14.BÖLÜM

9.6K 402 110
                                    

‘’Baekhyun…Ne oldu!’’ Luhan ısrarla sormaya devam ediyordu.Baekhyun ise nasıl söylesem diye düşünüp,dolu ve şaşkın gözleriyle ısrarcı çocuğa bakıyordu.

‘’L-Luhan…’’ yaklaşık beş dakikadır konuşmaya çalışıyor,fakat ağzından çıkan tek şey arkadaşının ismi oluyordu.

Baekhyun,Chanyeol’e baktı.Chanyeol ise ondan daha şaşkın bir halde ve tabiri caizse ondan bakışlarıyla yardım isteyen Baekhyun’a, ‘bön bön’ bakıyordu.

‘’L-Luhan,l-lütfen otur… ve s-sakin ol’’ bu başarısız ve klişe laf tabi ki Chanyeol’den çıkmış ve Luhan’ı daha da meraklandırıp,korkutmaktan başka bir işe yaramamıştı.

Luhan bu lafın üstüne sinirlerini zaptetmeye çalışırken dayanamayarak bağırdı. ‘’Ne diyorsunuz?Adam gibi söyleyin…Neden sakin olmalıyım?’’ Luhan bağırarak Baekhyun’un kollarını sıkıca tutmuş,sarsıyordu.

Baekhyun gözyaşlarını geri göndermeye çalışırken eğdiği kafasını tekrar kaldırdı.Kafasını kaldırır kaldırmaz gözünde biriken yaş,yanağından süzülerek aşağı doğru yol almıştı bile.

‘’L-Lhan…A-annen…’’ lafını tamamlayamadan karşısında durup söylemesi için bağıran çocuk,şimdi duyacaklarından korkuyormuş gibi lafını kesti. ‘’A-ahh! A-anneme g-gideceğiz…d-değil mi? Hadi h-hemen ç-çıkalım’’ Luhan kafasını kahvaltı masasına çevirip hızlıca hareket etmeye başladı.

‘’L-Luhan…’’ Baekhyun tekrar söylediğinde,Luhan onu duymuyor gibiydi. ‘’Hadi Baekhyun,ç-çabuk hazırlan’’ Baekhyun onun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı.Duyacağı şeyden korktuğu için,küçük bir çocuk gibi inkar edip,gerçeklerden saklanmaya çalışıyordu.

‘’Luhan…A-annen…o ö-öl-…’’ lafını kesen yine Luhan olmuştu. ‘’H-hadi…*hıgk* n-neden b-böyle yapıyorsun? O z-zaman k-kendim gideceğim’’Luhan acıyla gülümsedi,ancak gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile.

‘’Ahh! Bularda ne b-böyle…H-her şey y-yolundayken…’’ eliyle göz yaşlarını silerek inkar etmeye devam etti. ‘’Luhan..annen-…’’ Luhan hala kahvaltılıkları topluyor ve sürekli Baekhyun’un lafını kesip duruyordu.

Eline aldığı bir tabağı götürecekken Baekhyun müdahale etti.Bir yandan ağlayıp,diğer yandan gülümseyerek inkar eden ve ısrarla ortalığı toplamaya çalışan Luhan’ın kolunu tutup,yavaşça elindeki tabağı aldı,sonra da masaya koydu.

Luhan’ın başını kendi boynuna yaslayıp ona sarılabileceği kadar sıkı bir şekilde sarıldı. ‘’Luhan,annen…A-annemiz *hıgk* ç-çoktan g-gitti’’ Baekhyun hıçkırıklarının arasında fısıldadığında Luhan onu tüm gücüyle itti.

‘’HAYIR! İKİNİZDE YALAN SÖYLÜYORSUNUZ.ANNEM BEİ BIRAKMAZ.O B-BENİ ÇOK SEVER…BENİ ONA GÖTÜRMEMEK İÇİN BÖYLE SÖYLÜYORSUNUZ!’’ Luhan bağırırken,Baekhyun güçsüz sesiyle onun adını fısıldadı. ‘’L-Luhan…*hıgk* y-yalvarırım,böyle yapma’’ Baekhyun söyledikten sonra,Luhan’a yaklaşmaya başladı.

Ancak Luhan o yaklaştıkça geri kaçıyor ve kafasını inkar edercesine sallıyordu. ‘’HAYIR! Yalan s-söylüyorsun…Beni *hıgk* b-beni beklemeden g-gitmez.S-sen…sen b-beni *hıgk* k-kıskanıyorsun’’ Baekhyun şokla kafasını kaldırıp ona baktı.

‘’Beni k-kıskanıyorsun.Ç-çünkü senin bir annen yok.Sen t-terk edildiğin i-için *hıgk* b-bana da aynı ş-şey olsun istiyorsun.B-bu yüzden benim anneme ‘anne’ d-dedin.O *hıgk* s-senin annen değil.B-bizi ayırmak için y-yapıyorsun.B-bu çok kötü ve acımasızca…Ama hayır,s-size inanmıyorum!’’ Baekhyun her ne kadar duyduğu şeylere kırılsa da biliyordu ki Luhan kendinde değildi.

Bu yüzden kafasını eğip sessiz kaldı.Chanyeol ise Baekhyun’u o halde görünce kalbine bıçak saplanmış gibi hissetti.Ancak karışmamasının daha iyi olacağını düşünerek,sadece kenardan izledi.

Luhan,Baekhyun’a tiksinç bir şekilde bakarak söylendi. ‘’Yalancı…’’ o sırada gözü Chanyeol’u kestirdi ve umutla gülümseyerek ona yaklaştı. ‘’C-Chanyeol…B-beni sen g-götürür müsün?Hıı?’’ Luhan bir çocuk umuduyla sorarken,Chanyeol ise hiçbir şey yapmıyor,boş boş bakıyordu.

‘’Luhan…’’ Chanyeol onun adını söylediğinde duraksadı.Luhan’ın gözünden yaşlar düşerken,suratındaki son umut kırıntıları da uçup gitmişti.

Kafasını sağa ve sola sallayarak geriye doğru gitmeye başladı. ‘’H-Hayır…*hıgk* yalan söylüyorsunuz’’ Baekhyun ona doğru yürümeye başladı. ‘’Bırakın beni!’’ Luhan hızlıca yürüyerek aralarından geçmeye çalıştı.Baekhyun ve Chanyeol ise onu tutup gitmesine engel oldular.

‘’BIRAKIIIIIN!!KENDİM GİDECEĞİM…BIRAKIN,ANNEEEE! *HIGK* EVDE BENİ BEKLİYOR! BENİ GÖRMEDEN GİTMEZ,BENİ BIRAKMAZ…BIRAAAK!’’ Baekhyun ve Chanyeol kollarında koşmak için bağırıp kendini ileri atan çocuğu tutmakta bir hayli zorlanıyorlardı.

Luhan ise boğazı yırtılıp sesi kısılana kadar bağırdıktan sonra durup,fısıltı gibi çıkan sesiyle söyledi. ‘’B-Bırakın *hıgk* g-gitmem lazım.Onu görmem lazım.B-beni özlemiştir’’ Baekhyun’un ayağının dibinde dizlerinin üstüne çökmüştü.

Baekhyun ise onunla beraber yere çöküp oturmuştu.Luhan,Baekhyun’un boynuna sarılıp bağıra bağıra,hıçkırıklarla alamaya başladı.Kollarını Baekhyun’un boynunda sıkabildiği kadar sıkmıştı.

‘’Yalnız k-kaldım.O da b-bırakıp *hıgk* g-gitti beni.K-korkuyorum…’’ fısıldayarak konuşuyordu.Baekhyun ise onunla beraber ağlıyor,hıçkırıkları onunkiyle karışıyordu.

‘’B-Baek…*hıgk*…Baekhyun b-beni… ona g-götür’’ Baekhyun kafa sallayarak boynunda ağlayan çocuğun başını okşadı. ‘’T-tamam bebeğim.H-hadi biraz t-toparlan’’ deyip saçlarını okşayarak biraz olsun rahatlatmaya çalıştı.

Aradan yarım saat geçmişti.Baekhyun hala yerde oturuyordu.Ancak bu sefer Luhan onun dizine kafasını koymuş,cenin pozisyonunda yatıyordu.Gözü kırmızı ve suratı ıslak olmasına rağmen ağlamıyor,sadece kuru hıçkırıklar bırakıyordu.

Baekhyun onun saçını okşarken omzunu patpatladı. ‘’G-gidelim mi?’’ Luhan yavaşça doğrulup kafa salladı.Chanyeol ise dayandığı mutfak masasında doğrularak telefonunu ve araba anahtarlarını alıp,Luhan’ın yanına geldi.

Baekhyun bir taraftan,Chanyeol bir tarafta Luhan’ın koluna girmiş yürümekte zorlanan çocuğa destek olarak yürümesini kolaylaştırıyorlardı.

Zorla arabaya kadar gelip,hepsi yerlerine yarleştikten sonra Baekhyun’u arayan hastaneye doğru yola koyuldular.

Sonunda hastaneye geldiklerinde ise Luhan yine yürümekte zorlanıyordu.Danışmaya gidip durumu söylediklerinde yanlarına bir tane hemşire geldi.

‘’Ahh!Merhaba,ne için gelmiştiniz?’’ Chanyeol,iki küçük konuşmayınca cevaplamaya karar verdi.

‘’B-bugün aramıştınız.Eun Hye…’’ gerisini getiremeden hemşire devam etti. ‘’Ahh! Evet…Aslında 4 gün önce hayatını kaybetti.Ancak numaranızı araştırıp bulmak biraz uzun sürdü’’ Chanyeol kafasını sallayıp sordu. ‘’P-peki o…m-morgda mı?’’ sorduğunda kafasını olumsuzca salladı.

‘’Hayır.Prosedürlere göre sahibi olmayan kişileri 3 gün morgda tutabiliyoruz.Üç gün bekledik,ancak sahip çıkan olmayınca onu kimsesizler mezarlığına göndermek zorunda kaldık.Çoktan gömüldü yani.Bir tane oğlu varmış.Ancak ne numarasına rastlayabildik ne de başka bir şeye...Tanrım,ne kadar vicdansız çocuklar var.Annesine sahip çıkmayan bir evlat bu dünya da utançtan başka neye yarar ki…Ahh!neredeyse unutuyordum,bu üzerindeki tek şeydi…’’

Kadın elindeki mektubu uzatırken Baekhyun sinirle tısladı. ‘’Alakan olmayan şeylere karışma…Sen sanki dedikodu yapmaktan ve o koca kıçını becerttirmekten başka ne sikime yarıyorsun da bir bok bilmeden o koca burnunu sokuyorsun?’’ 

Kadın hiçbir şey diyemeden Baekhyun’a ters ters bakıp gitti.Luhan ise duyduğu şeylerden sonra ayakta zor duruyordu.Aslında kadına hak veriyordu.Annesi bu halini görseydi utançtan başka ne hissederdi ki...

Chanyeol,Luhan’a mektubu uzattı.Luhan ise titreyen elleriyle mektubu alıp,dolu gözlerinin arasında,yazan kelimeleri seçip okumaya çalışıyordu.Gözlerini kırpıştırıp,görüş alanını biraz düzene soktuktan sonra okumaya başladı.

‘’Her şeyim Luhan,

Bebeğim,biliyorum ki sana hiçbir zaman iyi bir anne olamadım.Seni 4 yaşında,daha iyi bakabilmek için başka bir yere götürdüm.Ancak benden çok sen bana baktın.5yıldır bana bakıyorsun.Hakkını asla ödeyemem.Senin gibi bir oğlum olduğu için her zaman gururlandım ve hala gururlanıyorum.Ama senin de herkes gibi bir hayatın var.Bana bakmaktan sıkıldığını biliyorum.Ama asla seni suçlamıyorum.Hatta sana hak veriyorum.Çünkü sana çok yük oluyorum.Son zamanlarda seni hiç göremedim.Sanıyorum ki artık benim yüzümden yaşayamadığın hayatını yaşıyorsun.Sakın yanlış anlama,seni hiçbir şey için suçlamıyorum.Ama keşke gitmeden önce bir veda etseydin.Son kez o mis kokunu doyasıya içime çekmeme izin verseydin.Seni çok özledim,oğlum.Ama sana ‘geri dön’ demeyeceğim,diyemeyeceğim.Sana yük olarak geçirdiğim onca yıldan sonra böyle bir bencillik yapamam.Senden tek ricam,kendine iyi bakıp,benim tutamadığım bu hayata,başına ne gelirse gelsin sımsıkı tutunman…Unutma hayata benim gibi tutunmaya çalışan bir çok kişi var,onlara haksızlık yapma ve hiçbir zaman yaşamaktan vazgeçme…Hayatta karşına çıkan her insan senin kadar saf ve temiz kişiler olmayacak.Bu yüzden kendine çok dikkat et.Eğer bu mektubu okurken ben ölmüşsem,lütfen ricalarımı yerine getir.Ama ölmemişsem,bencilce davranacağım ama,hem ricalarımı yerine getir,hem de bir kere o melek yüzünü görmeme,benim için hala süt kokan kokunu koklamama izin ver.Evet,yine her zamanki gibi bencillik edip,sana yük oluyorum.Oğlum,seni her gün geleceksin umuduyla bekliyorum,ancak her dakika bedenim gibi umudum da soluyor ve gelmeyeceğini daha iyi anlıyorum.Seni gelene kadar bekleyecektim.Ama korkarım ki sana bakamadığım gibi bunu da yapamayacağım.Bebeğim ben yolun sonuna geldim.Sana dediğim gibi çok iyi çalışıp namusunla,şerefinle çok iyi bir doktor ol ve başkalarının umudu ol.Bu zamana kadar yaptığın her şey için…Var olduğun ve bencilce olacak ama benim oğlum olduğun için çok teşekkür ederim.Seni hep izleyeceğim…Melekler yardımcın,yol göstericin olsun…

Annen,Eun Hye…’’

Luhan mektubu göğsüne bastırıp dizlerinin üstüne çöktü.Baekhyun,önünde perişan bir halde oturmuş,ağlayan arkadaşıyla beraber ağlıyordu.Ne yapacağını,ne söylemesi gerektiğini hiç bilmiyordu.

<<Luhan’ın Ağzından;>>

Mektubu okurken içimin kavrulduğunu hissettim.Kim bilir ne kadar çok özlemiş,ne kadar çok kırılmıştı.Onun yüzünden…Onun yüzünden annem,benim onu terk ettiğimi düşünmüştü.

Peki şimdi nasıl anlatacağım? ‘Seni terk etmedim.Onun altındayken bile sana olan sözümü tutamasam da yine sana koşup,sana sığınmak istedim.Seni suçlayıp,o iğrenç iftiraları atarken sadece inkar ettim’ bunları şimdi nasıl söyleyeceğim?

Beni beklemesi gerekirdi.Beni onunla aynı dünyada nasıl yalnız ve savunmasız bırakıp gitmişti?

Baekhyun bana söylediğinde inkar ettim,bağırdım,çağırdım.İnanmak istemedim.Beni bırakıp gittiğine…

Babamın bizi o zaman bırakıp,terk edip gittiği gibi…

Mektubu yazarken kim bilir nasıl bir haldeydi ki öleceğini biliyormuş gibi yazmıştı.Benden son istekleri ise…Hayata sımsıkı tutunmam,her ne olursa olsun…

Şimdi sen beni bırakıp gitmişken nasıl yapacağım?Hani bütün zorlukları,engelleri beraber aşacaktık?Neden gittin?

Seni çok özledim anne.

Kokunu özledim.

Gözlerini özledim.

Sesini özledim.

Beni sarmalayan kollarını…Sıcak kucağını… Her şeyini…

<<Yazar’ın Ağzından;>>

Baekhyun ve Chanyeol zorla Luhan’ı kaldırıp mezarlığa gitmek için yola koyuldular.Luhan kırmızı,sulu gözleriyle ve göğsüne bastırdığı buruşmuş mektupla sadece dışarıyı seyrediyordu.

Daha öğlen olduğu için hava aydınlıktı ve çok trafik yoktu.Arabayla bayır gibi bir yeri çıkıyorlardı.Kenarları ölü ve sararmış otlarla kaplıydı.Yol ise dar ve düzensizdi.

Biraz daha çıktıktan sonra karşılarına uçurum çıktı.Uçurumun kenarına durdular.Baekhyun titreyen sesiyle konuştu. ‘’B-Burası da ne böyle?’’ inanamazlıkla sorduğunda Chanyeol ‘bilmiyorum’ anlamında kafasını salladı.

Arabadan indiler.Luhan yine çok zor yürüyordu.Sarı otların arasında onlarca kaybolmaya yüz tutmuş,bakımsız mezarlar…Otlar ise mezarları kendi karanlığına çekmek istermiş gibi mezarları her yanından sarmışlardı.

Üçlü yürürken ileride kurumuş bir ağacın dibinde yeni gömüldüğü belli olan mezarı gördü.Sadece bir toprak yığını ve isim yazan o korkunç taş vardı.Luhan korkuyla yaklaştı.

Mezarın üstündeki ismi görünce yavaşça yanına çöktü.Annesi böyle bir yere laik değildi.Annesi kimsesiz de değildi.Luhan vardıya işte.Yoksa onlarda mı herkes gibi Luhan’ı insan yerine koymuyorlardı?

Luhan gözlerinden tekrar yaşlar akmaya başlayınca hıçkırdı.Hıçkırığı ‘kimsesizler’ in arasında kaybolurken yavaşça mezara yanaştı.Titreyen,buz kesmiş elini yavaşça ona uzattı ve güçsüz sesiyle seslendi.

‘’A-an-…*hıgk* anne’’ elini toprağın üstüne koydu.Toprakta buz gibi soğuktu. ‘’Annem…’’ hıçkırırken toprağı yavaşça okşamaya devam etti. ‘’Neden buradasın?Yatağında niye yatmadın?Hem bak,üşümüşsün…Y-yoksa ben yanında d-değildim diye *hıgk* k-korktun mu?’’ Baekhyun arkadaşının sözlerine daha fazla dayanamayarak seslice ağlamaya başladı.

‘’B-bak ben geldim.S-seni almaya…H-Hadi kalk evimize –hıgk* g-gidelim.Hem ikimiz de mezarlıkları sevmeyiz ki,k-korkarız’’ acıyla gülümsüyordu. ‘’Anneeem! *hıgk* neden beni beklemedin? S-seni bırakacağımı nasıl düşünürsün?’’ mezara sarılarak ve bağırarak ağlamaya başladı.

<<Kris’in Ağzından;>>

Geldiğimizden beri onu görememiştim.Ne hakla onu benden habersiz götürürlerdi? O benim.Onu kimseye vermem,çünkü o benim…

Şu anda benim yanımda olması gerek.Nerede kaldığını tahmin ediyorum.Ancak biliyorum ki onu almaya gitsem vermeyeceklerdi.Sanki onlardan izin almam gerekiyormuş gibi…

Her ne kadar onu merak etsem de sinirliydim.Ama ona değil.Onu götürüp geri getirmedikleri için Chanyeol ve o yanındaki götten bacaklıya…

Telefonumu elime aldım.Sinirliydim ama nedenini anlamasam da bugün uyandığımdan beri içimde bir sıkıntı var.

Chanyeol’u aradım.Biraz uzun çaldıktan sonra sonunda açtı. ‘’Chanyeol…Bir kez soracağım.O nerede?’’beklerken bir anda cevap vereceğini hiç düşünmemiştim. ‘’Mezarlıktayız’’ kalbimin sıkıştığını hissettim. ‘’N-ne?Yoksa…o-ona bir şey mi o-oldu?’’kalbim deli gibi atarken duyacağım cevaptan deli gibi korkarak bekledim. ‘’Hayır…Annesi’’

İçimde bir rahatlama oluşsa da bu kocaman boşluğu tanımlayamıyordum. ‘’Neresi?’’ düz bir sesle sorup,cevabı alınca kapattım.Şimdi ise ne yapacağımı düşünüyorum,ama daha çok onu merak ediyordum.Ne yapacak ve nasıl dayanacaktı?Bekleyim göreceğim…

<<Yazar’ın Ağzından>>

Akşam olup neredeyse hava kararmıştı.Luhan hala ağlayıp annesine kalkması için yalvarıyordu.Sonra bir anda kafasını kaldırıp Baekhyun ve Chanyeol’e baktı. ‘’Gidin’’ Baekhyun ve Chanyeol şaşkınlıkla birbirlerine baktılar.

‘’Gidin dedim…Onunla yalnız kalmak istiyorum’’ Luhan bir kez daha söylediğinde Baekhyun itiraz etmeye çalıştı. ‘’A*ama…’’ lafını tamamlayamadan Luhan bağırmıştı. ‘’GİDİN DEDİM!’’

Baekhyun çaresizlikle Chanyeol’e baktı.Chanyeol ise eğilip Baekhyun’un kulağına fısıldadı. ‘’Buraya gelmeden önce bir market görmüştüm.Olmazsa oraya gidelim…Hem Luhan’a de yiyecek bir şeyler alırız’’ havanın kararmasa Baekhyun’u korkutsa da kafa salladı.

‘’10-15 dakikaya gider geliriz’’ Chanyeol güvence verir gibi konuştu.Yavaşça yürüyüp arabaya bindikten sonra gözden kayboldular.

Onlar gideli henüz 5 dakika olmuşken bir araba gelip durmuştu.İçinden inen Kris’ti.Hava karanlık ve soğuktu.Kris üşüyüp ürperince montunun yakalarını kaldırarak yürümeye devam etti.

Kurumuş ağaca doğru yürürken gördüğü şeyle donup kaldı.Luhan üzerindeki montunu çıkarmış ve kısa kollu tişörtü ile annesinin yanına yatmıştı.Çıkarttığı montunu ise üstlerine örtmüştü.Kris yutkunarak yürümeye devam edip,yanına geldi.

Luhan kendinden geçmiş,yani sızmıştı.Elinde ise bir kağıt tutuyordu.Kris biraz daha yaklaşınca onun mektup olduğunu ve Luhan’ın titrediğin gördü.

Elini,annesini ısıtmaya çalışan ve yanına kıvrılmış çocuğun omzuna koyunca çocuk sıçradı. ‘’Anne…’’ Luhan kalktığında karşısında Kris’i görünce şaşırmış olacak ki gözlerini kocaman bir şekilde açıp toparlandı.

‘’Senin burada ne işin var?’’ Kris hiçbir cevap vermedi.Luhan ise ayağa kalkıp,mektubu cebine tıkıştırarak konuştu.Daha doğrusu bağırdı.

‘’NE OLDU?ESERİNİ GÖRMEYE Mİ GELDİN HA?’’ Kris’in göğsüne küçük ve işe yaramaz yumruklarını indiriyor ve ağlayarak bağırıyordu.

‘’Onu sen öldürdün…’’ söylediğinde Kris bu yükün kendine ağır geldiğini hissetti. ‘’Sen bir katilsin…Şimdi mutlu musun’’ Luhan ona vurmayı bırakıp,yakalarını sıkmaya başladı.Daha fazla dayanamayacağını hasedince kafasını onun göğsüne yasladı.

Yumruklarını da yavaş aralıklarla vurmaya devam etti.Hıçkırarak ağlıyordu.Kris ise gözlerinin dolduğunu ve boğazındaki iğrenç yumruyu rahatlıkla hissedebiliyordu.Büyük olan güçsüz yumrukları tuttu.

Luhan kafasını kaldırıp perişan bir şekilde gözlerine baktı.Gözlerinin tam içine bakarken yalvardı. ‘’Yalvarırım…İşkence etmeyi bırak be beni de öldür.Yalvarırım *hıgk*… y-yetmedi mi?Sana yalvarıyorum öldür beni…Dayanamıyorum’’ 

Çocuk çaresizce yalvardıktan sonra daha fazla dayanamayarak ona işkence edeb,bu yaşadıklarının tüm sorumlusu olan adamın kollarına yığıldı.

***BÖLÜM SONU***

-Ceren ÖZDEMİR

FAHİŞE'NİN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin