raison d'etre

20 2 3
                                    

kalbinin üstüne ağırlık toplanan herkesin karşılacağı bir sıkıntı bu kime kaldırtacağı o, tonla ağırlığı. her zaman sevdiğine düşemiyorsun şartlar zorken. zaten sevdiklerine yük vermektense yükleri altında ezilmeyi tercih edersin hep. sonra sevdiklerine bakmıyorsun. şeye bakıyorsun. sevdiğin şeye. bana bunları çok sevdiğim bir kadın öğretti. o benim sevdiğim şeyken, gece körlerinde kalbimi, omzumu, sırtımı hatta hormonlarıma yenik düşüp aylık sancımaları bile hiç bilmeden, farkında olmadan sıvazladı. bunları hiç bilmeden, görmeden, farkında dahi olmadan yaptı. yüzümü tuttu. tam ellerinin arasında tuttu yüzümü. avuç içlerinde durdu yüzüm. öptü saçlarımdan önce. saçlardan öpmek tam bir sevgi eylemidir çünkü. sonra biraz sevdi. bakarak. bazen bakarak sevmek durumu çok daha sağlıklı oluyor. keşke sayısını unuttuğum, zaten hatırlasam bile sürekli bir değişime kurban giden bu insan sayısında sadece benim yüzüm senin avuç-içlerinde kalsa. tam uysa. bu en güzel tedavi değil midir? ne güzel kurmuşsun. kendimi teselli edemediğim halde, her girişimde zeytinyağını hatırlatan bu düzeni sen ne güzel kurmuşsun. gıcırdıyor. sana, tam yüzüne bakarken, gözlerinin içine bakarken, tek üzgünlüğümün hiç bilmediğin bu odadaki kokunun yitirişi olduğunu söyleseydim, güler miydin bana? çok garip şeyler dönüyor kelimelerde. sadece sarılmana yürümeye gücüm kaldı. fotoğraflarla vedalaş. sesini en son onlar duyacak.

Ne Anlatıyorum?Where stories live. Discover now