36 § Kendi Psikolojisinden Korumak

402 25 5
                                    

§

"Amirim telefon sinyali Berk'in Avustralya'da olduğunu gösteriyor."

Amirim "Avustralya mı dedin?" deyip gözlerini yumarken seslice nefesini dışarı saldı.

Tepkisinden ne düşündüğünü anlamıştım. "Berk'i oraya kaçırırken bunu düşünmüş olmalı." dedim.

"Bu işimizi zorlaştıracak. Telefon açmam gerekiyor. Belgelerin hepsini getirdin mi?"

"Evet." deyip elimdeki iki kalın dosyayı önüne bıraktım. Biri Hülya'nın diğeri de Berk'indi. Berk'in dosyası dünün aksine kalınlaşmıştı. İçi işe yarar belgelerle dolmuştu. Ah, bu çocuk! Telefon edip son anda kendini kurtarmıştı. Ben umut yok sansam da bir tokat gibi 'ben buradayım, yaşıyorum' diye haber yollamıştı. Bir kere bile onu görmesem de Avustralyadan aldığımız an ona sarılacaktım, hatta gidebilirsem bizzat gidecektim. Bu meçhuldü, onu almamız uzun sürecekti. Alamayız demiyordum ama almamız gerçekten uzun sürecek gibi duruyordu. Avustralya ve Türkiye'nin arasında suçluların iadesi sözleşmesi yoktu. Ülkemizin çoğu ülkeyle sözleşmesi olsa da sayılı birkaç ülkeyle yoktu ve onu da oraya kaçırmışlardı. Bizim yapacağımız tek şey bütün belgeleri toplayıp mahkemeye iletmekti, sonra bekleyecektik. Mahkeme evrakları Cumhuriyet Savcılığına ilettiğinde elinden geldiğince çabuk davranacaktı biliyordum. Heh bir de savcılık bu işin üzerinde çalışırken, basını ondan uzak tutmamız gerekecekti. Beste'yi GD'nin şiddetinden korumuştuk şimdi de onu kendi psikolojisinden korumanız gerekiyordu.

BESTE

İki gündür odamdan çıkmıyordum. İki gündür düşünmekten başka hiçbir şey yapmıyordum. Karar verip sonra kararımdan vazgeçiyordum, çünkü hiçbir kararım yeterli gelmiyordu. Aslında Berk'in cansız bedenini nasıl ve nerede bulabileceğimi bilmiyordum. O kadar imkanı olup da aylarca onu arayan kişiler  bulamamışlardı. Benim hiçbir imkanım, hiçbir bilgim yokken onu nasıl bulacaktım? Polisler o kadar araştırma yapıp dağların tepelerinden uçurum kenarlarına, denizin dibine kadar aramışlardı hem de aylarca. Bulamamışlardı. Nereden başlamalıydım? Onların bakmadığı, bulamadığı yerlere gitmeliydim çünkü başka yapacak bir şeyim yoktu. Polislerin aklına bile gelmeyecek bir yerde olmalıydı Berk. Ben de orayı bulmalıydım işte. Nasıl bulacaktım? Kafamı yiyip bitiren de buydu.
Belki de ilk önce bildiğim tek yerden başlamalıydım. Köşke gitmeliydim. Belki orada bir şey bulabilirdim. Bulamasam da ilk önce oradan başlamalıydım, bildiğim tek yer orasıydı. 

Tabi ya. Önce babamı aramalıyım. Neden daha önce aklıma gelmedi bunu daha sonra sorgulayacaktım ama, babamı aramalıydım! Bunu en başından düşünmeliydim aslında! O da bir şey biliyor olabilirdi. Uyandığı süre boyunca onlarla kaldı, belki bir şeyler duymuş olabilirdi. Gerçi duysa bile o an pek bir şey algıladığını sanmıyordum ama bir ihtimal vardı işte, ondan bir şeyler öğrenebilirdim. Esim'e daha önce sormuştum ve hiçbir şey bilmediğini söylemişti, babama sormak daha önce aklıma gelmemişti. Şarjı bitmek üzere olan telefonumu yatağın üzerinden koparırcasına aldım. Rehberden babamı bulup ararken telefon kulağımdaydı. 

"Alo?"

"Beste?"

"Iıı, nasılsın baba?" Hala şu gerginliği atamamıştık.

"İyiyim sen nasılsın?" Nefesimi verirken sessizce güldüm, istemsizce olmuştu. Babam konuştu. "Bu durumda ne kadar iyi olabilirsen o kadar iyisin tabi."

"Aynen öyle."  Başımı öne eğip, kendime çektiğim dizlerime dayamıştım.

"Gelişme var mı?"

KURTARICIM B. | YAPBOZ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin