26. Karşılaşma

4.4K 422 48
                                    


Buca'nın sokaklarında yürüyen bu tuhaf grup çok dikkat çektiğinden insanların meraklı bakışlarına maruz kalıyorlardı. Bu durumda renkli bir kapıdan girip yok olmaları riskli bir hareket olduğundan gruplara ayrılmaya karar verdiler.

"Peki, benim anahtarım var bir de Gece ve Sare'nin. Sare herkesin gücünü çekerken Aras da orda olduğu için onun anahtarını kullanamayacağımızı düşünüyorum."

Ona soran gözlerle bakan Sera'yı başıyla onayladı Aras, Sare'nin yaşlı komşusunun aslında bir Ateş Cadısı olması onun tüm şüphelerini haklı çıkarıyordu. Evet cadılar kendini belli etmedikçe cadı olduğu anlaşılmazdı ama anskatlar yapılan büyünün kokusunu alabilirdi. Aras, Sare'nin yaşlı komşusunun yakınlarında daima ateş büyüsünün kokusunu almıştı.

"Minda ve Sarp benimle gelsin. Merlin sen de Gece ile git. Sare sen de yanına Aras'ı al. Hepimiz içeride buluşalım."

Minda bir daha kızıyla ayrılmak istemediğinden bu eşleşmeye itiraz edecekken Sare çoktan Aras'ın elini tutmuş kapılara bakarak yürümeye başlamıştı bile. Bu kız ne ara sihirli dünyaya bu kadar kaptırmıştı kendini, ve büyücüye? Minda, başlarındaki problemleri çözdükten sonra Sare ile uzun uzun konuşmaya karar verdi.

Aras ile Sare çok ilerlemeden kırmızıya dönen kapıyı görerek içeri girdiler.

Kırmızı, Aras'a yine gönlüne gelen baharı hatırlatacaktı ki Aras konuştu.

"Lütfen Kırmızı rica ediyorum daha sonra konuşalım, mümkünse yalnızken."

Sare'nin hislerini gezgin bir kapı aracılığıyla öğrenmesini istemeyen Aras, ricasıyla amacına ulaştı. Kırmızı hiç bir şey söylemeden onları ülkeye aldı ve yok oldu.

Sare ve Aras'ın kayboluşunu hayranlıkla izleyen Merlin şaşkınlıktan donup kalmıştı. Onun afallamasına haklı bir gururla bakan Gece onu kolundan tutup sürükleyerek yürüttü. Gururunda haklıydı çünkü bu ülkenin her karışını Nil ile birlikte yapmışlardı, gezgin kapıları dahi.

"Bu çok dahice bir fikir, böylelikle Nil'in diyarına istenmeyen kimse giremeyecek. Sabit bir kapısı olmadığı için de saldırıya bile uğramayacak."

Onlarda çok ilerlemeden yeşil kapı önlerinde belirdi.

"Sen yoksa beni mi takip ediyorsun yeşil?"

"Gücünü kaybeden ülke vatandaşları yüzünden çok boşuz şu sıralar. Yolunu gözlediğim doğrudur."

Onun cevabına gözlerini deviren Gece
hızla anahtarını çıkardı. Yeşille konuşarak oyalanmak istemiyordu.

"Bu büyücü kim? Onu daha önce ülkede görmemiştim ama bir anahtarı olsa epey güçlü bir anahtar olurdu bence."

Meraklı kapının hiç bir sorusunu yanıtlamayan Gece, Büyücüyü yanında sürükleyerek açılan kapıdan geçti.

"Ah bir de bu kapıların ruhunu tüm cadı ve büyücülerin görüşüne mi açtı? Ruh soyundan gelmeyenlerin bile? Söylesene Nil bunu nasıl başardı?"

"Çok konuşuyorsun Büyücü, sus artık."

Onlar kapıdan girerken sokağın sonuna ulaşan üçlü ise mor kapıdan geçerek ülkeye girdi.

Nil'in sarayının surlarının önünde tekrar bir araya gelen grup önlerinde oluşan yeşil kapıdan geçerek sarayın bahçesine girdi. Malesef yeşil yine sorularına yanıt alamamıştı. Oysa öğrenmek istediği o kadar çok şey vardı ki..

Göz alıcı tahtına oturmuş, dalgın dalgın elindeki kılıçla oynayan Nil'i gören Merlin'in yüreği sızladı. Ruhunun sökülen parçaları acıdı. Sarp'ın ise gözlerinden bir kaç damla yaş aktı. O annesini çok özlemişti. Senelerdir onu terkettiği için kırgın olduğu annesi aslında onu bırakmak istememiş sırf hayatta kalması için oğlundan uzak kalmıştı. Bunu öğrenmek Sarp'ın yüreğinin daha da sızlmasına sebep oldu.

Onların geldiğini fark eden Nil'in gözleri önce oğlunu aradı, koşarak oğluna sarılan Kraliçe asırlardır burnunda tüten kokuyu ciğerlerine çekti. Oğlunun hayatta olması başlı başına bir ödülken şimdi kollarında olması çok daha muhteşemdi.

Ana oğulun bu hasret dolu sarılışlarını izleyen herkes duygulanmış, onlar adına sevinmişti. Sare bile artık Kraliçeyi korkutucu bulmaktan vaz geçmişti.

Uzun bir süre öylece kaldıktan sonra Nil'in ikinci hamlesi Merlin'e saldırmak oldu. Bunu beklemeyen büyücü baya sarsıldı. Oysa ona gelecek her saldırıyı önceden görme kabiliyeti vardı. Sarp ve Nil'in sarılmasına o kadar odaklanmıştı ki gelecek saldırıyı görememişti.

"Seni alçak! Hain! Öldü dedin! Raide öldü dedin!"

Sevdiği, aşık olduğu kadına karşı kendini korumaya çalışan büyücünün gözlerinde hüzün vardı.

"Oğlumuz için Nil! Hasretine dayanamıyordun, yanına alacaktın. Onu yakacağından emindim ben. Sen kendine güveniyordun, yakmam dedin ama ben kehanetimden emindim."

"Ama yakmadım, oğlumu yakmadım!"

"Evet, oğlunu yakmadın. Ama oğlunun kızını yaktın."

Merlin'in sözleriyle Sare'yi hatırlayan Kraliçe ona saldırmayı bırakarak torununa doğru koştu.

Kraliçenin kızına doğru geldiğini gören Minda ister istemez savunma pozisyonunu almıştı bile.

"Sare! Kızım iyi misin? Bir şeyin yok değil mi? Alevler seni yakmamıştı zaten ama.."

"İyiyim ben merak etmeyin."

"Ben Nil canım senin babaannen oluyorum. Lütfen benimle sizli bizli konuşma."

Daha sonra Sare'ye de sarılan Nil grubun diğer üyelerini başıyla selamlamakla yetindi ve Merlin'e dönerek konuştu.

"Seninle daha sonra hesaplaşacağız Merlin! Yaşadığım acıların hesabını vereceksin."

Merlin, Nil'den gelecek her türlü şeye rağzıydı. Kabul etmeliydi bu defa fena çuvallamıştı.

Sonunda konuşmaya başlayan Minda çekinerek baktı Kraliçeye.

"Aslında senin yardımına ihtiyacımız var. Sare'nin istemeden sizden aldığı güçleri geri vermesi gerekli. Bu kadar gücü bünyesi uzun süre kaldırmaz. Bir fikrin var mı?"

"İçimizde 8 güç çemberini tek duyan cadı, Seprit. O da Sare'den güçlerimizi ancak yine bu 8 çemberi ters sırayla yapmasıyla alabileceğimizi söyledi. Konsey dağılmadan önce sormuştum. Daha önce tek bir kişi yapmamış ama 8 ayrı cadı bir araya gelerek güçleri toplamış, sıkıntıları çözüldüğünde de aynı 8 cadı çembelerini ters sırayla oluşturarak güçleri geri dağıtmış. Ama Sare çok eğitimsiz. Bu elementlere nasıl hükmedeceğini bilmiyor." Ondan cadı olduğunu saklayarak eğitim vermeyen oğluna ve gelinine suçlayan gözlerle baktı. "Çemberleri ateşin verdiği anlık bir güçle yaptı ama tekrar yapabileceğini sanmıyorum. Önce eğitim almalı sonra çemberleri ters sırayla yapar."

Arkadaşına düşünceli gözlerle bakan Gece sordu.

"Ama hepinizin güçleri alındıysa ona nasıl eğitim vereceksiniz?"

"Bu olay yaşandığı esnada ülke dışında olanlar varmış, senin gibi. Onlar eğitir."

"Ben de eğitimine yardım ederim. Ama bu eğitimler en fazla üç hafta sürebilir. Çünkü genç cadının bünyesi daha uzun süre dayanamayacaktır."

Kraliçe, Merlin'e öfkeyle baksa da haklı olduğunu biliyordu. En fazla bir ayları vardı.

"Ama benim sınavlarım var, ders çalışmam gerek. Eğitim dediğiniz şey çok vaktimi almaz değil mi?"

Sare'nin sorusuna şaşkın gözlerle bakan Aras bıkkınca konuştu.

"Hala mı sınavlar Sare? Eğitimler keşke sadece gündüzünü doldursa, eğer üç haftan varsa 8 ayrı elemente hükmetmek için gece gündüz çalışman gerekecek. Bir seferlik izin ver senin kılığına girerek ben girim sınavlarına."

"Sen kesin tüm derslerden kalırsın."

Aras, ona sırıtarak baktı.

"Hayır merak etme, büyüyle hepsini cevaplarım."

Sare'nin kabul etmekten başka çaresi yoktu. Sonra Aras'ın sözlerini hatırladı. 3 hafta boyunca gece gündüz eğitim mi alacaktı? Sare hayatının en zor üç haftasını yaşayacağını düşündü ama bilemediği bir geleceğe sahipti, çok daha zor günler yaşayacağını nereden bilebilirdi ki..

Kehanet Serisi / TamamlandıWhere stories live. Discover now