6 § Öfke

2.5K 104 11
                                    

§

Ateş yerde yatan, suratı burnundan çenesine kadar kanla kaplı olan Berk'in görüntüsüne ve dediğine şaşkınlıkla baktıktan sonra kafasını salladı. Arkasını dönüp koşarak Beste'nin yanına gitti. Alt etmesinin o kadarda zor olmayacağını düşündüğü adamı Beste'den ayırdı ve Beste'yi kenara itip adamı saf dışı bıraktı.

O sırada Beste siyah arabanın ilerisinde yüzü kanlar içerisinde, yattığı yerden kalkmaya çalışan Berk'i gördü. Acı dolu bir çığlıkla Berk'e seslendi. Ölmüş olabilir düşüncesi yorgun bedenini harekete geçirmiş, oturduğu yerden kendinden beklemediği çeviklikle kalkmıştı. Berk hareket etse de ölüm riskinden başka bir şey düşünemiyor, Berk'e doğru koşarken ağlıyordu.

Bu aralar çok ağladığını fark etti, her seferinde yanında Berk olmuştu ama bu sefer onun için ağlıyordu. Gitmeyi kendisi istemişti ama bunların olacağını nereden bilebilirdi ki? Gürleyendağ soysuzunun adamlarının tekrar karşısına çıkacaklarını ve Berk'in onu bulacağını hiç düşünmemişti bile. Ama gözden kaçırdığı bir şey vardı, Berk ona her zaman yanında olacağına dair söz vermişti. Berk verdiği sözleri tutar mıydı?

Berk'in yanına geldiğinde başının yanında diz üstü çöküp sessizce "Berk." dedi. Elleri dizlerinde, etlerini sıkıyordu, gözünden süzülen yaşlar Berk'in görüntüsünü bulanıklaştırıyordu.

Berk Beste'yi görünce gülümseyip konuşabildiği kadar sesli konuşmaya çalışarak "Beste ağlamayı keser misin artık? Ölmüşüm gibi davranma, sadece burnum kırıldı, elmacık kemiğimde kırılmış olabilir emin değilim, mide veya iç kanama geçiriyorum o kadar... Ha bir de hayatımda yemediğim kadar dayak yedim. Bu kumpasa nasıl düştüğümü bilemiyorum. Zaten çok kötü hissediyorum bir de senin yüzünden kötü hissetmeyeyim. Git." dedi. Her cümle sonunda yutkunarak derin nefesler aldı Berk. Şu an ki durumunda anca öyle iletişim kurabiliyordu. Beste'nin onun yüzünden üzülmesini ve onu bu şekilde görmesini istememişti.

"Gidemem ki. Seni bu halde nasıl bırakayım?"

"Eğer canımın acımasını istemiyorsan git." Berk'in bu dediğini her ne kadar anlamasa da gözyaşları daha da artmıştı Beste'nin.

"Neden?" diye sordu hıçkırarak.

"Beni böyle görmeni istemiyorum." Beste başını öne eğip hıçkırmamak için dudaklarını ısırdığında Ateş, Beste'nin arkasından "Geri geleceğim." dedi.

Beste bu dediğine anlam verememişti fakat beş saniye sonra kendini Ateş'in peşinden sürükleniyor buldu. Aklı başına geldiğinde kolunu Ateş'ten kurtarmaya çalıştı. "Bırak!"

"Hayır Beste. Gitmemiz gerek."

"Ya Ateş! Onu o halde nasıl bırakırım, evet gitmemiz gerek ama üçümüzün!"

"Beste seni hemen eve bırakıyım ki gelip Berk'i kurtarabileyim değil mi?"

"Hayır! Önce onu bırak, ben kendi yolumu bulurum!"

"Saçmalamayı kes de çabuk gidelim artık." diyerek Beste'yi daha hızlı çekiştirmeye başlayınca Beste dengesini bulur bulmaz Ateş'in kolunu ısırıp Berk'e doğru koşmaya başladı. Ateş ondan daha hızlı olduğundan Beste'ye yaklaştığında saçından tutup onu durdurdu, Beste acıyla çığlık atmıştı. Ateş ona fırsat vermeden omzundan sallandırıp, hızlıca koşmaya başladı. Beste, Ateş'in omzundan sallanırken kaçamayacağını anlamış pes etmişti, son kez "Berk!" diye çaresizce bağırdı.


BİR HAFTA SONRA

"Seninle hastaneye geleyim mi Berk? Bugünlük işe gitmesem de olur. He annecim?" Oğlunun yanlış anlamasını istemediği için sesini yumuşatarak sakince sormuştu Semra, bu kadar büyük bir tepki beklemiyordu.

KURTARICIM B. | YAPBOZ | TAMAMLANDIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz