30 § Bana Sırtını Döndü -

598 36 15
                                    

BERKE(ikiz)

Polislerin yönlendirmesiyle bir ambulansa alındım. Hiçbir şeyim yoktu ama kontrol amaçlı olduğunu düşünüyordum. Ambulansta bana bazı sorular sorulurken odak noktamı onlara yönlendirmek istedim. Beste'yi, yaptıklarını unutmak istedim, gözümün önünden silinsin istedim.

Her ne kadar hayatımızı mahvetmiş de olsa o yaşlı adama yaptıkları çok, çok caniceydi. Adama silah doğrultmuş, doğrulttuğu silahla acımasızca kafasına vurmuş ve tekerlekli sandalyedeki adamı sandalyesinden atıp üzerine basmıştı. Söylediklerinde haklıydı evet, ama yaptığı şeyler... Mesele Beste'ye bunları yakıştıramamak değildi. Bu yaptıkları bir insan davranışı bile değildi. İnsanca değildi. Benim kardeşim de o canilerden biri olmuştu.

Berk'in ölümü, onun resmini görmesini nasıl kaldırabiliyor diye düşünmüştüm ki o an anladım. Aslında kaldıramıyordu. Bu yüzden yapmıştı bunları. Yine de görmezden gelinebilecek şeyler değildi ki. En son benimle göz göze geldiğinde bakışları normale dönmüş, ardından da yaptıklarından pişman olmuş gibiydi. Gözleriyle benden af dilediğini görmüştüm. Ama özrü benden dilememeliydi o adamdan, Berk'i bahane ettiği için de Berk'ten özür dilemeliydi. Yarım saat önce ona kavuştuğum için mutluluktan uçuyordum o an keşke bunları görmeseydim, ona da kavuşmasaydım diye düşünmüştüm.

Beste'den gözlerimi ayırmayı başardığımda yerde yatan yaşlı adamın başında duran hasta adamın bir şeyler söylediğini görmüştüm ama onu duymuyordum, tek duyduğum kendi iç sesimdi. Ardından pencerelerden giren polisler beni bu ambulansa getirmişlerdi. Beste'nin başına ne geldiğini hiç umursamadan çıkmış gitmiştim.

Şimdi ise o anları tekrar hatırladığımdan olsa gerek, kardeşime ne olduğunu merak ediyordum. Benim kardeşim cani değildi, ona cani muamelesi yapmamalıydım. Hata etmiştim evet. Beste sadece kaldıramıyordu. Kaçırıldıktan, haftalarca boş bir odada aç bırakıldıktan sonra Berk'in ölümü de üstüne binince kafayı yemişti tabii. Bu yaptıkları çok normaldi. Artık dayanamamıştı, psikolojisi altüst olmuş kardeşimi canilikle suçlayıp onu orada yalnız bırakmıştım. Bu kadar aptaldım işte. Onun sadece tedaviye ve biraz da yanında birilerinin olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. O an ki pişmanlık dolu bakışları da bunları istemeden yaptığının kanıtıydı. Kardeşim sadece hastaydı ve ben onu anlamamıştım.

İçim pişmanlıkla yanıyordu. Kardeşimin yanına gidip onun başını okşamalı, yanında olacağımı söylemeliydim. Ambulanstaki görevlilere "Kardeşim nerede? Onu da ambulansa bindirmişlerdir değil mi? Varmış mıdır hastaneye? Beni onun yanına götürün!" diye derdimi anlatmaya çalıştım.

Görevliler sakin ol diyorlardı, şokta olmadığımı ve sakin olduğumu belli ederek durumu anlattım. Beste'nin nerede olduğunu bilmem, onu görmem gerekiyordu. Beni anlayan bir görevli telefonunu çıkartıp bir kaç kere telefon açtı, tek tek Beste'nin o ambulansta mı olduğunu soruyordu, heyecanla gelecek olan haberi bekledim. Sanırım bu sefer bulmuştu "Şimdi nasıl?" diye sordu, biraz karşı tarafı dinledi ardından "Ne zaman varırsınız?" dedi başını salladı ve telefonu kapatıp bana döndü.

"Kardeşin arkamızdaki ambulansların birindeymiş. Ambulansta biraz sorun çıkartınca sakinleştirici yapmışlar. Hastaneye gelmek üzereyiz, onlar da bizden bir kaç dakika sonra gelirler."

"Nasıl sorun çıkarmış?"

O bana ayrıntılarıyla anlatırken hastaneye varmış olduğumuzu söylediler. Kapı açıldığında bir sürü doktor, hemşireyle göz göze geldim. Herhalde yaralı birini bekliyorlardı ama hiçbir yerimde bir şey yoktu. Onların şaşkın bakışlarına aldırmadan ambulanstan atlayıp yanlarından yürüyüp acil kapısının dışında ambulansın gelmesini beklemeye koyuldum. Kollarımı göğsümde birleştirip gecenin karanlığında parlayan ambulans ışıklarına odaklandım. Benim muayene edilecek bir tarafım yoktu. Birkaç gün sonra kolumdaki cihazları çıkartacaklardı o kadar.

KURTARICIM B. | YAPBOZ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin