3// raven

694 127 33
                                    

Seokjin, şapkasını düzelterek hiç kaybetmediği heyecanıyla söyledi:

"Biliyor musun, kuzgunlar çok zeki hayvanlar. İnsanları, araba motorunu hatta sifon sesini bile taklit edebiliyorlar!"

Vücudunu Hoseok'un tarafına döndürerek devam etti:

"İzlediğim belgeselde bir kuzgun, kabuklu bir yiyeceğin kabuğunu kırana kadar yüksekten yere atıyordu. İnanır mısın hiç pes etmedi!"

Cebinden çıkardığı küçük karton torbadaki kuş yemlerini etrafa serpiştirirken de susmadı:

"Ve biliyor musun, birçok kültürde kuzgunların Tanrı'nın habercisi olduğu-"

"Biliyorum."

Seokjin, Hoseok'a baktı, güldü. Bunu ondan beklememesine rağmen, insanların onu geçiştirmesine alışıktı.

Birkaç dakika konuşmadılar. Seokjin, sessizlikten yararlanarak Hoseok'u inceledi.

Ona bakıldığında dikkat çeken ilk şey saçlarının parlak kırmızılığıydı. Yüz hatları keskin, bakışları donuktu. Tanışmalarının üzerinden iki gün geçmesine rağmen Seokjin'le sadece bir kere göz teması kurmuştu.

İletişimi, Seokjin'in aksine kötüydü; Hoseok, her şeyiyle Seokjin'in aksiydi.

Hoseok, hiç ilk adımı atmadı; Seokjin, hiç vazgeçmedi.

Hafif bir rüzgar estiğinde Seokjin, yeşil eldivenlerini çıkararak diğerinin kucağında bağlamış olduğu ellerinin üzerine koydu.

"En azından nezaketen dinleyebilirdin. Gerçi buraya kadar gelmiş olmamıza şükretmeliyim sanırım."

Seokjin, gülümsedi; Hoseok, cevap vermedi. Kucağındaki Seokjin'in eldivenlerini ellerine geçirdi. Akşamın geri kalanında ise etraflarında toplanan kuşların yemleri yemesini izlediler.

"Hoseok, biliyor musun? Ben yükseklikten korkarım."

✿

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
fly like a bird //2seokWhere stories live. Discover now