5. BÖLÜM: ÖPÜŞMEDEN ÖLMEK İSTEMEM

4.1K 399 379
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: CHUN-LI BY NICKI MINAJ

KTH

21 yıllık hayatımda şaşırdığım, çok şaşırdığım, şaşkınlıktan dudağımda uçuk çıkarttığım anlar tabii ki de fazlasıya olmuştu. Ve bilirsiniz, ben kolay şaşıran, duygularımı tuhaf şekillerde belli eden birisiyim. Fakat inanın bana, o dudak uçuklatan itiraflar ve söylemler bile şuanki şaşkınlığımın yanında bir hiç kalır. Ciddi anlamda ne tepki göstereceğimi bile bilmediğim bir andaydım.

"N-ne diyorsun sen ya aptal!" Rastgele bir şekilde kekeleyerek konuşurken gözlerimi hızla etrafta, onun dışında her yerde gezdirmiştim. Sertçe yutkunduktan sonra üstünden yanına yuvarlanmaya çalışmış, fakat beni tutan sıkı elleri buna izin vermemişti.

"Sadece şaka yapmıştım Tae Tae." Gözlerim zorla onunkileri bulmuş, yüzündeki alaycı sırıtışla karşı karşıya kalmıştım. Gözlerimi devirip tekrar yana kaymaya çalışmış fakat yine belimi tutan kolları tarafından engellenmiştim.

"Beni bıraksan da uyusak diyorum?" Huzursuzca kıpırdanıp konuştuğumda biçimli kaşları havaya kalkmıştı.

"Uyumak mı istiyorsun?" Kulaklarımın duyduğu saçma salak soru üzerine ağzım ve gözlerim açılmış, altımdakine değişik bakışlar fırlatmaya başlamıştım.

Yani cidden ciddi miydi bu çocuk? Bilmem kaçıncı kez söylüyorum ama bu kadar rahat olması sinirimi bozuyor çünkü— yani aslında biraz rahatlığını kıskanıyorum desem yalan olmaz. Bakın, çocuk ölmeyeceğini, aksine buradaki herkesi çiğ çiğ yiyeceğini biliyor. Bu ego değil, bu gerçeği kabullenmek o yüzden ona kızamıyorum da.

"Sikeyim ya..." Düşüncelerimin üzerine sesli bir şekilde yutkunduğumda tuhaf tuhaf bakma sırası Jeongguk'taydı. Bakışları üstüne nefesimi verip gözlerimi devirmiş, boşluğundan yararlanıp hızla kendimi kolları arasından kurtarıp yanına uzanmıştım.

"Seninle bu sikik adada hayatım için savaşırken- evet biliyorum savaşmakla uzaktan yakından ilgim yok ve Jeongin olmasa çoktan diğer tarafı boylamıştım ama olsun, seninle sevişmeyeceğim Jeon Jeongguk." Tek nefeste, sırt üstü yatarak ve ellerimi oraya buraya oynatırken konuştum.

"Soyadımı hatırlıyorsun." Kesinlikle beklemediğim tepki üzerine kaşlarım çatılmış, ellerim tuhaf bir biçimde havada kalmıştı. Cidden bir tek bunamı takılmıştı bu çocuk?

"Sende benimkini hatırlamıştın? Hem sen nasıl bir tek buna takıldın ya otuz tane şey söyledim ben sana." Huysuzca söylenirken yerimde kıpraştım ve ona sırtımı döndüm. Kıkırtısını duymamla belimde hissettiğim el bir olmuştu.

"Napıyorsun?" Nefesimi vererek konuştuğumda baş parmağını tenimin üstünde hareket ettirdi. Resmen diken diken olmuştum, inşallah hissetmiyordur.

"Sadece tek başıma uyuyamıyorum. Birine sarılmam lazım." Tabii ki de buna karşı verecek tonla cevabım vardı fakat susmayı tercih ettim çünkü bende de aynı huy vardı. Karşılıklı yardımlaşma gibi bir şey oluyordu bu yani kesinlikle başka düşüncelerim falan yok.

——————

Yatalı yaklaşık üç-dört saat geçmişti ve duyduğum patlama sesi ile gözlerimi kırpıştırarak açtım. Bu sesi tanıyordum tabii. Bu top patlama sesi gibi bir şeydi ve ne zaman biri ölse bu ses çıkar, ardından o kadın kimin öldüğünü anons ederdi.

"09 numara Lee Jinsook ölmüştür. Geriye kalan kişi sayısı 7."

Yutkunarak etrafa bakındığımda hala ilk yattığımız zamankiyle aynı pozisyonda olduğumuzu gördüm. Boğazım acayip derecede kuruduğu için yerimde kıpırdandım ve yavaşça Jeongguk'un elini belimden çekerek onu uyandırmadan küçük mağaradan çıktım.

SURVIVAL. ⠀⠀[ TAEKOOK ]Kde žijí příběhy. Začni objevovat