Yine iğrenç bir sabaha uyanıyorum . 2 günlük tatil bitti ve şimdi okula dönmem gerekiyor . Okuldan nefret ettiğimi söylemiş miydim daha önce ? En azından Jungkook'u göreceğimden mutluyum .
Kulağıma yavaş yavaş fısıldadı öğretmenin duymaması için .
''Çıkıştan sonra sana birşey göstereceğim ''
''Merak ederim şimdi söyle ''
''Hayır az sabret bu bir sürpriz ''
Kapşonunu indirip bana bakmasını sağladım . Bağlı kollarından tutup " lütfen söyle merak ediyorum '' dedim ve onu silkelemeye çalıştım .
''Park Jimin çabuk sınıftan çık dersi bir daha sabote etmeye kalkışma ''
Öğretmenimin sesini duyar duymaz şaşkınlık icinde hem sınıfa hemde Jungkook'a baktım .
Benimle gel diyerek Jungkook'u kolundan sürüklüyip dışarı çıkardım .
''Peki şimdi söyleyebilirsin sürprizini gözlerimi kapatmalı mıyım ?''
Çantasından çıkardığı kamera ile ayarlamalar yapmaya çalıştı ve biraz uzağıma giderek kamerayı kendinden biraz uzağa tutarak resmimi çekti . Fotoğrafa gülerek baktı ve daha sonra yalpalayarak yanıma koşup geldi .
''Ödeşmiş olduk ''
'Sürprizin bu muydu cidden ? Ben her zaman güzel çıkıyorum. ''''Cidden çok tatlı çıkmışsın '' gülmeye devam ediyordu .
Yüzümü buruşturup banka oturdum ve kollarımı bağlayarak sinirle ona bakıyordum . Tatlı bir gülümseme ile elindeki kamera ile yanıma geldi .
''Sadece ödeştik yüzünü asman hiçbirşeyi değiştirmiyor sen her zaman tatlısın '' deyip yanağıma bir öpücük kondurdu . Elinden kamerayı alıp uzakta bir yere koydum ve sayacı başlattım .
''Poz ver Kookie ''
'' Bunu duvarımıza asmalıyız . ''
''Bizim bir evimiz yok duvarımızda yok Jungkook '' diyerek güldüm .
''Artık seninle yaşayacağım''
''Saçmalama herkes yanlış anlar komşularımın öğrenmesini istemiyorum bir erkekle ... ''
''Ne ? Bir erkekle devamını getirme Jimin , benden utanıyor musun yoksa ? ''
''Hayır öyle değil ama ''
''Evet kabul et artık benden utanıyorsun ''
Açıklayamadan çantasına kamerayı sinirle tıkıştırıp gitti . Dur bile diyemedim yine yanlış anlaşıldım . Oysa ki psikoloğuma onunla birlikte gidip onun gerçek olduğunu göstermek istiyordum .
..........
Her hafta gidip gelmekten bıktığım yollarda yeniden yürüyordum . Binaya vardığım zaman kendime çeki düzen verdim . Bir işe yaramazdı ki ruhsal bir problemi görünüş ile düzeltmek alçaklıktan başka birşey değildi . Kapıyı çaldım her zaman karşılaştığım sekreter bana iğrenç gülümsemesi ile bakıyordu . İçerideki boğuk hava ve nane kokusu , çok klasikti .
''Hoşgeldin Jimin otur bakalım ''
Kahverengi ahşap sandalyesinden kalkan doktorum kolumdan yavaşça tutarak karşısındaki masaya yöneltti .
''Üzgün görünüyorsun ''
Elimle saçımı arkaya atıp yerde olan kafamı hiç kaldırmadan gözlerimi yukarıya devşirerek karşımdaki orta yaşlarda iyi giyinimli güler yüzlü kadına baktım .
''Bir takım olaylar oldu fakat iyiyim şimdi ''
''Neden beni bir doktorun olarak görüyorsun arkadaş olarakta konuşabiliriz ''
Genel olarak psikiyatristlerin karşıdaki insanları rahatlatmak amacı ile söyledikleri birkaç kelimeden ibaretsizdi . Hayatlarına birilerini kolayca alan delilerden ibaret sanıyorlardı bizi yada hemen hemen herşeyi anlatabileceğimizi . Okul rehberlik servislerini bilirsiniz yardım etmeye çalışıp yardım edememek sadece karşındakini rahatlatmaya çalışmaktı herşey .
''Buraya gelerek saçma sapan bktan işler yapıyorum zamanımı sizi dinleyerek harcamak kadar kötü birşey yok ''
Gülerek sandalyesinden kalktı ve devam eden halisünasyonlar hakkında sorlar sormaya başladı . Daha da rahatlatmıyordu , acı veriyordu . Baskı hissediyordum sadece ...
''Peki şimdi ne yapmayı planlıyorsun ''
''Bilmiyorum gönlünü nasıl alabilirim diye düşünüyorum "
"Yanına gelmemi ister misin ? "
"Hayır sadece yalnız kalmak istiyorum"
"Peki yarın bir parti vereceğiz bizim bölümdekilerle sende gel ve Jungkook'un gönlünü almaya çalış"
"Bilemiyorum işe yarar mı dersin "
"Kesinlikle , sakın unutma !"
Peki deyip telefonu kapatır kapatmaz yatağa doğru kendimi attım . Çok yorulmuştum .
"Nerede bu anahtarlar" söylenip duruyordum sonunda anahtarımı bulup derin bir oh çektim ve kapıyı kapatıp çıktım .
Yeon Seo'nun bölümüne gelmiştim çıkmasını bekliyordum sadece .
Elimde kitaplarla kafeteryadan çıkan Yeon Seo'ya doğru koşturdum ."Yeon Seo ?"
"Ben Yeon Seo değilim"
Kızdan özür dileyip eğildım ve koşarak açık olan kütüphaneye girdim . Burada da yoktu .
"Jimin ?"
Daha kütüphaneden çıkmadan Jungkook'un sesiyle irkildim ve arkama dönüp birkaç damla gözyaşı ile ona sarıldım . Ellerini saçlarımın içinde gezdiriyordu .
"Herkesi yavaş yavaş kaybediyorum Jungkook , Yeon Seo nerede ? "
Onu kaybetmek istemiyordum . O da birgün gidecekti .
"Yeon Seo mu o da kim ?"
Birkaç saniye duraksayıp olduğum yere çöktüm . Yeon Seo ? O gitti ...
"O gitti Jungkook artık o yok sende gitme lütfen "
Elini uzatıp beni yerden kaldırdı ve bana daha da sıkı sarıldı .
"Her zaman burada olacağım Park Jimin yanında "
Ona daha çok bağlandıkça daha da kaybediyordum .
Diğer bölümde birkaç şeyi açıklayacağım az cümleler niteliğinde yazıyorum hikayelerimi ve hergün paylaşım yapmaya gayret gösteriyorum . Beklemede Kalın ~ ♡
YOU ARE READING
160989
FanfictionBu benim günlüğüm . Onunla geçirdiğim güzel günler anılar . Başrolde sadece o ve ben varız . Ve tarih 1987 öldürülmeden 2 yıl önce öldürülmeme sebep olan o yıl . Fakat pişman değilim onu seviyorum ve seveceğim . O da beni seviyor biliyorum . Ve her...