BULUŞMA

7.2K 128 18
                                    

Canı acıyordu. Acıyor muydu? Hayır, bu öyle yere düşüp dizini kanattığında çektiği türden bir acı değildi. Bir yanı acıyordu ama içindeydi o hissettiği sancı. "Ruhum acıyor" diye geçirdi içinden.

Koşarak çıkmıştı evden ve gözyaşları yüzünden net göremese de önünü, durmaya niyeti yoktu onun. Sanki durursa patlayacakmış gibi hissediyordu kendini. Koşmaya devam etti. Koşarken düşünmeye de... " Ben hırsız değilim" diye haykırdı kafasında. Hiçbir zaman da olmamıştı ama üvey babası onu hırsızlıkla suçlamıştı. Nefret ediyordu o adamdan. Yalnızca o adamdan değil, annesine de bir parça ayırmıştı nefretinden. Üç yıl önce öz babası kapıyı çarpıp gittiğinde ne olduğunu tam olarak anlayamamıştı o zamanlar. Altı yaşındaydı henüz ve zamanla olanları idrak edebilmişti ancak.

Annesi, babasını şu anda evli olduğu adamla aldatmıştı. Sinan'dı adamın adı. Ablaları her ne kadar o adama Sinan abi diye hitap etseler de İsmail için hiçbir zaman abi olmamıştı o. İsmail'in babası bir gözbağcıydı. Turnelere çıkar şehirleri dolaşırdı. İyi de para kazandığını bilirdi babasının, zira o zamanlar büyük bahçeli bir evde oturduklarını ve birçok ailede olmayan şeylerin onlarda olduğunu hatırlardı yarım yamalak. Arabaları vardı, bisikleti vardı İsmail'in ve en önemlisi babası vardı. Ya şimdi? Bu düşünceler içinde koşarken, temposunu yavaşlattı çocuk. Az ileride Hücumtepe'yi görebiliyordu. Hücumtepe en iyi arkadaşı Celal'e birlikte mabediydi onun. Karayolunun hemen yanında olan bu tepelik arazide yakın zamanda inşaatlar başlayacaktı. Arazinin en tümsek kısmında ki tepeciğe Hücumtepe adını vermişlerdi Celal ile birlikte. O tepeciğe beraberce çıkar ve yoldan geçen arabaları taşlarlardı. Attıkları taşları zarar vermek için değil de korkutmak için atarlar ve kimi şoförlerin kızgın tepkileriyle eğlenip kaçışırlardı oracıktan. Hücumtepe'ye doğru adımlarken İsmail, bir yandan da "keşke Celal'de orada olsa" diye geçirmişti içinden...

Celal onun gibi değildi. Annesi ve babası yanındaydı. İyi bir ailesi vardı. Asiye teyze ki Celal'in annesi olurdu, İsmail'e hep iyi davranmıştı. Çoğu zaman, evde aç bırakıldığı günler karnını doyuran kadın Asiye'den başkası olmazdı. Celal'in de teşvikiyle anne diye seslenirdi İsmail kadına ve Asiye'nin de hoşuna giderdi böyle çağrılmak. "Şimdi akşam yemeklerini yiyorlardır" diye düşündü İsmail. Hücumtepe'nin en dik kısmında duran ağacın altına doğru yürüdü. Bu ağacında bir ismi vardı. Yaşlıkule adını vermişlerdi ona. Yaşlıkule gerçekten de adı gibi oldukça yaşlı bir kavak ağacıydı ama çocuklar yaşını anladıkları için değil, ağacın bakımsızlığı ve üzerinde ki tahribatlardan dolayı yaşlı adını vermişlerdi bu ağaca. İsmail, sırtını ağaca yasladıktan sonra sümüğüyle karışık gözyaşlarını silmişti yüzünden. Şimdi daha net görüyor ve kavrayabiliyordu. Akşam ezanı çoktan okunmuş ve hava kararmaya başlamışken dokuz yaşında bir çocuğun bu ıssız yerde olmasının tek bir sebebi olabilirdi. "Yalnızım" diye geçirdi aklından. Evet yalnızdı İsmail. Dört çocuklu bir ailenin en küçük bireyi ve tek erkek çocuklarıydı o. Üç ablası kız kıza aralarında anlaşırlarken İsmail hiçbir zaman içlerine karışmamıştı tam olarak. Onu sevmediklerinden değil... Aksine ablaları onu severlerdi ama işte o en küçükleriydi ve doğal olarak en zayıfları da... Belki başka aileler de en küçükler şımartılırdı ama bu ailenin en küçüğü olmak en yalnızı olmaktı. Babası zaten işi gereği yılın büyük kısmı evde olmaz şehir şehir panayır panayır dolaşırdı. Eve döndüğü zamanlar getirdiği oyuncaklarla gönlünü alsa da İsmail'in, bu ilgi bir iki güne yerini kayıtsızlığa bırakırdı. Sık sık annesiyle babasının kavgalarını işitirdi. Bir keresinde evde başka kadınlarla konuşurken annesini işitmiş ve laf arasında kadının İsmail'den bahsederken " kaza kurşunu" dediğini duymuştu. "Kaza kurşunu!" Bu tanımı ablalarından birine sorduğunda "sen aslında olmayacaktın" cevabıyla annesinin ne demek istediğini anlamıştı. O istenmeden dünyaya gelmişti. "Annem bu yüzden beni hiçbir zaman sevmedi " düşüncesi İsmail'in ilk önemli çıkarımı olmuştu hayatında. Gerçi ablalarına da pekiyi davrandığı söylenemezdi kadının. Sanki çocukları onun için bir yükmüş gibi davranırdı çoğu zaman...

MÜHRÜVEKİL ( TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now