğazıma kaçan sigara öksürmeme sebep olurken ona ne cevap vermem gerektiğini bilmiyordum.

"İyi misin?" Başımı sallayıp gözlerimi kaçırdım. "Bu saatlerde odadan çıkıp hep buraya gelirdi ama iki gündür odadan çıkmıyor, bir sorun mu var?"

Ona bir sorun olduğunu ve o gün ne halt yemeye çalıştığımızı anlatamazdım, bunu kendi kendime bile düşünmemeye çalışıyordum. Ve o günden sonra sunbaeyle hiç karşılaşmamıştım. Terasa her gece gelsem bile o yoktu ve tanıtımım yapıldıktan sonra beni desteklemesini beklemiştim açıkçası.

"Yok," dedim yalan söyleyerek.

"Pekala," derken ayağa kalkmış gülümsemişti. "Çok geçe kalma."

"İyi geceler sunbae," dedim gülümseyerek.

Jimin sunbae yanımdan ayrıldıktan tam yirmi üç dakika sonra Seokjin sunbaenin sesini bir alt merdivenden duymuş ve aceleyle sigaramı söndürüp ayaklanmıştım. Bunu yapmaktan nefret ediyordum fakat beni burada bulup sonrasında Yoongi sunbae hakkında konuşmasını istemiyordum çünkü gittikçe daha da saçma sapan düşünceler beynimde önemli bir yer kaplıyordu, kafam allak bullak oluyordu.

Geçen sefer yaptığım gibi kendimi bir yere sakladıktan sonra telefonumu sessize alıp ses çıkarmamaya özen gösterdim. Yakalanırsam üstüne açıklama yapmak zorunda kalacaktım.

"Bu kadar sigara içersen yakınlaştığınız zaman hoşuna gitmez."

"O da içiyor." Yoongi sunbaenin sesini duyduğumda yutkundum. O buradaydı ve eğer saklanmasaydım yüz yüze gelebilirdik! Heyecanla nefesimi tutup onları devam ettim. "Yakınlaşmayacağız zaten."

"Ona söyleyecek misin?"

"Bilmiyorum," dedi iç çekerek. "Hayır."

"Min Yoongi pes mi ediyor?" Seokjin sunbae güldüğünde gerçekten ne hakkında konuştuklarını o kadar çok merak etmeye başlamıştım ki birazdan olduğum yerden çıkıp duruma müdahale edecektim neredeyse. "Jimin'e söyledin mi?"

"Evet," demişti diğer sigarasına geçtiğinde. "Ağzından bir şey kaçırmasından korkuyorum, çok konuşuyor."

"O zaman o kaçırmadan sen itiraf et."

O anda her şey çok kısa bir sürede gerçekleşmişti.

Sessize aldığımı düşündüğüm telefonum sanki normal ses seviyesine göre daha yüksek bir seviyede çalmış, panik yapmama sebebiyet olmuş ve ardından ben merdivenlerden yuvarlanırken ifşalanmamı beraberinde getirmişti.

"Maria!" diye bağırdı ikisinden biri.

Kaburgalarımın her basamakta iç organlarıma batması canımı gittikçe daha da acıtırken çığlık attım. Ve pat pat pat, en sonunda son basamağa geldiğimde hızlı bir şekilde kucağa alınmıştım. Burnuma dolan tanıdık koku güvende olduğumu söylerken acıyla suratımı buruşturdum.

"N'oldu?" diye sorduğunu işittim birisinin.

"Biri Hojoon'u arasın," demişti Heeji unni. Aşağı kata indiğimizi o an anlamıştım.

"Hojoon'da ne sikim oluyor?" Yoongi sunbae bağırdığında gözlerimi korkuyla kapatmıştım. "Kimse o adamı aramıyor, biriniz derhal ambulansı arasın!"

"Yoongi, medya binanın etrafını sararken ambulansa onu bindiremeyiz."

Derin nefes alışını yüzümde hissederken gözlerimi açmak için kendimi zorladım. "Hojoon doktor değil."

"Yoongi haklı noona," dedi bu sefer Seokjin sunbae. "Arka kapıdan gideriz."

Gittikçe kalabalıklaşan ortam ve beraberinde getirdiği gürültü paniklememe sebep olurken Yoongi sunbaenin beni daha sessiz bir yere götürmek için kulağıma bir şeyler fısıldadığını duyar gibi oldum. "İyisin, Maria." Bana değil de kendisine tekrarladığı cümle gözlerimi açıp cidden ona iyi olduğumu göstermeme teşvik ediyordu fakat ne kadar zorlasam da açamıyordum bir türlü gözlerimi.

"Maria," demişti yüzüme düşen saçları arkaya doğru ittirdiğinde. "Maria, beni duyuyor musun?"

Kendimi zorlayarak başımı salladığımda güldüğünü duydum.

"Tamam, beni dinle." Elimi tutup sıktığında uyumamı engellemeye çalıştığını anlamıştım. "Dün tüm gün seni bekledim, şirketin seni yayımlamasını ve sana doya doya bakmak istedim." İçimdeki heyecan alevlendiğinde gözlerimi gerçekten açmak istiyordum, bu kadar yakındaydık, kucağındaydım ve gözlerimi açamıyordum. "Maria, grubunuzdan favorim sensin. Bunu demiştim, değil mi?"

Bir süre sessizlik olduğunda acaba rüyada mıyım diye düşündüm, beş dakika içerisinde gerçekleşen bu atraksiyon acaba sadece rüya mıydı diye.

Ancak yüzümde hissettiğim ıslaklık ve ardından gelen ağlama sesleri rüyada olmadığımı kanıtlamıştı. "Maria, dün yanına gelmediğim için üzgünüm. Seni terasta izledim ama yanına gelemedim." İçimdeki burukluk yavaş yavaş giderken devam etti. "Korkağın teki olduğum için seni tebrik edip kucaklayamadım, ne kadar heyecanlandığımı ve çok güzel olduğunu söyleyemedim. Çok üzgünüm."

Kendimi zorlayıp gözlerimi açabildiğimde gülümsemeye çalışmıştım. Fakat yapabildiğim tek şey aynı bana yaptığı gibi elini sıkıca tutabilmek olmuştu. Ona iyi olduğumu ve ağlamamasını söylemek istiyordum. Saygısızca onları gizlice dinlediğim için ayrı bir utanç duygusu vardı içimde, hak etmiştim düşmeyi.

"Ambulans geldi," dedi birisi yanımıza gelip. "Yoongi sen burada kal, onu ben alırım."

"Siktir git."

Hızlı adımlarla yeniden yollara düştüğünde midem ağzıma gelecekti sanki. Kucakta taşınmama rağmen hem onun kokusu hem de düşmenin etkisiyle başım çok dönüyordu ve ben oldukça korkuyordum. Lanet çıkışımız için sadece üç günümüz vardı.

Grubun yüz karasıydım.

"Ambulansa yakınlarından sadece iki kişi gelebilir." Acil tıp teknisyenlerinden ikisi beni sedyeye aldıklarında Yoongi sunbaenin tereddüt etmeden arabaya bindiğini görmüştüm.

"Hojoon sen gelmiyorsun."

"Geliyorum."

"Burada kavga edemezsiniz."

"Ben gelirim," demişti Nana'ya ait olduğunu düşündüğüm ses. Fakat ardından Hojoon beklemeden arabaya binmiş ve kapılar arkamızdan kapatılmıştı.

Yorgunlukla gözlerimi kapattıktan sonra içimden dilediğim tek şey sakatlanmamaktı. Bundan çok korkuyordum.

"Buna sen mi sebep oldun?"

"Benimle muhattap olma."

"Maria'yı incitmene izin vermeyeceğim Yoongi."

"Güzel çünkü ben de aynı şeyi senin için düşünüyordum."

İkisi kendi aralarında yüksek gerilimli bir tartışma yaşarken kaşlarımı çatıp susmalarını ve bilmediğim şu saçmalığa bir son vermelerini istedim. Ardından yapılan iğne ile zaten çoktan uyuşmuş ve kendimi uykuya bırakmıştım.









+

merhabalarr,

umarım hikayenin gidişatından memnunsunuzdur, her şeyi sindire sindire yazmak istiyorum çünkü yoongi ile var olmayan bir hikaye karakterini gerçek anlamda shipliyorum

bu nedenle gerçekte maria olsa ne olurdu diye düşünüp olayları yavaşça aktarıyorum sizlere, gördüğünüz gibi de on altıncı bölümü devirdik

umarım sıkılmıyorsunuzdur,

sizi seviyorum,,

-poNyo

ave maria ❀ yoongi    ✅Where stories live. Discover now