9. BÖLÜM: JIEUN

2.9K 323 125
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: THE TRUTH UNTOLD BY BTS

JIEUN

Haftalardır görmediğim abimi görme isteğiyle gözlerimi kocaman açmış, önümdeki büyük ekrana odaklanmıştım. Adada olanları izleyebilmemiz için şehir merkezine kurulan dev ekran ve önünde bulunan binlerce sandalyelerden oluşan bir yerde, herkes büyük bir heyecanla olanları izliyordu. Bense endişeden delirmek üzereydim. Taehyung oppam yoktu.

"A-anne oppa nerede?" Dolan gözlerimle birlikte burnumu çekerken gözlerimi ekrandan ayırmayıp tek elimle annemin tişörtüne asıldım. "Bilmiyorum
hayatım. Ama eminim iyidir." Annemin sırf beni endişelendirmek istemediği için böyle konuştuğunun farkındaydım.

Burnumu koluma sürtüp dolan gözlerimi sıkıca kapattım. Abimi neden göstermiyorlardı? Neden onun hakkında hiç bir şey yoktu? Onun dışında herkes gösterilmişti dev ekranda. "O iyi değil mi ama?" Gözlerimi anneminkilere çevirdiğimde eliyle elimi tutup hafifçe gülümsedi. Dolu olan gözlerini saklamaya çalışıyordu bir yandanda. O da endişeliydi.

"Ona bir şey olmadı Jieun. Ölenlerin isimleri söyleniyor ve Taehyung'unki söylenmedi. Yani o hala hayatta ve öyle kalacak." Temin edercesine konuştuğunda hızla başımı salladım ve kendimi annemin söylediklerine inanmaya zorladım.

O iyiydi. O iyi olacaktı.

Annemin elimden tutup ayağa kaldırmasıyla düşüncelerimden sıyrılmıştım. "Hadi gidelim artık hayatım. Bugünkü yayın bitiyor zaten." Cevap vermeme zaman bırakmadan hızla beni çekiştirmeye başladı. İkimizde orada daha fazla bulunmak istemiyorduk.

Yaklaşık on dakikalık yürüyüşün ardından evimize gelmiştik. Ev abim olmadan çok boş ve kasvetliydi. Sanki ev de bizimle birlikte onun için ağlıyordu.

"Ağlama artık Jieun. Anneni de üzüyorsun bak." Koltuğa oturduğum gibi gözümde birikmiş yaşları serbest bıraktığımda annem de yanıma oturup beni kolları arasına almıştı.

"Ö-özür dilerim anne ama tutamıyorum kendimi! Abim neden hiç yoktu? Herkes vardı ama o yoktu!" Sitemkar bir şekilde bağırdığımda gözyaşlarım daha şiddetli bir şekilde dökülmeye başlamıştı. Duygusal olmam duruma hiç yardımcı olmuyordu. Bağıra çağıra ağlamak istiyordum. Abimi istiyordum.

Şiddetli ağlamam, dışarıdan gelen seslerle kesilmişti aniden. Ağlamamdan daha şiddetli seslerle.

"Neler oluyor?" Dışarıdan gelen sesler ile anneme döndüm ve tedirgince fısıldadım. Annemin kaşları çatılmıştı. "Sakin ol hayatım, eminim önemli bir şey değildir." Annem ellerini saçlarıma daldırdığında başımı salladım.

Tam sakinleşmişken ön kapımıza atılan tekme ve gelen bağırışlarla olduğum yerde sıçramıştım. Korku dolu gözlerim anneminkileri bulunca hızla yerinden kalkmış ve benide kolumdan tutup sürüklemeye başlamıştı.

"Kapıyı derhal açın! IDP'den geldik!"

"IDP'mi? A-anne IDP'den gelmişler!" Alt dudağımı korkuyla dişledim. IDP buranın devletiydi bir nevi. Devlet buranın devleti olarak değilde IDP olarak biliniyordu.

Annem beni cevapsız bırakıp hızla bodruma yönelmişti. Kapının tekmelenme sesi iyice artarken korkuyla boş elimi kullanarak tek kulağımı tıkadım. "Anne! Korkuyorum!" Gözümde biriken yaşlar tekrardan bir bir düşmeye başladığında annem beni bodruma indirmişti.

"Burada kal Jieun. Saklan. Sakın seni bulmalarına izin verme." Annem fısıldayıp saçlarıma bir öpücük kondurduktan sonra hızla merdivenlere yöneldi. "Sen ne olacaksın?! Anne?! Bırakma beni!" Annem bağırışlarım üzerine arkasına dönüp gülümsedi ve işaret parmağını dudağına götürerek sessiz olmamı işaret etti.

SURVIVAL. ⠀⠀[ TAEKOOK ]Where stories live. Discover now