1- Silent Place Soygunu

19.9K 839 221
                                    

-Medya, Nico

/ / / Miranda / / /

''Miranda!'' dedi birisi başımın tepesinde dikilerek. Kimdi bu?

''Off, hadi uyan!'' dedi tekrar aynı ses, alay edercesine.

''Ne var ya!'' diye homurdandım sinirli bir sesle. Tam beş dakikadır beni uyandırmaya çalışıyorlardı.

''Miranda kalk! Çocukların sana ve tornavidana ihtiyacı var!'' dedi yine aynı kişi. Sanırım bu kişi aynı odada kaldığımız Skylar'dı.

   Kendimi zorlayarak yataktan kalktım. Etraf çok karanlıktı. Baş ucumda duran saate baktım, 03.48'di. Başımı kaldırıp Skylar'a kötü kötü baktım.

''Neden uyandırdınız beni! Saatin kaç olduğunu biliyor musun Sky?''

''Evet farkındayım ama çocuklar göreve çıkacakmış, ben ne yapayım?'' dedi Skylar kollarını iki yana açarak.

''Daha üç gün önce haftalığı çıkarmadık mı zaten!'' diye sinirle söylendim.

''Evet ama sanırım tekrar gitmek istiyorlar. Bana seni uyandırmamı söylediler ve şu anda bizi dışarıda bekliyorlar'' dedi Skylar kızıl saçlarını siyah bir saç tokasıyla tepeden bağlarken.

''Bir işi de bensiz yapsalar keşke'' diye homurdanarak kot pantolonuma uzandım.

   Skylar ile giyindikten sonra kendi tornavidamı da cebime sıkıştırarak odamızın penceresini açtık. Bizim odamız, yetimhanenin son katındaydı ki diğer çocukların aksine Skylar'ın ve benim dışarı çıkmamız daha zordu. Birden bir umutla Skylar'a dönerek,

''Bayan Almont devriyesini bitirdi mi?'' diye sordum umutla. Belki kapıdan çıkabilirdik. Belki?

''Hayır Miranda saçmalama bu gece cuma gecesi, o cadı koridoru asla terk etmeyecek'' dedi Skylar gözlerini devirerek.

''Ahh, bir güzel haber daha'' dedim ve pencere pervazının on santimetre solundaki su borusuna tutundum. Sonra yavaş yavaş tıpkı bir koala gibi tutunarak binadan aşağı kaymaya başladım.

   Skylar hemen üstümdeydi. Sonunda ikimizde kazasız bir şekilde bahçeye ulaştığımızda bana yalvarırcasına bakan beş suratla karşılaştım. Hepsine kızgın kızgın baktım ve,

''Ne demeye yeni bir görev istediniz ki çocuklar? Daha bu salı gitmedik mi zaten!'' dedim.

''Evet gittik ama ben bütün yiyeceğimi Thomas denen o salağa kaptırdım ve şu anda da açım!'' dedi Max karnını tutarak.

   Thomas, yetimhanedeki en büyük ve en iri yarı çocuktu. Anlayacağınız kabadayının tekiydi.

''Hıı hıı açsın değil mi? Benim baharatlı krekerlerimi yedikten sonra doymuş olman gerekirdi!'' diye çıkıştı ona Lauren. O da sarı saçlarını Skylar gibi tepeden toplamıştı.

   Tam Max bir şey diyecekken sözünü kestim.

''Tamam kesin artık! Peki nereye gidiyoruz?'' diye sordum bıkkınlıkla.

''Ah, o mu?'' dedi Robin alayla. ''O kolay. Yerimiz, Silent Place SuperMarket''

    Sokağın karşısındaki Silent Place'in giriş kapısına baktım.

''Ama çok yakın mesafeli bir yer değil mi? Yakalanabiliriz...'' dedi Nick endişeyle. Sanki benim düşüncelerimi okumuştu.

''Evet belki çok yakın ama bence kaçmamız daha kolay olur. Sonuçta bu sokağı ezbere biliyoruz, değil mi?'' dedi Max kararlılıkla.

Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|Where stories live. Discover now