34 § Şimdi ne olacak?

443 30 13
                                    

Bölüm Alt Başlığı : Sen hiç bal yedin mi?

§

"Merhaba ben Günay. Yaa gerçekten birbirinize benziyormuşsunuz." İle başlayan bu tanışma Günay ile benim birbirimize sımsıkı sarılarak vedalaşmamızla sona ermişti. Günay taksiden indiğinde önde oturan ikizime bir öpücük gönderdi, Berke'de ona karşılık gönderdiğinde taksi hareket ediyordu. Onlara gülümseyerek bakıyorken mutluydum. Gerçekten ikizim için çok mutluydum. Günay iyi bir kızdı ve ikizimden hoşlandığını görebiliyordum. Beraberlerken ne kadar mutlu olduklarını görmüştüm, yakışıyorlardı, her yandan. Ben de onu sevmiştim, birbirimizle anlaşmıştık. Umarım hayat hikayemizi duyduğunda da böyle devam ederdi. Berke ona ne kadar anlatmıştı bilmiyordum. Aslında anlatıp anlatmadığını da bilmiyordum. Ona sormayı aklımın bir köşesine yazıp arkama yaslandım ve eve gelene kadar öyle kaldım. Berke taksinin ücretini öderken ben taksiden inip kaldırımda onu bekliyordum, şapkamı çekebildiğim kadar aşağı çektim. Taksiden çıktığım an soğuk, açıkta olan her yerime buz gibi değip beni üşütmüştü.  Gerçekten hava aniden soğumuştu, kar soğuğu vardı, kar yağmadığı için deliler gibi de üşütüyordu. Ellerimi cebime koyduğum sırada Berke gelip kolunu omzuma sardı ve yürümeye başladık.

"Amma da soğuk hava." Derken nefesini dışarı veriyordu.

"Evet, buz kütlesine evrimleşeceğim birazdan."

"Yeterince kalın giyinmemişsin."

"Atkımı unutmuşum ya."

"Hadi girelim içeri." Deyip kaldırımın karşısındaki evimize doğru koştuk. Kapının önüne geldiğimizde Berke'ye "Berke boynumu bırakta anahtarı çıkartayım." diyerek çantamın içinden anahtarımı bulmaya çalışıyordum.

 Berke kolunu bastırıp "Bırakmıyorum ulen." derken iki eliyle birden boynuma sarıldı. Ben gülmeye başlayıp ellerimle kolunu tutarken o da beni kendine çekip sarılmıştı. Beraber gülüyorduk. Tek olmadığım, yanımda ikizim olduğu için bir kere daha şükrettim. O olmasaydı şöyle olurdu diye yeniden başlamayacaktım, belliydi zaten. O benim her şeyimdi. Yaşama tutunma sebebimdi. Ona sımsıkı sarılırken ortamı duygusallaştırmayacaktım.

"Bırak beni, seni zorba bad boy."

"Seni yemeden bırakmam masum fakir kız." Dediğinde kahkaha atmıştı, bir elini çekip cebinden anahtarı çıkartırken ben de gülüyordum. Kapıyı açtığında içeri girdik. Montumu ve ayakkabılarımı çıkartıp girişteki dolaba yerleştirerek koşa koşa oturma odasına gittim. Evdeki doğalgazlı soba biz gelene kadar oturma odasını sıcacık yapıyordu bile. Sobanın dibindeki mindere oturarak elime televizyonun kumandasını alıp televizyonu açtım. Sırtımın ısınmasıyla tüm vücudum kendine gelmişti zaten. Televizyonda sevdiğim bir kanala geldiğimde kumandayı kenara bırakıp izlemeye başladım. İkizim hala içeri gelmemişti. Yeniden saatler önce beni arayıp halimi hatrımı soran Başkomiser'i düşünmeye başladım. Anlamamıştım. Onun aradığını gördüğümde kalbim çıkacak gibi olmuştu. Berk'ten bir haber var sanmıştım ama bir şey olmadığını söyleyip bizi merak ettiği için aradığını belirtti. Daha önce aramadığı için gerçekten şaşırsam da buna inanmıştım, zaten başka neden arayabilirdi ki? Benden ne saklayabilirdi ki? Geriye ne kalmıştı? Belki Berk'in bedeni bulunmuş olabilirdi ama bunu benden saklamayacağını biliyordum. Odaya birden ikizim girince düşünmeyi bırakıp televizyona bakmaya geri döndüm. Bugünde böyle bitmişti. Günlerim böyle geçiyordu. Yarın da dershaneye gidip ders çalışacaktım. Küçük Berke'yi görmeye de gidecektik, hafta sonu olduğu için evde tek başına sıkılıyordu. Telefonumun zil sesini duyduğumda ekranda Semra teyzenin adını gördüğüm için şaşırarak telefonu cevapladım, saat geç olmuştu.

KURTARICIM B. | YAPBOZ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin