sekiz

38.6K 1.5K 917
                                    

(Cuma günü)

Y: akşama jake'in partisinde ol, sana bir sürprizim olacak (13.40)

Laura Ray: Yani Jake'in partisine davet edilebilecek kadar popülersin. (13.49)

Y: çok iyisin, dedektif (13.49)

Gözlerimi devirerek telefonun ekranını kapadım ve masaya yüzüstü koydum. Elbette Jake'in partisine gidecektim. Baktığı yerde olmayı seviyordum. İsmimi biliyor olması bile hoşuma gidiyordu.

Ama... Y'nin ilgisi garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Bu beni deli yapar mıydı? Kesinlikle. Onu hem bulmak istiyor, hem de istemiyordum. Şu an olduğu şekliyle de heyecanlandırıcı olduğunu itiraf etmeliydim.

Akşama doğru Giselle ile birlikteydim. Jake'in evine gelmeden önce onun hazırlanmasını beklemiştim ki bu da günümün yarısı beklemekle geçmiş demek oluyordu.

Y: bu sıralar instagram'da aktifsin bakıyorum (21.59)

umarım jake görsün diye değildir (21.59)

çünkü bu yüz çok daha iyileri hak ediyor (21.59)

Laura Ray: Benim fotoğraflarımı bana atmaktan vazgeç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Laura Ray: Benim fotoğraflarımı bana atmaktan vazgeç. (22.04)

Y: ne yapayım, çok güzelsin (22.04)

Laura Ray: Değilim. (22.06)

Y: keşke benim gözümden kendini görseydin (22.06)

emin ol benim yerimde olsaydın, dayandığım kadar dayanamazdın (22.06)

Görüldü

"Artık birileriyle mesajlaşmayı kesip sosyalleşir misin?" Giselle elindeki bardaklardan birini bana uzattı. "İç şunu."

Elinden aldım fakat içmedim. "Sen dağıttığında seni toplayan birine ihtiyacın olacak."

"Hayır, güzelim. Ben bu akşam başka biriyle olacağım. Rahatına bak." Kaşlarımı çattığında Jake'in yanındaki çocuklardan birini işaret etti. "Evan Lively."

"Kim olduklarını biliyorum." Mırıldandım. "Sonunda tavladın demek, ha?"

"O grup fazla ateşli. Sana da tavsiye ederim."

O, Evan'ın yanına giderken Jake'in arkadaşlarında gezdirdim gözlerimi. En yakın arkadaşı Evan Lively idi ve kardeşi Bennet ile birbirlerine çok benziyorlardı fakat huy olarak yakın değillerdi ki Jake ile Bennet çok fazla takılmıyorlardı. Siyah saçlar ile mavi gözlerle tatlı gözüküyorlardı. Bir de Bennet'ın yakın arkadaşı Seth Duncan vardı. Kahverengi saçları, yeşil gözleri ve 1.92 boyu vardı. Kaslı ve iriydi. Dedikodulara göre gaydı, eğer öyle olmasaydı kesinlikle kızların çoğunun uğruna feda olacağı bir tiptedi. Bana kalırsa sadece kız arkadaşı olmadığından böyle söyleniyordu. Kıskanç bir kız grubunun çıkardığı dedikodu olabilirdi.

Diğer arkadaşlarının ismi ise hatırladığım kadarıyla Felix, Sam ve Carl'dı. Sam dışındakilerin düzenli ilişkisi yoktu, her partide başka bir kız bulunurdu yanlarında. Onlar da amerikan futbolu oynuyorlardı ve son derece iri yapıya sahiplerdi.

Y: yukarı gel (22.57)

Laura Ray: Sanmam. (22.57)

Y: orada olacağım (22.58)

Laura Ray: Seni görecek miyim? (22.58)

Y: yanıp tutuştuğunu biliyorum ama hayır (23.01)

geldiğinde arkandan biri yaklaşırsa korkma, gözlerini bağlayacağım (23.01)

Biraz orada oturdum. Telefonla uğraşanları analiz etmeye çalıştım fakat başarılı olamadım. Zaten büyük ihtimalle o burada değildi. Yukarı çıkmayı seçtim. Kapalı olmayan yalnızca iki oda vardı, banyo bile kitliydi. En diptekine, Jake'in olduğunu bildiğim odaya girdim. İçerisi karanlıktı ama gelen ay ışığıyla zaten kimse olmadığı belli oluyordu.

Arkamı döneceğim sırada kapının kapandığını duydum ve öylecek kaldım. Gözümün üstüne bir şey örtüldü ve arkadan bağlandı.

Hangi akla hizmet buraya gelmiştim?

"Pekala. Sen misin o şimdi?" diye sorduğumda cevap vermeden bana yaklaştı. Gerildim. "Beni korkutuyorsun."

Ve heyecanlandırıyorsun.

Telefonumun titrediğini hissettiğimde arkama geçti. Bandı hafifçe yukarı kaldırarak başımı eğdim.

Y: seni öpebilir miyim (23.17)

Laura Ray: Gözlerim kapalı olacak mı? (23.17)

Y: evet (23.17)

Laura Ray: Evet. (23.18)

Onu tanımak için buna izin verdim. Canım istediğinden, merak ettiğimden izin verdim. Bandı düzeltip ona döndüm. Bana yaklaştı ve yumuşak dudaklarımı, dudaklarımın üzerinde hissettim. Vanilyayla portakal çiçeğinin bir araya gelmesi onun teninin kokusunu oluşturuyordu. Ellerimle kollarına dokundum, kollarının kaslı olduğunu görmesem de fark edebiliyordum.

Beni yavaşça geriye itti ve yatağa yatırdı. Dudaklarını çekmeden bacaklarımın arasına yerleşti. Büyük bedenini bacaklarımla kavradığımda kendini bana bastırdı. Dudaklarım şişmeye yakınken aşağı indi ve çenemden boynuma doğru kaydı. Dudaklarının belirli bir noktayı morartıcasına emdiğini hissediyordum. Ve bu karşımdaki her kim olursa olsun, bir şekilde fazlasıyla etkilendiğimin farkındaydım.

Ellerimi saçlarına daldırdım, dalgalılardı. Tanrım, onu görmek istiyordum.

Bu yüzden elim banda gitti, o ise son anda fark etti ve elimi sertçe tutarak başımın üstüne koydu. Hızlı alıp verdiği nefesi dudaklarıma çarpıyordu.

"Seni görmem gerek."

Yumruk haline gelmiş elim yavaş bir şekilde açıldığında parmaklarını parmaklarımın arasına geçirdi. Sızlayan dudaklarımı bir daha öptü fakat bu sefer gideceğinin habercisi gibiydi.

Ve düşündüğüm oldu, gitti.

ben y, sevgilin • textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin