AT - 23 -

2.6K 116 3
                                    

"Tatlım... Ne olursa olsun bize haber vermen gerekiyordu." Annemin şefkat dolu ve bir o kadarda sitemli ses tonu beni bir nevi olsun rahatlatmıştı. Haklıydı... Hastanede boş boş oturduğum o kadar saatte annemi arayıp haber verebilirdim. 

"Özür dilerim," Dedim, kısaca... Yeterince yorulmuştum, tartışacak veya konuşacak bir halim yoktu.

"Bunun bir cezası olmalı." Ananemi, gözlerimi kırpıştırarak onayladım. Başımı kıpırdatıp veyahhuta "tamam" diyebilecek bir halim yoktu. Çok az daha sessizlik oluşursa şuracıkta uyuyabilirdim.

"Bir hafta boyunca temizlik işlerine sadece sen bakacaksın."

"Şuan tartışacak durumda değilim..." Diye bir şeyler gevelemeye çalışıyordum fakat yorgunluktan dolayı birkaç kelimeyi yutmuştum.

"Tartışacak bir şey yok genç hanım! Dediklerime uyulacak o kadar!" Hiçbir tepki vermeyince, çenemi hafifçe tutup yukarıya kaldırdı, mahmur gözlerle ananemin ateş saçan gözlerine bakıyordum.

"Yoksa uyuyamazsın." Büyük tehditti... Gerçekten! Şuanki durumum için gerekli ve zekice bir tehditti. Teslim olmuştum, dört duvara sıkışmıştım... Başımla ananemi onayladıktan sonra, koltuğun boşta kalan tarafına vücudumu serbest bıraktım, ardından gelen huzura kollarımı açtım... Uyku...

***

"Günaydın!" Tanıdık gelen ses tonu kulaklarıma ulaşınca istemsiz olarak küçük bir hırıltı çıkardım ve başımı yastığa iyice yerleştirdim.

"Kalk hadi, uyuyan güzel!" Sesin sahibi oldukça tanıdık geliyordu fakat yine de tanıyamıyordum. Uyku sersemliliği halimde başımı kaldırıp, sesin sahibine bakacak durumum yoktu.

"Maria... Hadi!" Ses, tatlılık sınırlarını hafifçe açarak cazgırlığa doğru hafif hafif ilerliyordu. 

"MARİA!" Sonunda dayanamayıp, yavaş hareketlerle arkamı döndüm ve karşımda bana kaşları çatık bir şekilde bakan Ayla ile karşılaştım.

"Ayla?"

"Efendim, canım?"

"Nereden buldun burayı?"

"Kızım, sen Maria Genceroğulları değil misin?!" Tamam... İşler şimdi anlaşılıyordu. Soy adım, geniş bir çerçeveye imza attığı için Ayla için hiçte zor olmamıştı.

"Neden geldin?"

"Kovuyor musun?" Dedi, bir anda. Şaşkınlıkla Ayla'ya baktım.

"Nereden çıktı?" O ise rahat bir tavır sergiliyordu fakat kaşları bir hayli çatıktı.

"Uyandığından beri çapraz sorguya soktun."

"Hiç farkında değilim... Kusura bakma, lütfen."

"Tamam, tamam... Lütfen bu kadar kibar olma!" Ayla'ya karşılığım sadece gözlerimi devirmekte olmuştu. Bu kibarlığımla ilk olarak Melek dalga geçmişti ve bu beni çıldırtıyordu. Kibar olmanın neresi kötüydü?!

"Hadi, hazırlan! Beyazıt ile kahvaltıya gideceğiz... Senide görmek istediğini söyledi." Dedi, son cümlelerdeki şaşkınlığını gizli tutmayarak.

"Beni mi?"

"Evet, bende senin kadar şaşkınım... Fakat seni Beyazıt'tan kıskanacak kadar küçülmedim!" Dedi, alayla. Çok mu çirkindim sahi? 

"Ben gelemem ki." Dedim, en sonunda. Yüzündeki tebessümü gizleyip, şaşkınlığa sokmaya çalışırken suratı tuhaf bir hale bürünmüştü. Gülmemek için dilimi ısırmıştım.

Aşiret TorunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin