huit

3.1K 230 62
                                    

Merhaba! Diğer bölümün oyları nasılda yüksekti öyle! Hepinize çok teşekkür ederim. Ancak bir şey fark ettim, son bölümün oyları diğer bölümlerin oylarından fazla ve diğer bölümlere oy vermeyenler oy verirse çok mutlu olurum. Destekleriniz için minnettarım, seviliyorsunuz. İyi okumalar!

Karşımdaki duvara öylece bakarken kaç saattir oturduğumu bilmediğim koltukta kıpırdandım. Kaslarım sonunda hareket ettiğim için rahatlamışa benziyordu ve vücuduma hafif bir sızıntı yaymaktan da eksik olmuyordu.

Ağlamamıştım. O gittikten sonra acımı bu sefer ağlayarak yaşamamıştım. Oturmuş ve boş gözlerle duvara bakmıştım. Düşünmem gereken o kadar çok şey vardı ki, nereden başlayacağımı bilemiyordum. Kalbim dayanılmaz bir acının etkisi altındaydı. Dediklerinde haklı olduğunu biliyordum. Ona bunu ben yapmıştım ve her şeyi hak ediyordum. Paranın mutluluğu satın alamadığını işte şimdi bir kez daha anlamıştım. Zengindim, güzeldim ve yetenekliydim ama bunlar sevdiğim adamı geri kazanmamı sağlamıyordu. Çünkü ben onu soğuk bir kış gecesi, karanlıkta ona sarılarak ağlarken kaybetmiştim. Geri bulamayacağımı bilerek...

"Hayır, hayır." Alejandro anahtarı ile evin kapısını açtığında gözlerimi ona çevirmedim.

"Evet, dört kişilik bir masa olsun." Telefonda konuşuyordu ve aklındaki şeyleri birisine iletiyordu. Hala ona bakmamıştım ancak yaptığı hareketleri sezebiliyor, bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ruh gibi gözüktüğümden hiç şüphem yoktu. Kahvaltı yapmamıştım ve şimdi güneş kararırken hiçbir şey istemediğimden tekrar emindim.

"Fel?" diye sordu Alejandro telefonu kapatıp, bana doğru ilerlerken. Ah, yine başlıyorduk. İyi misin diye soracağından öyle emindim ki, ben bunu düşünürken çoktan dudaklarını aralayıp son günlerde eksik etmediği o soruyu sordu.

"Sen iyi misin?"

Cevap vermedim. Her defasında iyiyim demekten bıkmıştım. Değildim. Hiç iyi değildim ve bunu düzeltecek tek kişi Harryken ona anlatmak istemiyordum.

"Neden konuşmuyorsun?" Çenemden tutarak bakışlarımı ona çevirmemi sağladı.

"Çünkü anlamıyorsun," dedim elini itip.

"Neyi?"

"Hala anlamıyorsun." Alayla güldüm.

"Neden bahsediyorsun? Ne oldu?" Kaşları çatılmıştı.

"Sürekli şu soruyu sormayı kes artık." dedim ondan uzaklaşarak.

"Sen de bana doğru bir şey söyle o zaman!" Sesini yükseltti. Onunla da tartışacak güce sahip değildim. Bu kadarını kaldıramazdım. Cevap vermedim.

"Neden susuyorsun?" Üsteledi.

"Konuşmak istemiyorum."

"Ben senin eşinim, doğal olarak senin için endişeleniyorum ama sen bana hiç yardımcı olmuyor-"

"İyi değilim, anladın mı?" diye sesimi yükseltmeme engel olamamıştım. "Hiç iyi değilim ve bu konu hakkında konuşmak beni daha beter edecek. Midem bulanıyor, yemek yemek istemiyorum. Hiçbir şey yapasım yok, insanlarla konuşasım onlara dert yanasım gelmiyor. Ne istediğimi bile bilmiyorum ve kendimi anlatmanın bugün ne kadar kötü hissettirdiğini anladım. Beni iyi hissettirecek şey sen de yok, Alejandro. Bunu bildiğim için konuşmak istemiyorum."

"Bir dakika, bir dakika." dedi ellerini saçlarının arasından geçirdiğinde. "Yoksa, yoksa hamile misin?"

"Ne?" Korkuyla sormuştum. "Lanet olsun, tabii ki değilim." Bunu söylerken o kadar da emin hissetmiyordum. Ondan bir çocuğum olacağı düşüncesi bile mideme kramplar sokmaya yetmişti. Hamile olamazdım. Buna hem hazır değil, hem de çocuğumun babasının o olmasını istemeyecek kadar bencil birisiydim.

Young and Artist | Harry StylesWhere stories live. Discover now