Bölüm 2

13.7K 472 75
                                    

2. Bölüm

Çeviren: Melinoe&Nieklaus

“Demek istedim ki…” Luhan kızardı. “Öz-özür…dilerim, öyle demek istemedim.”

“Öyle mi?” Luhan’a doğru yaklaşırken soğuk bir şekilde sordu Kris. Kris ona bir adım atarken Luhan da geriye gidiyordu. 

“B-ben…” Luhan kekelemeye devam ediyordu. ‘Ne yapıyorum ben? Lanet olsun! Bu adam çok korkutucu görünüyor.’ Diye düşündü Luhan. Geriye doğru giderken başını yere eğmişti. O kadar da korkutucu değildi, yakışıklı adama bakamıyordu. Adam mükemmeldi- saçları, gözleri, dudakları ve en fark edilebilir yeri bedeni. ‘Olmaz! Ne sikim düşünüyorum ben?’ kafasını sallarken kendi kendine düşündü Luhan. 

“Düşünemiyor musun?” Kris sırıttı. “Sana yardım etmemi ister misin?” o gözleri ve teniyle… Kris kıkırdayarak mırıldandı. Br erkeğe göre çok güzeldi. “Lütfen…dur! Bana yaklaşma!” kollarını uzatırken söyledi Luhan- hala yere bakıyordu. “S-sen kimsin?”

“Bunu sana ben sormalıyım. Burada ne yapıyorsun? Haneye tecavüz ediyorsun.” Kris suçlayarak sordu. Luhan ise yer yarılsa içine girsem diye düşünüyordu. Soğuk soğuk terliyordu ve suçluluk duygusu onu beyazlatıyordu. Kris bunu fark etti. “Neyin var senin?” 

“Ben-ben buraya geldim çünkü…” Luhan doğal davranmaya çalışıyordu ama başaramamıştı. Adama baktı ama hemen gözlerini kaçırdı. Kris yeniden yaklaşmaya başladı ve çocuğun önünde durdu. Onu devam etmeye zorladı. “Çünkü?”

“Dün sizin sipariş ettiğiniz sütü getirdim.” Luhan cümlesini bitirince gözlerini kapattı. Adamın ne soracağını biliyordu ve dürüst bir şekilde cevaplayamayacaktı. “ Anladım… ee nerede?”diye sordu Kris. Luhan gözlerini kocaman açarak adama baktı. Cevaplamaya korkuyordu. Dudakları korkudan titriyordu. Bu Luhan’ın olmasını istemediği kısımdı ama belki adam açıklayınca anlardı onu. Yavaşça parmağını kaldırarak kapının orayı işaret etti.

Kris gösterdiği yere bakınca cam şişenin parçalarının ve sütün yere saçılmış olduğunu gördü. Kaşlarını çatarak suçluluk duygusundan dolayı hala başını eğik tutan çocuğa baktı. “Bunu içmemi mi bekliyorsun?” Kris dudak büktü. Luhan ses tonundan ürkmüştü. 

Adam daha fazla bir şey diyemeden Luhan konuşmaya başladı. “Kovalaşan iki kedi yüzünden oldu. Şişeye yanlışlıkla çarptılar ve yere düşürdüler.” 

“Dalga mı geçiyorsun?” Kris, Luhan’ı süzerek onu küçümsedi. “Buraya taşındığımdan beri etrafta hiç kedi görmedim.”

“Ben yapmadım. Lütfen!” diye yalvardı Luhan, gözleri yaşarmıştı. “Yemin ederim, doğruyu söylüyorum.”

"Pekala..." Kris şakağını ovuşturarak söyledi. "Sipariş ettiğim sütü nasıl ödeyeceksin?"

"P-para ile ödeyebilirim." Luhan emin olmayarak yanıtladı.

"Para?" Kris homurdandı. "Ciddi misin?" Luhan alt dudağını ısırarak başını salladı. "Tek istediğim siktiğimin sütü ödediğim para DEĞİL." Çocuğa baktı.

Luhan sadece gözlerini kapattı, sessizce ağlıyordu. Bugünü sevmemişti, bok gibi hissediyordu. Ama yine de aralarındaki gerginliği bitirmek için son bir seçeneği vardı.

"Bir tane daha var." Luhan çantasını karıştırdı ve çilekli sütü çıkardı. Yavaşça, Kris'e verdi. "Aslında bu benimdi." Luhan söyledi. "Ama alabilirsin. Ücretsiz."

Adamın düşünceli olmasını ummuştu ama adamın cevabı yanıldığını gösterdi. "Bu çilekli. Ben saf beyaz istiyorum, pembe değil."

"Ama yine de süt, aynı şey." Luhan gerekçe gösterdi. Kris, Luhan'ın can sıkıcı sebeplerine karşı gözlerini kapattı. "Saf beyaz süt istiyorum. Hangi kısmını anlamadın?"

Luhan başını aşağıda tutarak sessizliğini korudu. Bugün her şeyi mahvettiğini hissediyordu. "Ben müşteriyim ve sen EMİRLERİMİ dinlemelisin. Hatırlatırım müşteri her zaman haklıdır." Luhan ile alay etti. Çilekli sütün kapağını açtı ve tüm şişeyi yere döktü.

Luhan adamın süte yaptığı şey yüzünden kötü hissetti, ona geri iade etmeliydi. Tek yapabildiği şey Kris'e bakmak oldu, çıkmazda kalmış gibiydi, düşünemiyordu. Gerilimden kaçmanın yolu yoktu. Tek yaptığı şey yabancıyla arasını berbat etmekti.

Birkaç dakikalık sessizlik oldu, Kris Luhan'ı yakına çekti ve kollarına alarak sıkıca tuttu. Luhan tısladıi çok hızlıydı. Sol kulağında bir fısıltı duydu.

"Bana sütünü ver."

"A-Ama zaten verdim... B-başka kalmadı." Luhan, Kris'in dokunuşuyla titredi. Kris güldü. "Seninkini istediğimi söyledim." Sonra Luhan'ın boynuna sıcak nefesini üfledi.

"H-Huh?" Luhan korkmaya başlıyordu. Bir sonraki şeyin ne olacağını düşünerek gözlerini kapattı.

Aniden bir çift mest edici dudağın boynuna nefesini üflediğini hissetti, gözlerini genişçe açtı ve adamı itmeye çalıştı ama mücadele ettikçe adam onu daha sıkı tuttu. Kris onu kırık camlardan çekerek yavaşça duvara itti ve dudaklarını Luhan'ınkilere bastırdı.

Luhan bunu hiç yaşamamıştı; hiç ilişkisi olmamıştı veya birine aşık olmamıştı ama bunun doğru olmadığını biliyordu. Namusu biliyordu, şehvetin ne olduğunu biliyordu.

"E-efendim, ah..." Luhan inledi. "Lütfen... Bırak beni."

Yakarışlarına rağmen Kris dudaklarını Luhan'ın çene çizgisinden çekmedi, tadına bakmaya devam etti. Adam boynunu ısırıp acı çekmesine sebep olduğunda canavar tarafından çekiliyormuş gibi hissetti.

"L-Lütfen... Birileri bizi görebilir..." Luhan nefes nefese yalvardı. Ama yine de, adam kulağından boynuna kadar yaladı. "Bırak görsünler, umrumda değil." Kris alay etti.

Kris yavaşça Luhan'ın kemerini çözdü ve fermuarını aşağı çekti, pantolonu gevşeyerek yere düştü. Baksırını dizlerine kadar indirdi ve elini penisine götürdü. Dokunuşu Luhan'ın kızarmasına sebep oldu, utandı. Sağ eli Luhan'ın ellerini başının üstünde tutarken sol eli de çocuğun uzunluğunu okşuyordu, bu Luhan'ın inlemesine ve Kris'in getirdiği istenmeyen zevkle gözlerini kapatmasına sebep oldu.

"Burada sevimli bir şey var." Kris, Luhan'ın penisini gösterdi ve sırıttı. Luhan'ın tek yapabildiği kızarmaktı, sessizce inlerken gözlerini kapattı. Kendinden tiksiniyordu çünkü adamın dokunuşlarından zevk alıyordu. Daha önce hiç böyle hissetmemişti, kimse ona böyle dokunmamıştı.

"Yüksek sesle inlemen umrumda olmaz, bırak seni duysunlar." Kris emretti ama Luhan üst dişleriyle dudaklarını ısırarak ve gözlerini sıkıca kapatarak inlemesini durdurmaya çalışmaya devam etti. Boşalmaya yaklaştığını anladığı zamana kadar penisini hızla çekmeye devam etti, ellerini bıraktı ve Luhan'ın boş çilekli süt şişesini aldı. Luhan'ın penisini şişeye soktu ve mükemmel uymuştu.

Kris bunu biliyordu, Şişeyle Luhan'ın uzunluğunu okşamaya başladı ve bu işe yaradı Luhan zevkle kalçalarını oynattı ve yüksek sesle inledi. Kris hızlıca onu öptü, öperken inliyordu. 

Luhan yorgun hissetti, hiç enerjisi kalmamıştı.Yere yığıldığında Kris onun küçük ince bedenini kucakladı , evin içine soktu ve oturma odasındaki bir kanepeye onu yerleştirdi. 

2 saat sonra Luhan kanepede uyandı. Aniden o adamın ona dokunduğunu hatırladı utançla kızardı. 

Yavaşça kanepeden kalktı ve geniş oturma odasında gezindi. Duvarda el ile yapılmış bazı tablolar gördü, hayran kalmıştı. Devam ettikçe büyük bir kitaplık gördü, kitaplar özenle yerleştirilmişti, kitaplığın sonunda bir adamın resmi vardı.

Luhan bu adamı tanımaya çalıştı, sabah ona dokunan adam olduğunu farketti. ''Ne işim var burada?''Luhan aniden anladı. ''Hemen buradan gitmeliyim.'' 

Yavaş yavaş oturma odasından uzaklaştı, çıkabileceği bir kapı aradı. Bir tane bulduğunda koşup onu açmayı denedi.. 

Bu kilitli diye düşündü Luhan.Tecavüzcü adamın evinden çıkmak için başka yollar düşündü. 

''Çıkmaya mı çalışıyorsun?'' Onu donduran tanıdık soğuk sesi duydu,döndü ve Kris'İn ona sırıttığını gördü.Elinde birkaç anahtar vardı Luhan onlardan birinin açacağını umdu. Kris yürüdü ve Luhan'ın yanından geçti, kilitli kapıyı açmak için onlardan bir tanesini kullandı ve açtı.

"Şimdi gidebilirsin." Kris eliyle kapıyı gösterdi. Luhan evden çıkmak üzereyken, Kris hızla onu tuttu ve kulağına fısıldadı.

"Yarın da bir tane getir ve pembe istemiyorum. Yarın gelecek olan kişi sen olmalısın yoksa..."

"Yoksa ne?" Luhan cesur bir ses tonuyla sordu. Kris sadece güldü ve Luhan'a baktı.

"Süt işiniz tamamen biter."

Luhan aniden korkmaya başladı. Evden koşarak çıktı ve arkasına bile bakmadı.

***

Luhan çok yorgun hissediyordu ve tek yapmak istediği eve gitmek ve biraz uyumaktı. Okula gitme fikrini aklından çıkardı çünkü çok berbat görünüyordu ve tamamen tükenmişti. Bisiklete binmemişti çünkü bir süre önce adamın ona yaptıklarından dolayı bacakları çok yorgundu. Luhan olanları düşününce kızardı.

Yavaşça yürüdü ve bisikletini yasladığı ağaçtan çekti. Jessica'nın evinin yanından geçerken içeri girmek ve biraz dinlenmek istedi ama durmamaya karar verdi.

"Lulu!"

Luhan takma adını söyleyen çocuksu sesi duyduğunda yürümeyi kesti. Jessica'nın oğlu Tao'yu görmek için döndü, ona el sallıyordu. Luhan gülümsedi ve el salladı ama kuvvetli değildi. Küçük çocuk ona doğru koştu ve beline sarıldı. "Benimle oyna Lulu!" Luhan'a baktı.

Luhan güldü. "Tao, bugün seninle oynayamam. Belki yarın?" Elini kaldırdı ve yavaşça Tao'nun saçını okşadı. "Şu anda okulda olman gerekmiyor mu?"

Tao, Luhan'ın tepkisine surat astı. "Yorgun musun?" Sorarken hala beline sarılıyordu.

"E-Evet..." Luhan cevapladı. "Şu anda okulda olman gerekmiyor mu?"

“Okula gitmek istemiyorum, herkes bana gülüyor çünkü yatağıma işediğimi biliyorlar.” Tao yüzüne üzgün bir ifade yerleştirdi, Luhan bunu tatlı buldu.

Luhan sadece içini çekti ve dizlerinin üstüne çöktü. “Bırak gülsünler. Ben sana asla gülmeyeceğim.” Küçük çocuğa güvence verdi. “Yarın seninle oynayacağım.” Gülümsedi.

Tao’nun gülümsemesi parladı. “Söz mü?”

Luhan bir saniyeliğine ona gülümsedi. “Söz.” Sonra ikisi de güldü ve yarınki anlaşma için heyecanlandılar.

“TAAAOO! Neredesin?!” Jessica oğluna seslendi. Luhan ve Tao dondu ve ikisi de bir süre eve baktılar.

“Oh, annem beni çağırıyor.”

Tao neşeli bir şekilde söyledi.Luhan güldü. ''Seni annene götürmeme izin ver.'' 

Jessica'nın evine ulaşıncaya kadar yürüdüler, Luhan kapıyı tıklattı,kapı hızlıca açıldığında Luhan Jessica'nın kafasını tıklattı.(asdgsgfg) 

''Ow!'' Jessica kafasını tutarak bağırdı.

''Haha! Üzgünüm!'' Luhan özür diledi. Tao güldüğünde Jessica ona baktı, Tao gülmesini durdurmak için ağzını eliyle kapattı.

''Yani?'' Jessica ona döndü, kıkırdadı. ''Lezzeti nasıl?'' 

Cevap beklerken, Tao'ya ödevlerini odasında yapmasını söyledi. Oğlu yukarı kata koşmadan önce bir süre Luhan'a sarıldı. 

''Dikkatli ol'' Oğluna hatırlattı ve Luhan'a döndü. “Hm?”

“Yorucuydu ama iyiydi.” Luhan neşeli olmak için kendini zorladı. Jessica sadece güldü. “Şişeleri teslim ettikten sonra okula gittin mi?” İçeri geçtiler ve koltuğa oturdular.

Luhan, Jessica’nın gerçek cevabı sevmeyeceğini biliyordu; onun yerine yalan söylemeyi seçti. “Evet, gittim.” Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Jessica küçük yalanına inandı ve gülümsedi. “Teşekkürler!”

“Her zaman.” Luhan da ona gülümsedi. “Yarın da yardımıma ihtiyacın var mı?”

“Oh süper!” Jessica ellerini çırptı. Luhan sadece kaşlarını çattı.

“Evet, lütfen?” Jessica 

**"Yarın da bir tane getir ve pembe istemiyorum. Yarın gelecek olan kişi sen olmalısın yoksa..." 

"Yoksa ne?" Luhan cesur bir ses tonuyla sordu. Kris sadece güldü ve Luhan'a baktı. 

"Süt işiniz tamamen biter."**

''Sorun değil.'' Luhan onayladı ve ona güldü.

''Biraz tuhaf gözüküyorsun, eve gidip dinlensen daha iyi olur Victoria seni bekliyor.'' Luhan'nın başını okşadı. ''Bekle sana birşey vermek istiyorum!'' Mutfağa doğru yürüdü.Luhan kalktı ve gitmek için hazırlandı. Enerji kazanmış gibi hissediyordu; şimdi bisikletini kullanarak eve gidebilirdi. Evden çıktı ve dışarı doğru yürüdü bir süre gökyüzüne baktı.

''İşte Luhan.'' Jessica ona seslendi, meyve ve sebzelerin olduğu bir sepeti tutuyordu.Luhan teyzesinden onu aldı ve bisikletinin üstüne sepeti koydu.

''Teşekkürler.'' Luhan döndü ve teyzesi ona tekrar seslendi.

''Bu sütü de al. Hala taze.''Ona güldü. Luhan da ona güldü ama sütü alıp almamakta tereddüt etti, bu sabah ona tecavüz eden adamı hatırladı.Olanları düşünürken bir yandan da gülümsüyordu, Jessica bir şey fark etti. 

''Neden kızardın? Hasta mısın?''

''NE?'' Luhan şaşırdı. ''hayır değilim.''

''Oh peki.'' Jessica sonlandırdı. ''Şimdi gidebilirsin annen seni bekliyor.'’

''Teşekkürler abla!Güle güle.'' Luhan kapıdan çıkarken ona el salladı ve bisikletini sürdü. Jessica'da ona el sallayıp gülümsedi.

MILKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin