28 § Ölecektim

562 29 11
                                    

Ben arabadan inmeyince Ateş beni zorla aşağıya indirip yola düşmemi sağladı. Daha yerde olduğumu yeni fark etmişken bir de baktım ki araba geldiğimiz yönden geri gidiyor.

Yani...

Beni burada bırakıp gitmişti!

Ben, ben şurada beni öldürecek sanmıştım. Ya da ne bileyim. GD'lere teslim etmeyip tüm oyunu bozacak bir şey yapacağını. Ne oluyordu ki? Beni burada bırakıp neden gitmişti?
Etrafıma bakınınca ormanın içinde olduğumu anladım. Hangi ormandaydım kim bilir? Şile Ormanı mıydı acaba? Hayır, arabaya bineli daha yeni olmuştu. Bu kadar çabuk gelmemiz imkansızdı.

Acaba biraz sonra şu ağaçların ardından bir kaç kişi çıkıp beni GD'lere mi götürecekti? Başka neden beni burada bırakıp giderdi ki? Ne yapmalıydım? Kafam iyice karışmıştı. Kimseyi de arayamazdım. En iyisinin ayağa kalkıp yürümek olduğunu düşündüm, zaten yol üzerinde kameralar vardı, yürürken beni görebilirlerdi ve alırlardı herhalde.

Ayağa kalkıp üzerimi silkeledim ve yürümeye başladım. Telefonumu cebime attım. Korkuyordum. Resmen ölümüme yürüyordum şuan. Belki ölümden daha kötü bir şeye. Yine de yürüdüm, titreye titreye yürüdüm. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Yine de yürüdüm, ağlaya ağlaya. Gözyaşlarımı ardımda bıraka bıraka yürüdüm. Bundan sonra yanlızdım. Ateş'te gitmişti. Bundan sonra kimsem yoktu ve ben ölecektim. Yanımda kimse olmadan tek başıma ölecektim. Ama geri dönüp saklanmak gibi bir niyetim de yoktu, sevdikleeim için bunu yapacaktım, artık sona gelmiştik.

İçimi çeke çeke ağladım, zaten kimse yoktu. Ağlasam kimse durdurmazdı, kimse sarılmazdı da.

Birden garip bir ses duydum. Arkamı döndüğümde yaklaşık yüz metre geride Semra Teyze'nin arabası duruyordu. Sürücü kapısı açıldı, içinden Berk çıkıp bana doğru koştuğunu gördüm, elimi istemsizce başımın üzerine koydum, emin olamamıştım. Rüya mıydı bu? Gerçek olamazdı çünkü. Berk nerede olduğumu bilmiyordu. Öğrense bile bu kadar çabuk gelmesi imkansızdı.

"Beste!" dediğinde anladım. Gerçekti. Bu kadar güzel bir rüya, bu kadar güzel hissettiren bir rüya olamazdı. Sanki çölde su bulmuşum gibi, tam boğuluyorken nefes alabilmişim, donarken ateş görmüşüm gibi, sanki ihtiyacım varken Berk'i bulmuşum gibiydi. Evet, öyleydi...

O bana koşarken bende ona adım attım. Belimden tutup sımsıkı sararken gözyaşlarım daha da arttı. Deli gibi ağlıyordum. Bir yandan da ona sarılıp varlığından emin  çalışıyordum. Şuan elimin altındaki sıcak vücut gerçek miydi? Peki belime sarılan kollar? Yanağıma batan kısa sakallar.. Geri çekilip ellerimi yanaklarına koyup yüzünü inceledim. 

"Gerçeksin değil mi? Gerçekten beni buldun?"

Belimdeki elleri beni daha da sıkı sararken "Evet. Ateş'le konuştum. Seni aradığımda ormanın girişindeydim." dedi.

Burnumu çektim. O kadar minnettardım ki. Beni yanlız bırakmamıştı yine. Yine yanımda olmuştu. Ondan uzaklaşmak için uğraşsam da şuan öyle mutluydum, öyle çok mutluydum ki. "Teşekkür ederim."

Alnını ve burnunu bana değdirip gözlerini kapattı. Sesini kısarak "İşte şimdi yine huzurumu buldum." dediğinde kalbim pırpır etti. Şu anı anlatacak kelimem hem çoktu, hem yoktu..

Gözlerim dibimde duran yüzünü incelemekten hiç bıkmayacaktı. Kapalı gözleri, kahverengi seyrek kirpikleri, elmacık kemikleri. Görebilseydim dudaklarını da görmek isterdim. Ama sırf bunun için onun rahatını bozmak istemedim. Şuan onun mutlu olduğunu hissedebiliyordum.

"Berk."

Ama.

Saat gelmişti, bir şey yapmalıydık.

KURTARICIM B. | YAPBOZ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin