6. BÖLÜM: ENİNDE SONUNDA

3.7K 390 265
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: HURTS SO GOOD BY ASTRID S

KTH

Hayatım tabii ki de güzel gitmiyordu. Aksine bok gibi gidiyordu. Buraya geldikten sonra olmuştu her şey. Yani önceden bok gibi değildi demiyorum ama buraya gelince bokunda boku olmuştu hayatım, bilmem anlatabiliyormuyum. Fakat şu an, şu saniyeler içerisinde hayatımın daha fazla boka saramayacağına kanaat getirmiştim.

"Dün gece neredeydin?"

Bunu sormak sanki ona kalmış gibi, birde sinirli sinirli bana bakarken gerilmemek elimde değildi açıkçası. Gözlerimi, sinirli gözlerinden kaçırırken sertçe yutkundum.

"Sana neredeydin dedim?!" Sesi ormanda yankılanırken gözlerim kocaman açılmıştı. Ne diye bu kadar sinirleniyor ki bu?!

"Ş-şey ben yürüyüşe çıkmıştım." Sesimin titremesiyle birlikte içimden ettiğim küfürleri bastırmaya çalışarak konuştum. Cidden sesimin titremesinin vakti miydi bu? Böyle bir anda? Onun karşısında?

"Yürüyüşe mi çıkmıştın?! Senin aklın yerinde mi Taehyung?! Ne yürüyüşünden bahsediyorsun sen aptal?! Biri seni görseydi ne sikim olurdu haberin var mı?!" Sinirle bağrırken bana doğru gelmiş, omzumdan iterek arkamdaki ağaca yaslamıştı.

"Eğer seni biri görseydi... Taehyung ölürdün. Duydun mu beni ölürdün! Sen kimseyi öldürmüyor olabilirsin ama buradaki diğer insanlar öyle değil tamam mı?! Herkesin senin gibi olduğunu sanmaktan vazgeç artık! Senin dışında herkes karşısına çıkanı öldürüyor burada! Acımıyorlar çünkü kendi hayatları söz konusu! Kimseyi gördükten sonra sağ yollamıyorlar!" Jeongguk hala bağırırken bana yaklaşmış, işaret parmağını göğsüme bastırmıştı.

Sertçe ısırdığım dudağımdan gelen kan tadıyla içimden bir küfür savurdum. Ellerim iki yanımda yumruk halindeydi ve Jeongguk dışında her yere bakıyordum.

"Peki o zaman sen neden bizi öldürmedin? Eğer herkes acımadan birbirini öldürüyorsa sen neden bizi öldürmedin?! Madem bu kadar ciddi bir şey bu o zaman Jimin'in hatrına diye bir şey de yok! Uydurdun! Gerçeği söyle! Niye öldürmedin bizi?!" Bir anda içimde patlayan volkanlarla sertçe göğsüme bastırdığı işaret parmağını ittirmiş, kollarını sertçe kavramıştım.

"Çünkü öldürmek istemedim..." Fısıldayarak konuştuğu sırada bana biraz daha yaklaştığına yemin edebilirdim. Amacını anlamıyordum. Madem benim dışımda herkes herkesi öldürüyor, o zaman o neden bizi öldürmedi? Neden yalan söylüyor? Ve neden bana şuan bu kadar yakın?

"Siktir ordan." Sinirle konuşup sinirden güldüğümde ellerini, kollarını tutan ellerimde hissettim. Yüzümdeki sinirli gülümseme silinmiş, boş bir ifadeyle ona bakıyordum şimdi.

"Neden bana inanmıyorsun?" Yüzüme iyice yaklaşıp alnını alnıma yasladı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken bunun korkudan mı yoksa heyecandan mı olduğunu bilmiyordum. Evet o yakışıklıydı ve her gördüğümde ağzımın sularını akıtıyordu, bunu düşündüğümü bilmektende çekinmiyordum fakat bu kadarını kesinlikle düşünmemiştim. Asla bu kadarını düşünmem zaten çünkü beğendiğim kimse bana bakmaz. Sadece uzaktan beğenir, iki ağzım sulanır ve biter. Fakat şuan bu çocuklardan biri dibimde duruyor ve hiçte geri çekilmeyi planlıyormuş gibi durmuyordu.

"Çünkü- Çünkü bu saçma! Dediklerinle yaptıkların uyuşmuyor! Herkesin gördüğünü öldürdüğünü, kendininde gördüğün kişileri öldürdüğünü söylüyorsun fakat bizi neden öldürmediğini sorduğumda nedeninin bizi öldürmek istemediğin olduğunu söylüyorsun! Bizim şuan farkımız ne? Eninde sonunda bizi de öldürmeyecek misin?" Sonlara doğru alçalan sesimle nefes alıp verişim hızlanmıştı.

SURVIVAL. ⠀⠀[ TAEKOOK ]Where stories live. Discover now