Düğün

467 9 0
                                    

-Yıllardır bana hizmet ediyorsun. En güvendiğim adamlarımdan birisin Malkoçoğlu. Başarılı ve yetenekli bir askersin de. Kararımı verdim. En değerli hazinem,kıymetlim,kızım Raziye Sultan ile seni nikahlandırmaya karar verdim,dedi tebessümle...
Malkoçoğlu eğildi gülümseyerek.
Mahidevran Sultan'ın Dairesi
Kapı çaldı. İçeriye Afife Hatun girdi. Afife Hatun:
-Sultanım müjde. Hünkarımız Raziye Sultanımız ile Malkoçoğlu Bali Bey'in evlenmesine karar vermişler.
Raziye Sultan gülümsedi. Mahidevran da gülümseyerek Afife Hatuna hazırlıklara başlamasını ve çekilmesini söyledi. Mahidevran:
-Benim güzel meleğim,dedi ve kızına sıkıca sarıldı.
Hürrem Sultan'ın Dairesi
Hürrem:
-Allah kahretsin Sümbül. Bu nasıl olur? Sümbül Ağa:
-Sultanım sakin olun. Elbet bir yolunu bulursunuz. Hürrem:
-Mani olamayız artık Sümbül. Mani olamayız...
2 gün sonra Konya Sarayı
Avdan döndükten sonra herkes dairesine çekilmiş. Şehzade Mustafa ve Rümeysa Sultan yalnız kalmışlardı. Rümeysa gülümseyerek:
-İnşallah sultanımız mutlu olur. Mustafa:
-İnşallah. Malkoçoğlu'nu yıllardır tanırım. Sadık,cesur,yiğit biridir. Umarım bu karar ikisi içinde hayırlı olur.
2 Ay Sonra
Düğün hazırlıkları tamamlanmıştır. Bu gece Raziye Sultan'ın kına gecesi vardır. Mahidevran ve Raziye konuşuyorlardı. Mahidevran:
-Hayatın da yüzün gibi güzel olsun. Bu güzel yüzün hiç solmasın. Raziye:
-Sağolun validem. Her daim yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Mahidevran:
-Yanında olacağım elbet biricik kızımsın sen benim. Senin mutluluğun hayli önemli benim için.
Raziye Mahidevran'a sarılır.
Kına gecesi başlamıştır. Rümeysa gülümseyerek Raziye'nin yanına gelir. Rümeysa:
-Hayırlı olsun sultanım. Raziye:
-Sağol Rümeysa der gülümseyerek.
Sultan Süleyman,şehzadeler,paşalar,beyler ve Malkoçoğlu da has odada yemek yiyorlardır. Yemeğin ardından Şehzade Mustafa ve Malkoçoğlu balkonda karşılaşırlar. Malkoçoğlu:
-Şehzadem. Mustafa:
-Sana her daim itimat ettim Malkoçoğlu. Kardeşim sana emanet. Onun üzülmesine hiçbir vakit müsaade etme. Malkoçoğlu:
-Merak etmeyin şehzadem. Sultanımızın üzülmesine müsaade etmem.
Düğün
Raziye Sultan kıyafetini giyip Mahidevran Sultan'ın dairesine gider. Rümeysa da dairededir. Raziye:
-Validem. Mahidevran'ın üzerinde yeşil gösterişli bir kaftan vardır. Bu kaftan zümrüt yeşili gözlerini de ortaya çıkarmıştır. Mahidevran:
-Benim güzel meleğim. Rabbimden tek dileğim bu güzel yüzünün her daim gülmesidir,der ve cariyenin uzattığı elmaslarla süslü tacı kızının başına takar. Rümeysa:
-Umarım her daim mutlu olursunuz sultanım.
Raziye gülümseyerek hareme gider. Cariyeler geçtiği yollara altın serpiyorlardır.
"Ben Raziye. Sultan Süleyman Han'dan olma Mahidevran Sultan'dan doğma. Gücünü ve asaletini babasının kanından,cürretini ve güzelliğini annesinin sütünden alan cihanın gördüğü göreceği en güzel sultan Raziye. Ben Raziye. Her istediğini alan her dediği,her emrettiği yapılan cihanın gelmiş geçmiş en güçlü sultanı. Cihanın bütün güzellikleri,bütün zenginlikleri benim ayaklarımın altındadır. İçtiğim billur kasede,yediğim altın tasta sunulur. Kadınlar güzelliğime ve asaletime,erkekler saçımın tek teline canlarını verirler. Ben Raziye. Bugün sevdiğim adamla evlendim. Malkoçoğlu Bali Bey ile. Haremin kaideleri katidir. Taht ve saltanat uğruna sevmedikleri paşalarla beylerle evlendirirler sultanları. Bu konuda çok şanslıydım her zaman. Zira ben Mahidevran Sultan'ın kızıyım. Ben Raziye. Sultan Süleyman'ın gözbebeği, Mahidevran Sultan'ın kalbinin bir parçası, Malkoçoğlu Bali Bey'in büyük aşkı Raziye. Raziye Sultan...."
Düğün sona ermiş herkes kendi dairesine çekilmiştir.
Ertesi sabah
Mahidevran ve Hürrem sarayın koridorlarında karşılaşırlar. Mahidevran hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder. Ancak Hürrem kolundan tutarak onu durdurur. Mahidevran:
-Bırak kolumu. Ne oldu benim hayatımı mahvettiğin gibi kızımın da hayatını mahvetmene müsaade edeceğimi mi zannettin? Hürrem:
-Kızını güçlü bir devlet adamıyla evlendirmek varken Malkoçoğlu Bali Bey ile evlendirdin,dedi gülerek. Mahidevran:
-Ben sen değilim Hürrem. Kızımı taht ve saltanat uğruna feda etmem,demesiyle Hürrem'in gülümsemesi söndü. Mahidevran gülümseyerek oradan ayrıldı.
Şehzade Cihangir'in Dairesi
Şehzadeler sohbet ediyorlardı. Bayezid:
-Bu Selim'in yaptıklarından bıktım usandım artık. Cihangir:
-Ne yaptı yine? Bayezid:
-Bana gönderilen altınları çalmalarını emretmiş eşkıyalara. Sonrasında ise eşkıyaların başı Selim'in adını verdi. Valideme anlattım olanları. Her zaman olduğu gibi üstünü örttü. Mustafa:
-Selim senin ağabeyin Bayezid. Hünkarımız daha evvel ikinizi de ikaz etti. Ne olursa olsun sakın onunla kavga edeyim deme. Cihangir:
-Ne vakit döneceksiniz sancaklarınıza? Mustafa ve Bayezid:
-Yarın.
Fatma Sultan'ın Dairesi
Mahidevran:
-Hürrem yılanı ne vakit çıkacak hayatımızdan? Onu görmeye tahammülüm kalmadı. Fatma Sultan:
-Biliyorum Mahidevran. Benim de buna zerre kadar tahammülüm yok. Elbet bir gün kurtulacağız ondan. Mahidevran:
-İnşallah sultanım.
Mihrimah Sultan'ın Dairesi
Nurbanu:
-Raziye Sultan da evlendi. Mihrimah sinirle:
-Evet o sinsi yılan bile aşık olduğu adamla evlendi,dedi içinden. Nurbanu:
-Sultanım Şehzade Bayezid Selim'e saldırdı. Mihrimah şaşkınlıkla baktı Nurbanu'ya. Aslında şaşırması bile çok saçmaydı. Selim ve Bayezid hiçbir zaman anlaşamamışlardı zira. Mihrimah:
-Hiç kimse işitmeyecek bunu,validem dahil hiç kimse. Nurbanu:
-Lakin sultanım. Mihrimah sert bir bakış attı:
-Aksi halde canını yakarım hatun. Nurbanu:
-Emredersiniz sultanım. Bağışlayın beni,müsaadenizle,dedi ve dışarı çıktı. Nurbanu'nun cariyelerinden Elif Hatun:
-Sultanım iyi misiniz? Nurbanu:
-Yemin ediyorum Elif. Bugün önünde diz çöküp af dilediğim herkes gün gelip benim önümde diz çökecek. Yemin ediyorum.
Rümeysa Sultan'ın Dairesi
Rümeysa ise evlatlarıyla ilgileniyordu. Nergisşah:
-Burası çok güzel. Mehmet:
-Evet çok güzel,çok büyük. Orhan:
-Biz de keşke burada yaşasak... Rümeysa gülümseyerek:
-İnşallah oğlum. Bir gün bu saray bizim evimiz,yuvamız olacak.
O sırada koridorda bir Ağa:
-Desduuur Şehzade Mustafa Hazretleri!!!! Rümeysa evlatlarıyla birlikte ayağa kalkıp eğildi. Mustafa içeriye girdi. Nergisşah:
-Baba,dedi ve Mustafa'ya doğru koşup sarıldı. Daha sonra daireye Ferhunde Hatun girdi:
-Şehzadem,sultanım. Mihrişah Sultan'ın ağlama sesi duyuldu. Rümeysa Mihrişah'ı kucağına aldı onu sakinleştirmeye çalıştı. Lakin başarılı olamadı. Mustafa:
-Rümeysa bana ver. Rümeysa gülümseyerek bebeği Mustafa'ya doğru uzattı. Mihrişah babasının kucağında yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Rümeysa ve diğerleri onları şaşkınlıkla ve gülümseyerek izliyorlardı. Mihrişah:
-Ba...ba...Baba...dedi. Rümeysa gülümseyerek:
-Sultanımız anlaşılan babasına çok düşkün olacak. Mustafa:
-Benim minik meleğim,diyerek Mihrişah'ı alnından öptü.
O sırada kapı çaldı ve Leyla Kalfa içeriye girdi:
-Şehzadem,sultanım. Akşam hünkarımız bir yemek tertip etmişler. Bilhassa torunlarını görmek istemişler. Rümeysa gülümseyerek:
-Tamam çekilebilirsiniz.
Akşam
Yemeğe yaklaşık bir saat vardı. Rümeysa hazırlanmak için dairesine doğru gidiyordu. Bir sultanla karşılaştı. Adını bilmiyordu. Lakin daha evvel Şehzade Bayezid'in yanında görmüştü. Sessizliği karşı taraf bozdu:
-Merhaba ben Fatma. Şehzade Bayezid'in gözdesi ve evlatlarının annesiyim. Rümeysa gülümsedi. Bu kadın iyi birine benziyordu. Temiz yürekli,samimi bir kadın. Rümeysa:
-Ben de Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın zevcesi ve evlatlarının annesiyim. Fatma Sultan gülümseyerek:
-Akşam görüşürüz. Rümeysa:
-Görüşürüz. Fatma gitti.
Rümeysa içinden:
-Bu sarayda iyi insanlar da varmış. İyi niyetli insanlar. Samimi, altın kalpli insanlar...
Daireye ulaştı. Hazırlandıktan sonra Nergisşah'ın saçlarını taradı. Mehmet ve Orhan'ın kıyafetlerini düzeltti. Mihrişah'a kıyafetini giydirdi. Mustafa da geldikten sonra yemeğe gittiler. Herkes oradaydı. Güzel bir geceden sonra herkes dairesine çekildi.
Rümeysa ise bu gece bir dost kazanmıştı. Şehzade Bayezid'in gözdesi Fatma Sultan onun arkadaşı olmuştu. Çok iyi anlaşmışlar ve bir dostluk kurmuşlardı. Kısa zamanda bi hayli samimi olmuşlardı.
Ertesi sabah
Sancağa dönme vakti gelmiştir artık. Şehzade Mustafa kardeşleriyle vedalaşırken Rümeysa da yeni arkadaşıyla vedalaşıyordu. Rümeysa gülümseyerek:
-Seni özleyeceğim. Fatma:
-Ben de,dedi ve birbirlerine sarıldılar.
O sırada şehzadeler
Mustafa Bayezid ve Cihangir'le vedalaşırken bir ağa:
-Desduuur Şehzade Selim Hazretleri!!! Daha sonra Şehzade Selim yanlarına doğru gelmeye başladı. Bundan ne Mustafa ne Bayezid ne de Cihangir memnun olmuştu. Mustafa Rümeysa'nın yanına doğru gitmeye başladı. Selim:
-Abi... Mustafa durdu ve Selim'e doğru döndü. Selim:
-Bağışla beni. En azından böyle ayrılmayalım. Rümeysa ve Fatma da onları izliyordu. Bayezid:
-Ne kadar kolay yalan söylüyorsun Selim? Selim:
-Bayezid,deyip Şehzade Bayezid'in üstüne yürüdü. Mustafa:
-Kesin şunu. Hünkarımız bizi izliyor. Sadece Rümeysa ve Fatma değildi onları izleyen Sultan Süleyman da balkondan onları izliyordu. Mustafa devam etti:
-Haklısın Selim. En azından böyle ayrılmayalım,dedi ve Selim'le birbirlerine sarıldılar.
Daha sonra Şehzade Mustafa Rümeysa'nın yanına gitti. Vedalaşmanın ardından yola koyuldular.

Aşkın Sonu: Mustafa & RümeysaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora