AT - 28 -

2.5K 98 2
                                    

Son ders, 11.50

Matematik dersi boyunca uyumak hobilerim arasında zirveye ulaşmış bulunmakta. Newyork'ta en sevdiğim ders matematikti fakat işler Türkiye'ye gelince bir hayli değişmişti. Nedenini algılıyamıyordum fakat dersi dinlemek, tahtaya odaklanmak ve sayıların içerisinde kafayı yemeden sıyrılmak artık çok zor geliyordu.

Üstüne üstlük sınıfta matematik dersine katılan bir, iki kişi ya var, yada yoktu. Newyork'ta ise, neredeyse sınıfın tamamı derse katılır ve tahtaya çıkmak için büyük bir çaba gösterirdi. Buradaki öğrenciler öyle rahattı ki; gelecekleri hakkında en ufak bir pişmanlık duyacağına zerre kadar inanmıyordum.

 "Maria, bu soruyu çözmek ister misin?" Matematik öğretmenimiz Elif Hoca'ya göz ucuyula baktıktan sonra, yeşil tahtaya yazılmış bir fonksiyon sorusu idi. Newyork'ta bu konuları çoktan gördüğümüz ve onuncu sınıftanda bir hayli iyi temelim olduğu için zorlanmayacağıma inanıyordum.

Başımı yavaşça aşağı - yukarı sallayarak tahtanın yanına gittim ve soruyu hemencecik çözdüm. Elif Hoca, imalı bir şekilde dudaklarını yukarıya kaldırdıktan sonra "Güzel." diyerek başka bir soruyu tahtaya yazmaya hazırlandı.

Kendime başıma oturduğum sırama doğru ilerlerken, bir el beni yavaşça kolumdan tuttu ve sağa doğru çekti. Kaşlarım istemsiz olarak çatılırken Bahar'ında olmadığı aklıma geldi. Bu demek oluyor ki tek başımaydım. Belaya bulaşmak istemiyordum ve sınıfta konuştuğum insan sayısı üçü geçmezdi. Bakışlarımı kolumu tutan kişiye kayınca, rahatlamışçasına derin bir nefes verdim.

"Zehra iyi mi?" Dedi nazikçe. Başımı abartılı bir şekilde aşağı - yukarı salladıktan sonra gülümsedim.

"Telefonlarımı açmıyor. Hangi hastanede? Onu ziyaret etmek istiyorum."

"Telefonlarını açmıyorsa bunu söylemem doğru olmaz."

"Maria... Lütfen. Çok mera kediyorum." Dudaklarımı çapraz bir şekilde büktükten sonra otuz saniyeden fazla ayakta dikildiğimi fark ettim ve omuz silkerek sırama doğru geçtim. Hasan, Zehra'nın plotonik aşkı.

Ben hayatımda Hasan kadar yapışık bir çocuk görmedim ve uzun bir süre zarfında da görebileceğimi zannetmiyorum. Sürekli aşk değiştirir ve bıkan bir tip. Dört gün öncesine kadar sınıfta Berivan için yanıp tutuşan hatta onun için ölebileceğini idda eden insan gitmiş, yerine sanki yıllar boyunca Zehra'ya aşık olan Hasan gelmişti.  Eğer gerçekten sevdiğine inansaydım ne yapar eder, Zehra'nın kaldığı hastaneyi kendim söylemeden dolaylı yollardan dile getirmeye çalışırdım.

Okul çıkış zili çalınca, sıranın üzerinde duran defterimi ve kurşun kalemimi çantama düzgünce yerleştirdikten sonra yavaş adımlarla sınıfın kapısına doğru ilerledim.

"Maria!" Bıkkınlıkla iç çekerek Hasan'ın cırtlak sesinin verdiği yetkiye dayanarak adımlarımı yavaşlattım ve birkaç adım daha attıktan sonra duraksadım.

"Efendim?"

"Lütfen söyle."

"Israr etme, söylemeyeceğimi biliyorsun." Hasan derin bir iç çektikten sonra, yavaş adımlarla sınıfın dışarısına çıkıp kalabalık koridorda kayboldu. Omuz silkerek dışarıya çıktım.

Aşiret TorunuWhere stories live. Discover now