13. BÖLÜM: BENİ TAKİP ET

2.4K 301 195
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: SEA BY BTS

Çoğunuz sırf Ryujin ve Taehyung'un arasında bişeyler var diye Chan yaşasın demiş. Şimdi Chan'la Jeongguk'un arasını yapıyım da göt gibi kalın puahahHAHAAH.



KTH

Burada olduğum süre boyunca, hatta normal hayatımda bile ne zaman bir zorlukla karşılaşsam anında kötü şeyler olacağını ve benim bunu asla düzeltemeyeceğimi düşündüm. Hala da böyle düşünüyorum aslında ama arada bir aklım başıma geliyor ve kıçımı kurtarmak için azıcık hareket ediyorum. Fakat şu an kıçımı kurtarmam için bir iki hareketten çok daha fazlasına ihtiyacım var.

Dudaklarım şaşkınlık ve korkuyla aralanırken hareket edemiyordum. Gözlerim ileriden gelen ve gelirken önüne çıkan her şeyi deviren dev dalgaya sabitlenmişti. Tüm ağaçlar yerle bir olurken baş parmağımı dahi hareket ettiremiyordum.

"Kendine gel Taehyung!" Şiddetli bir şekilde sarsılmamla transımdan çıkmış, gözlerimi Jeongguk'a çevirmiştim. "Lanet olsun, koşmamız lazım tamam mı? Koşabildiğin en hızlı şekilde koş ve sakın arkana bakma." Kollarımdaki ellerini sıkıp konuştuğunda, tedirginliği yüzünden belliydi fakat sert ses tonuyla bunu saklamaya çalışıyordu.

"S-sen?" Sesler gittikçe çoğalırken Jeongguk çatık kaşlarıyla arkasına bakıp tekrardan bana döndü. "Yanında olacağım. Koş!" Sırtımdan hafifçe ittirip koşmamı işaret ettiğinde dediğini yaptım ve var gücümle koşmaya başladım.

Nefesim çoktan düzensizleşmişti ve seslerin çoğalması dalganın yaklaştığını işaret ediyordu. Koşmanın hiç bir yararı olmayacağını bilmeme rağmen hızla koşuyordum. Kalbim ağzımda atıyor, korkudan hiç bir şey düşünemiyordum. Jeongguk dışında. Düşünebildiğim tek şey dev bir dalganın saniyeler içerisinde beni boğacağı ve Jeongguk'un nasıl olduğuydu. Tsunamiden kaçmak imkansız bir şeydi ve boş koşuyor olsam bile dönüp onu kontrol edecek zamanı bulamıyordum.

"Sikeyim! Taehyung bir şeye sıkıca tutun ve sakın bırakma!" Arkamdan gelen bağırışla sonunda arkama bakabilmiştim. Jeongguk yavaşlamamla birlikte kolunu belime sarmış ve hızla en yakındaki ağaca yapıştırmıştı. Kollarım ağaca sıkıca dolanırken arkama geçmiş, arkamdan kollarını ağaca dolamıştı.

Ağacın pürüzlü yüzeyi çarpan yanağımı çizerken gözlerimi sıkıca kapatmış, delice atan kalbimi duymamaya çalışmıştım. Bir kaç saniye içerisinde her şeyi kabullenmiş, dalganın vurmasını beklemiştim. Bir kaç saniye sonrasında ise buz gibi su bedenlerimize çarpmış, ağaca dolanmış kollarımızı çözmüştü.

O andan itibaren olan her şey bulanıktı.

Hatırlayamıyordum. Sadece bedenimin demir etkisi bırakan suyun içerisinde savrulup, bir çok şeye çarpmasıydı fakat bunlar bile bulanıktı. Bedenime çarpıp çizen dal parçaları, çok kez kafama gelmiş tahta parçaları ve en son belimi vurduğum ağaç kavuğu. Kapanacak olan gözlerim ve bilincime inat ayık kalmaya çalışmam. Her şey iyice bulanıklaşmadan önce hatırladığım şey ise sonunda başımı sudan çıkarabilmem fakat çıkardığım an ensemin sert bir şekilde ağaca çarpması. Çırpınıyordum. Tam anlamıyla çırpınıyordum başımı suyun üzerine çıkarmak için. Nefes alabilmek için.

Dalganın sertliği dakikalar içerisinde sönmüş, sanki denizde yüzüyormuşum hissi vermeye başlamıştı. Kollarımı kullanamayacak hale gelmiş olsam da son gücümle kendimi suyun üstüne ittirmiştim. Gözlerimi doğru düzgün açamazken kollarım rastgele bir ağaç dalına sıkıca tutunmuştu. Bacaklarımı da suyun altından ağaca sardığımda hızla inip kalkan göğsüm artık acı vermeye başlamıştı. Kanayan alnımı ağaca yaslayıp acıyla inledim. Hiç bir zaman acıya karşı dayanıklı olduğumu düşünmemiştim fakat şu an bu kadar fazla kanamam ve acı varken hala bayılmamak için kendimi tutabiliyor olmam bile mucizeydi.

SURVIVAL. ⠀⠀[ TAEKOOK ]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora