9.BÖLÜM

11.6K 418 61
                                    

~FAHİŞE’NİN OĞLU~

**9.BÖLÜM**

<<Yazar’ın Ağzından;>>

Baekhyun aniden aldığı kararla biraz korksa da ,doğru bir karar verdiğine inanıyordu.

Aldığı kararla hem Luhan’a olanları anlayacak hem de kendi beleşten bir evde kalacak,böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı.

Şimdi ise sakince eşyalarını topluyor bir yandan da ‘Sapık’ diye adlandırdığı Chanyeol’u düşünüyordu.

‘’Ne garip biri’’ kafasını sallayarak söylendi.

Düşünürken toplaması gereken her şeyi toplamıştı.Bu yüzden yatıp uyuyacaktı.Dışarıda bıraktığı pijamalarını giyip yattı.

Sabah resmen kırılan kapısıyla gözlerini açtı.

‘’BAEKİEEE!!KAPIYI AAAÇ’’ Chanyeol bağırırken içerden gelen cırlama sesiyle güldü.

‘’ÇÜŞ,ULAN ÇÜŞ! KAPIYI KIRDIN HAYVAN!’’ Baekhyun sinirle bağırarak kapıyı açtı.

Yeni uyandığı için pijamalı,saçları dağınık ve gözleri yumuk yumuktu.

Chanyeol, ‘’Ahahah Çok tatlısın,Baekie’’ deyip arsızca,uykulu çocuğa sarıldı.

Baekhyun ani kucaklaşmayla beraber onu tüm gücüyle itip ‘’Oha! Yavaş ol,koçum…Hadi BAEKİE dediğini geçtim de bu sarılma ne oluyor?’’ ona sinirle sordu ve cevaplamasına fırsat bırakmadan devam etti.

‘’Bak…Ben bu yaşıma kadar tek yaşadım.Kendimi korudum,kolladım…Eğer en ufak bir şey yapmaya kalkarsan,yemin ederim baltayla koparırım,duydun mu?’’ tehdidiyle Chanyeol korkup cevapladı.

‘’T-tamam canım,ne kızıyorsun?İki dakikada ırz düşmanı yaptın beni…H-hem ben sana niye bir şey yapayım,asıl sen bana bir şey yapma’’ Chanyeol bunları söylerken çıplak kalmış gibi ellerini çaprazlayarak göğüslerini kapatmaya çalıştı.

‘’Ahahah S-seni aptal dev Ahahah b-boyuna bak bir de yaptıklarına bak’’ Baekhyun kahkaha atmaya devam ederken içeri gitti.

Bavulunu ve bütün gerekli olan eşyalarını aldıktan sonra ‘’Hadi o zaman’’ diyerek ayakkabılarını giydi.

Beraber arabaya bindikten sonra Jongin’lerin evine yol almaya başladılar.

Baekhyun Luhan’ın annesini düşünüyordu. 

‘Kadın ne kadarda çöktü,Luhan gittikten sonra’ kendi kendine düşünüyordu.

Ancak içi rahattı,çünkü tatile gidecekleri için Chanyeol’e söyleyip ona bakması için bir hasta bakıcı bırakmışlardı yanına.

Baekhyun için derin düşüncelerle dolu yol sonunda bitmişti.

Chanyeol arabayı durdurup Baekhyun’a döndü. 

‘’İki dakika bekle ben geliyorum,Baekie’’ deyip arabadan indi.

O sırada kapıdan Jongin ve Kyungsoo çıkıyordu.

Kyungsoo dizinin biraz üstünde,petrol mavisi bir şort,üzerine de yakalı,beyaz bir t-shirt giymişti.Kafasına biraz büyük gelen turuncu plaj şapkasıyla ise çok şirin gözüküyordu.

‘’Kyungie,ben geliyorum,bir dakikaya’’ Jongin,küçüğüne söyleyip Chanyeol’un yanına geldi.

‘’Hey,dostum!’’ Chanyeol selamlarken eline çaktı.

‘’Şimdi inandın mı?Abartıyor muymuşum,Kim Jong İn?’’ Chanyeol gayet ciddi bir ifadeyle konuşuyordu.

‘’Aah!İnandım,inandım da Wufan niye böyle bir şey yapıyor?Sen anlatıp onların evine gidene kadar abartıyorsun sandım,ama…Ne yapmaya çalışıyor?’’ Jongin sorgularken Chanyeol tekrar konuştu.

‘’Aah! Dostum,Wufan’ın piçlikleri yüzünden..Luhan gözümüzün önünde olsun diye tatil ayarlayabilmek için resmen adamlara yalvardım,yalnız bırakmamak için sık sık Wufan’ın evine gittim ama nereye kadar?’’

Jongin katılırmışçasına kafasını salladı.

‘’Ve,dostum bir şey daha…’’ Jongin merakla bekledi.

‘’Luhan’ın annesi kansermiş ve…ve Wufan,Luhan’ın annesine ilaç götürmesine izin vermiyor…Bu çocuğa ne oldu,nasıl bu kadar acımasız oldu bir anda anlayamıyorum.Dün Baekhyun’la ben ilaç götürdük ve yanına bakıcı da bıraktım…Ama durumu…hiç iç açıcı değil.Kadın Luhan’ı sayıklayıp duruyor’’ 

Jongin sinirle gözlerini devirdi.

‘’Ne yapmaya çalıştığını bir anlasam…Anlayana kadar Luhan’ı gözümüzün önünde tutmaya çalışalım,tabi eğer Wufan’dan fırsat kalırsa…’’ 

Jongin konuşurken Chanyeol’un arabasının,kapısının açıldığını gördü.

‘’Öhhö öhöm!Neyse…’’ Jongin sahte öksürükler arasında konuyu değiştirdi.

Baekhyun arabadan inmiş onlara doğru yürüyordu.

‘’Merhaba,ben Byun Baekhyun’’ gülümseyerek kendini tanıttı.

‘’Bende Kim Jongin,tanıştığıma memnun oldum’’ Jongin gülümseyip Kyungsoo’ya döndü.

Çocuk eğilmiş ayakkabısını bağlamaya çalışıyordu. 

‘’Kyungie’’ Jongin seslendiğinde Kyungsoo,doğrulup ona doğru yürüdü.

Baekhyun’la Kyungsoo da tanıştıktan sonra arabalarına bindiler.

Kyungsoo yanına bir sürü video oyunu almıştı.Hepsi de Jongin’indi ve zaten Kyungsoo’ya veren de Jongin’di.

İki araba ardı ardına Kris’in evine geldiler.

Kris bavulları taşıyordu.

Araba durunca Kyungsoo inip koşarak Luhan’a sarılıp çekinerek selam verdi.

‘’M-merhaba’’

Luhan bir onun şirin şortuna bir de kendi yaralarını kapatabilmek için giydiği uzun ve kapalı şeylere baktı.

İnsanlar genellikle tatillere Kyungsoo gibi giyinirken kendisi…

Ama bu dert edeceği en son şeydi.

Baekhyun arabadan inip Luhan’ın yanına geldi. 

‘’Hey!’’ Luhan Baekhyun’u görünce hem çok şaşırdı hem de çok sevindi.

‘’B-Baekh-hyun?’’ Luhan,lafını tamamlayamasa da Baekhyun onun neden burada olduğunu sormak istediğini biliyordu.

‘’Ev arkadaşım ve onun arkadaşlarıyla hafta sonu tatiline çıkacağız’’ Baekhyun gülerel söylediğinde Luhan eğilerek Chanyeol’e baktı.

Ev arkadaşı?

Chanyeol Luhan’a el salladı ve çocuk gibi bağırdı.

‘’HEEYOO!’’

Luhan çekinerek,kafasıyla küçük bir selam verdi.

‘’Hadi!’’ Kris’in seslenmesiyle Luhan,olduğu yerde sıçradı.

Hızlı adımlarla yürüyüp arabaya bindi,onu kızdırmak istemiyordu.

Herkes kendi arabasına binip yola koyuldu.

Baekhyun uygun bir müzik arıyor,Kyungsoo oyun oynuyor,Luhan ise yine diken üstünde oturuyordu.

Yola çıkalı 1 saat gibi bir süre geçmesine rağmen sürekli kırmızı ışığa yakalandıkları için fazla yol gidememişlerdi.

Yine bir kırmızı ışığa yakalanınca Kris oflayarak kafasını Luhan’a döndürdü.

Çocuk,Kris’e dönmüş ve küçük bedenini toplayarak,cenin pozisyonunda uyuyordu.

Kırmızı ışıkta oldukları için Kris onu rahatça izleyebiliyordu.

Çocuk vücudundaki yaraları kapatmak için giydiği kapalı ve uzun kıyafetler yüzünden terlemişti ve kakülleri anlına yapışmıştı.

Kris’in eli istemsizce Luhan’ın küçük suratına gitti ve saçlarını çekmek için yüzüne dokundu.

Ancak dokunur dokunmaz çocuk uykusunda huzursuzca kasılıp kaşlarını çattı.

Yine bir şeyler sayıklıyordu.

Kris eğilip dik duran koltuğu arkaya doğru yatırdı.Şimdi daha rahat gözüküyordu.

Saçlarını tekrar geriye atarken yine aynı şey olmuştu ve aklına yine Luhan’ın dünkü ‘’Acıyor Wufan’’ dediği sahne canlanmıştı.

Kafasını hızla salladı.Arkadan gelen korna sesiyle ise yerinden sıçrayıp yola devam etti.

* * * * * * * * * * * * * * *

Uzun yolculuğun sonunda gelebilmişlerdi.

Burası öyle lüks bir yer değildi.Küçük bir tatil köyüydü.Her yer yeşildi ve sit alanı olduğu için 2 katlı evlerden daha yükseği yoktu.Işıklandırma ise tabi ki azdı.

Chanyeol kalacakları yerleri gösterdi.

Kalacakları yer tahtadan yapıla ve şirin apartlardı.

‘‘Tadaaa!’’ Chanyeol neşeyle bağırdı.

Kyungsoo,kalacakları yere şaşkınca bakıp,sevinçle yerinde zıpladı.

‘’Wooah! Jonginie…Çok güzel,baksana…’’ bu sırada Jongin’in kolunu çekiştirdiğini yeni fark edebildi.

‘’B-ben…özür d-dilerim’’ utançla kızararak kafasını eğdi.

Jongin ise eğilip onun burnunu öptü ve ardından gülümseyerek,göz kırptı.

Kyungsoo bunun ne demek olduğunu bildiği için,tekrar utanıp kafasını sakladı.

Baekhyun kollarını birbirine sürtüp,titreyerek mızmızlandı.

‘’Aah!Soğuk…Neden böyle?’’

‘’Evet Baekie,akşamları soğuk oluyor’’ söyleyip kulağına eğildi.Nefesini boynuna vererek fısıldadı.

‘’Ama istersen ben seni ısıtabilirim…Baekie’’ kendi çapında şaka yapıyordu ama,Baekhyun’un hiç şakası yoktu…

Chanyeol kaval kemiğinde hissettiği tekme ve sonrasındaki iğrenç sızıyla bağırıp iki büklüm oldu.

‘’AAĞĞH! TANRIM!’’ Chanyeol hala iki büklümken Baekhyun ‘’Al! Isındın mı?Dangalak…’’ sinirle söyledi.Chanyeol ise hala kıvranmaya devam etti.

‘’Ee…Hadi’’ Jongin ikilinin atışmasından sıkılıp sabırsızca söylendi.

Chanyeol anahtarları alıp sırayla verdi.

Anahtarları aldıktan sonra herkes kendi odasına geçti.

Neredeyse bugünün,yani Cuma gününün tamamını yolda geçirmişlerdi.Akşam olduğu için yapacak bir şeyleri yoktu.

Kyungsoo ve Jongin odaya geldikten sonra sırayla banyo yaptılar.

Jongin banyoya sonra girdiği için ancak yeni çıkabilmişti.Belinde havluyla…

Kyungsoo küçük odanın bir köşesinde oturmuş yarın için simidini,kolluğunu ve şişme topu gibi eşyalarını hazırlıyordu.

Hepsini düzgünce dizerken bir yandan da şarkı mırıldanıyordu.

‘’Onları çıkarmak için daha erken değil mi,Kyungie?’’ çocuk sesle irkilerek arkasına döndü.

‘’Olsun,ben yi-…Hii!’’ Kyungsoo,Jongin’i o halde görünce gözleri neredeyse yerinden fırlayarak hızla geriye döndü.

‘’B-ben,biraz d-dışarı ç-çıkacağım’’ Kyungsoo söyledikten sonra Jongin’e dönmemek için yan yan adımlar atarak kapıya yaklaştı.

Jongin ise karşısındaki çocuğum masumluğuna ve şirinliğine güldü.

Kyungsoo tam kapıyı açacaktı ki Jongin’in sesiyle durdu.

‘’Kyungie…’’ Kyungsoo durduğu yerde yutkundu.

‘’E-efendim,J-Jonginie…’’ Kyungsoo bir cevap beklerken sırtında hissettiği sıcaklıkla şok oldu.

‘’Dışarısı soğuk,Kyungie.Bunu giy’’ söyledikten sonra Kyungsoo’yu yavaşça kendine çevirdi.

Kendi hırkasını ona giydirip önünü kapatmaya başladı.Kendine tam olan hırka çocukta çuval gibi durmuştu.

Kolları,uzundu,omuzları geniş geldiğinden düşmüştü ve boyu da uzun olduğu için poposunun altında kalmış,rahatlıkla kapatmıştı.

Kyungsoo ona bakmamak için kırmızı bir suratla kafasını eğdi.

Jongin fermuarı kapattıktan sonra şapkasını da kapattı.

Şapka gözünün önüne kadar gelmişti ve görmesini engelliyordu,ama çocuk hareket etmedi.

Jongin önünde utanan küçüğünün çenesini nazik bir şekilde tutup yavaşça kaldırdı ve gözlerine bakmasını sağladı.

Yavaşça eğildi ve küçük çocuğun,küçük burnunu öptü.Ama bu sefer Kyungsoo şaşırmadı ve hatta gözlerini kapattı.

Kyungsoo kalbindeki çarpıntının sebebini anlamayarak geçmesi için bekleyerek dudaklarını ısırdı.

Jongin geri çekildiğinde Kyungsoo yavaşça gözlerini açtı.

Beyaz tenini;yanaklarının üzerindeki hafif kırmızılık,bu uyumu tamamlayabileceğinin en tatlı,en şirin ve en güzel şeklinde tamamlamıştı.

‘’B-ben…ç-çıkıyorum’’ Kyungsoo yavaşça dönüp çıktı.

Kapının önüne çıkınca kalbini tutup derin derin nefesler aldı.Çünkü neredeyse kalbi duracaktı.

Neden böyle olmuştu ki?

Hava değişiminden mi?

Kyungsoo,apartın önündeki hamağa oturup yavaşça sallanmaya başladı.

Biraz daha sallandıktan sonra yavaşça uzandı.

Yan bir şekilde,bacaklarını kendine çekerek uzanmıştı.

Gökyüzünü izliyordu.Ne çok yıldız vardı…

Şehirdeyken her yerde ışıklandırma olduğu için 4-5 yıldız anca gözüküyordu.

Ama burada her yer parlayan minik yıldızlarla kaplıydı.

Tabi bir de minik yıldızların arasına serpilmiş olan büyük yıldızlar…

Muazzam bir görüntüydü…

<<Kyungsoo’nun Ağzından;>>

Aslında dışarı çıkmak gibi bir düşüncem yoktu.Jongin’in giyinmesi için çıktım.Ama iyi ki de çıkmışım,yoksa bu yıldızları bir daha ne zaman görebilecektim.

Gökyüzünün büyüsüne kapılmışken bir çıtırtı duyduğuma yemin edebilirdim.

Korkuyla doğruldum.

‘’K-kim var o-orada?’’ korkuyla etrafı kolaçan etmeyi de ihmal etmiyordum.

Tekrar bir çıtırtı…

‘Tanrım sen beni koru’ içimden dua ederken seslendim. ‘’J-Jongin?’’ etrafa bakmaya devam ederken yavaşça ayağa kalktım.Çıtırtı kesilmişti.

‘’J-Jongin…E-eğer senden h-hiç k-komik de-…AAĞĞH!’’ önüme atlayan karartıyla kendimi geriye fırlatınca yere düştüm.

Sanırım biraz fazla bağırdım ki bizim odanın kapısı açıldı.

‘’KYUNGSOO!’’ Jongin kapıyı açıp yanıma koştu.Ancak o karaltı Jongin gelince hızla kaçtı.

‘’Kyungsoo ne oldu? Neden yerdesin?’’ yanıma gelip çömeldiğinde korkuyla onun tişörtünü kavradım ve parmağımla karaltının olduğu yeri gösterdim.

‘’O-orada…’’ gerisini getiremedim.Jongin kalkıp oraya doğru gitmeye başladı.

‘’G-gitme,dur’’ ne kadar ısrar ettiysem de beni dinlemeyip devam etti.Bende ayağa kalkıp onun tişörtünü tutarak arkasından takip ettim.

‘’Kyungie,nerede?’’ sordu.

‘’B-bilmiyorum,Jonginie’’ diye cevapladığımda yan tarafımızdan yine bir çıtırtı geldi.

‘’Aah!Jonginie…Korkuyorum g-gidelim’’ onun tişörtünü çekiştirirken söyledim.

‘Meeoow’

Miyavlama sesini duyduğumuzda şaşkınlıkla sesi takip ettik.

Yerdeki yaprak yığınının arasında saklanan neredeyse elim kadar olan simsiyah,yeşil gözlü bir kedicik vardı.

‘’Aah! Jonginieee…çok tatlıı’’ koşup onu elime aldım.

Küçücük,bir düğme kadar olan burnunun üzerindeki bir çift yeşil göz…

Gözlerini kocaman açmış beni inceliyordu.yanağıma yaklaştı ve küçük burnunu hareket ettirerek koklamaya başladı.

Jongin ve ben ise çoktan hamağa oturmuştuk.

Ancak yaramaz kedicik uslu durmayıp hırkanın altından içine girip yukarı kadar tırmandı.

‘’Ahahah Jonginie’’ Jongin pek dokunmuyor ve uzaktan izliyordu.

Minik kedi yakamdan küçük kafasını çıkardı.

Jongin’in yatakta uzandığını görünce ise bende yanına uzandım.Ancak hamak küçük olduğu için Jongin,bana doğru yaklaşıp tek kolunu başımın altına koymuştu ve benim kafam onun göğsüne yaslanmıştı.

Kedi ise şu anda benim üzerimde olan Jongin’in hırkasının içinde yer yapmış uyuyordu.

Başım Jongin’in göğsünde olduğu için kokusunu rahatlıkla alabiliyordum.

Onunla tanışalı çok uzun bir süre olmasa da onun kokusuna ve varlığına alışmıştım.Kendimi onun yanında şu ana kadar hiç olmadığım kadar güvende hissediyorum.

Şimdi düşünüyorum da hayat ne kadar garip…

Aslında beni annemin koruyup kollaması gerekirken,bunu daha birkaç gün önce annem tarafından resmen satıldığım bir yabancı yapıyordu.

Dışarıdan bu hamağa ve bize bakan birinin ilk hissedeceği duygu ‘Güven’ duygusu olurdu herhalde.

Kucağımda uyuyan sıcak ve minik kedicik bana,bense şu anda göğsünde uyumak üzere olduğum birkaç gün önce tanıdığım yabancıya güveniyordum.

Evet…Benim şu anda kucağımdaki kediden hiçbir farkım yoktu.İkimizde sonucunu bilmeden sadece güvenmiştik…

Ve bu öyle bir güzenme ki belki de hayatta ki tek ve son dayanağımızdı…

Jongin uyurken kolunu iyice bana doladı.Bense kucağımdaki sıcak kedi ve aklımdaki düşüncelerle uyuya kaldım.

* * * * * * * * * * * * * * * *
<<Yazar’ın Ağzından;>>

Baekhyun ve Chanyeol odalarına gelip banyolarını yapmışlardı.Şimdi ise ikisi beraber yatağa uzanmış Chanyeol’un Laptop’undan film izliyorlardı.

Ancak bir yerden sonra filmde +18 yerler başlamıştı.

Baekhyun öpüşme kısımlarında belki biter diye bir şey demedi.Ancak iş gittikçe başka boyutlara ulaşıyordu.

Baekhyun daha fazla dayanamayıp sinirle bilgisayarın kapağını kapattı.

‘’YAH!’’ bağırınca Chanyeol ona döndü.

‘’Neden kapattın?Tam en heyecanlı bölümünde…’’ mızırdanınca Baekhyun yüzüstü yattığı yerde kalktı.

‘’Bilerek yaptın değil mi?Seni sapık’’ bilgisayarı ona doğru fırlatırken ‘’Al bilgisayarını defol,sapık!Ben uyuyacağım.Çok izlemek istiyorsan git dışarıda izle…Bende adam gibi bir şey açtın sanıp izliyorum,cenabet herif!HAYVAN!’’ Baekhyun sinirle bağırırken Chanyeol’un karnına gülmekten ağrılar girmişti.

‘’Ahahah…Aish öleceğim,karnım ağrıdı.Hem de nereye gideyim?Başka yatak yok’’ sordu.

Baekhyun sinirle cevapladı.’’Banane…Böyle bir pislik yapmasaydın belki aynı yatakta yatabilirdik ama artık rüyanda görürsün.Git nerede yatıyorsan yat,yerde yat.Pis sapık!’’ hararetle söylerken Chanyeol’un yastığını ona doğru fırlattı.

‘’Neden ben gidiyormuşum?Sen git,eğer rahatsızsan…’’ Chanyeol kafa tuttuğunda Baekhyun omuz silkti.

‘’Banane…Ben mi dedim öyle sapık film aç diye?Sen açtın,sen yat…’’ 

Chanyeol aklına gelen fikirle konuştu.’’O zaman sende yatakta yatamazsın,sende yerde yat’’ Baekhyun duyduğu şeye kafa salladı.

‘’Peki,kabul’’ dedi.Ancak içinden düşündüğü tamamen farklıydı. ‘Ha-ha-ha çok beklersin canım!’ içinden geçirdiği düşüncelerle sinsice gülümsedi Baekhyun.

İkisi de yastığını alıp aşağı indiler. 

İkisi de en uç taraftalardı.

Uyumak için ışığı kapatınca,Baekhyun yarım saat bekledi.Sonra yavaş yavaş,ses çıkarmadan emeklemeye başladı.

Emekleyerek yatağa çıktı.Ancak bir anda beline sarılan şeyle çığlık attı.

‘’AAĞĞH!’’

Chanyeol onun beline bir ahtapot gibi sarılmıştı.

‘’Yah!Senin ne işin var burada?Hani aşağıda yatacaktın,kandırıkçı’’ Baekhyun onun kolundan kurtulmaya çalışırken bağırdı.

‘’Peki senin ne işin var,Baekie?Kendini çok mu akıllı sandın?’’ Chanyeol gülerek söyledi.

Chanyeol ondan çok daha önce gelmişti yatağa.

‘’Yah!Bırak’’ Chanyeol bıraktı.

‘’Aptal Dev!’’ Baekhyun sessizce söylenip yatağın en uç kısmına geçti.

Ortaya Chanyeol’un görebileceği şekilde hayali bir çizgi çekti.’’Burayı geçersen,ölürsün!’’ deyip geri döndü ve kendini uykunun kollarına bıraktı.

* * * * * * * * * * * * * *

Jongin hamakta uyanmıştı.Henüz hala geceydi.Saatine baktı.1.30 saattir burada uyumuşlardı.Yavaşça hamaktan indi.

Kyungsoo’yu kucağına alacaktı ama hamak sallanınca o da uyanmıştı.O sırada kedi kaçmıştı.

Kyungsoo ayağa kalktı ama uyanıktan çok uyur-gezere benziyordu.

‘’Hadi,Kyungie’’ Jongin söyledi.

‘’Tamam,evet…Bende uyuyacağım’’ Kyungsoo yere oturmaya kalkınca Jongin onu,gülerek durdurdu.

‘’Ahahah…Kyungie,çok tatlısın’’ onu omuzlarından tutup odaya yürüttü.

Odaya girince Kyungsoo hazırladığı simidini kucaklayıp tekrar odadan çıkmaya çalıştı.

‘’Kyungie…ne yapıyorsun?’’ Jongin merakla sordu.

‘’Denize gitcez ya…’’ Jongin gürültüyle gülüp onu yatağa yatırdı.

Kendisi de yenına yatmadan önce onun ayakkabılarını,küçük ayaklarından çıkardı.

‘’Ama söz vermiştin,Jonginie…Hani denize gidecektik?’’ Jongin göğsünde bilinçsizce mızırdanan çocuğa güldü.

‘’Tamam,ama uyuyup uyanalım ondan sonra gideceğiz,anlaştık mı?’’ söyledikten sonra Kyungsoo dudak büzerek kafa salladı ve sonra da Kyungsoo’nun hiç uyanamadığı uykularına yataklarında devam ettiler.

* * * * * * * * * * * * * * * *

Kris ve Luhan odalarına geirdikten sonra banyolarını yapıp giyindiler.

Şimdi ise Luhan odanın Kris’e en uzak olan köşesinde pısmış parmaklarıyla oynarken Kris,tabletiyle yatakta film izliyordu.

Luhan korkudan ne bir laf edebiliyordu ne de hareket edebiliyordu.

Luhan biraz zaman geçtikten sonra tekli koltukta oturarak uyuya kalmıştı.

Kris onu görse de bir şey demedi ve ışığı kapatıp yorganın altına girerek uyudu.

Gecenin bir yarısında Luhan ağrıyan boynuyla uyandı. ‘’Ç-çok k-karanlık’’ yerinden yavaşça kalktı.

‘’W-Wufan’’ sessizce seslendi ama hiç ses alamadı.

Yavaş yavaş yürümeye devam ederken ayağı takıldı ve yatakta uyuyan Kris’in üzerine düştü.

Kris uyanıp ona baktı.

‘’W-Wufan…B-ben yemin e-ederim b-bilerek olmadı…Y-yalvarırım b-beni cezalandı-…’’ lafını tamamlayamadan Kris onu belinden tutup çevirerek yatağa sabitledi.

Luhan’ın korkuyla gözleri dolmuş,neredeyse ağlayacaktı.

Tam yalvarmak için ağzını açtı ki Kris kolunu onun ince beline dolayıp ,bacağını üstüne attı ve kafasını eğerek burnunu Luhan’ın boynuna dayadı.

Luhan’ın kalbi korkuyla,deli gibi atıyordu.

‘’W-Wufan?’’ korkuyla seslendi.

Kris ise onun anlamadığı bir şeyler mırıldanarak uyumaya devam etti.

Yaptıklarını bilinçli olarak değil,uyku sersemi olduğu için yapmıştı.

Luhan ise kımıldayamıyor,Kris’in altında put gibi yatıyordu.Çünkü onu uyandırmaktan korkuyordu.

Sabit kaldı…

Ancak biraz zaman sonra zaten yol yorgunu olan minik bedeni uykuya daha fazla direnemedi ve uykuya daldı.

**BÖLÜM SONU**

-Ceren ÖZDEMİR

FAHİŞE'NİN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin