4. BÖLÜM: BAKİR MİSİN?

4.3K 444 380
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: HOME WITH YOU BY MADISON BEER

KTH

Ellerimi Jeongguk'un yaklaşık yarım saat önce, saniyeler içerisinde yakmayı başardığı ateşe doğru tutuyordum. Yanımda ki Jeongin, Jimin ve Jeongguk'ta aynısını yapıyordu. Gerçi göt içi kadar ateş bizi ne kadar ısıtabilirse artık...

"Ben mağaraya gidiyorum.Uyumam lazım çok yorgunum." Jimin mırıldanarak yerinden kalktı ve yanımızdan uzaklaştı. Onun 'mağara' olarak adlandırdığı yer, Jeongguk'un saklanma alanıydı ve pekte mağara sayılmazdı açıkçası. Fazla küçüktü ama en azından fark edilmeyecek bir yerdeydi.

Jimin'in yanımızdan erken ayrılmasının sebebinin yorgun olması olmadığını biliyordum. Tabii ki yorgun olması da vardı ama asıl nedenin Jeongguk hakkında olduğunu düşünüyordum. Onun yanında sanki normalden daha da tuhaf davranıyordu ve bu beni acayip şekilde meraklandırıyordu. Bende Kim Taehyung'sam bu olayı bir şekilde öğrenirdim- tabii önce hayatta kalmam lazımdı o ayrı konu.

"O sanki iyi değil gibiydi?" Jeongin hafifçe mırıldanarak kafasını bana çevirdi. Omuzlarımı silkince nefesini dışarı verdi ve ağır ağır ayaklandı. Karşımızdaki Jeongguk dikkatli gözlerle bizi izliyordu. Büyük ihtimalle zayıf noktamızı bulmaya çalışıyordu ki zamanı geldiğinde bizi kolayca öldürebilirsin. Öldürmesinin zor olacağından değil yani serçe parmağıyla bile öldürür beni ama anlayın demek istediğimi.

"Gidip bir bakayım." Ne kadar onunla daha yeni tanışmış olsakta, Jeongin kişiliği sağolsun hemen onun hakkında endişelenmeye başlamıştı. Onun kişiliğine lanetler okuyamazdım şuan çünkü eğer Jeongin benim içinde endişelenmemiş olsa şu an ben burada olamazdım.

Düşüncelerimden sıyrılıp yutkundum ve ateşe biraz daha sokuldum. Biraz da olsa rahatlamış ve ısınmıştım. Ateşi yakmadan önce Jimin'in yanında taşıdığı ve adını bile bilmediğimiz bir bitkiden yediğimiz için karnımda pek aç değildi.

"Onunla yakınsınız." Jeongguk'un sesi kulaklarımı doldururken gözlerimi yavaşça onunkilere çıkardım. Karanlıkta, sadece ateşin ışığının aydınlattığı suratı fazlasıyla iç açıcıydı ve ben bütün gün boyunca sıkılmadan ona bakabilirdim.

"Onunla derken?" Anlamadığımı belli ederek konuştuğumda inanmamış gibi hafifçe sırıtıp etrafa bakındı biraz. Gözlerini tekrar benimkilerle buluşturduğundan tek kaşı kalkıktı.

"O işte. Jeongin yada herneyse." Eliyle umursamadığını belirten bir hareket yaparken konuştu.

Jeongin? Yani elbette onunla yakındık. Şuan ki yaşam şartları bunu zorunlu kılıyordu. Yaşam şartları böyle olmasa da Jeongin yakın olabileceğim biriydi aslında. Zaten şuan da o güvenebileceğim tek kişiymiş gibi hissediyordum. Fazlasıyla masum görünen Jimin'e bile güvenmiyordum. Hele Jeongguk'a hiç. Tamam beni birkaç kez kurtarmış olabilirdi ama bunları samimiyetten yapmadığına adım gibi emindim.

"Elbette." Üstüne makaleler yazabileceğim düşüncelerimin aksine tek kelimeyle cevap verdim ve omuzlarımı silktim. Benim hakkımda çok şey bilmesine gerek yoktu zaten.

"Erkek arkadaşın mı?" Aniden gelen soru ile tükürüğüm boğazıma kaçmış ve öksürmeye başlamıştım. Erkek arkadaş mı? Nereden çıkmıştı bu şimdi?

Zar zor kendime geldiğimde sertçe yutkundum ve cevap vermek yerine başımı hayır anlamında salladım.

"Bu iyi." Mırıldanarak cevap verdiğinde tek kaşım istemsiz olarak kalkmıştı. O da ne demekti şimdi? Bundan bir şey mi çıkarmam gerekiyordu?

SURVIVAL. ⠀⠀[ TAEKOOK ]Where stories live. Discover now