Bugün randevum var . 6 yaşımdan beri psikolojik destek görüyorum . Babam bizi terkedip annem onu öldürdükten sonra bir şeyler yolunda gitmemeye başladı . İlk zamanlar çok üzgündüm sadece kaçıp kurtulmak istiyordum fakat daha sonra anlamsızca şeyler olmaya başladı . Sonrasında teyzem beni bir kliniğe götürdü . Sanırım iyiyim artık .
"Hoşgeldin Jimin , hemen başlayalım mı istersen ?"
"Tabii olur ne anlatmalıyım yine?"
"Dün neler oldu anlatabilirsin mesela , Kook nasıl hala aranız iyi mi ?"
"Bizim aramız her zaman iyiydi , arada kavga ediyoruz ama onu seviyorum"
"O senin için bir rüya Jimin . JungKook diye biri yok "
Sinirlice ayağa kalkıp kadının yakasından tuttum . Bana korkulu gözlerle bakıyordu . Fakat ilk zamanlardaki gibi değildi artık . Sanki alışmıştı . Bana güldü .
"O yok hiç olmamıştı zaten"
Gözlerimin dolduğunu farkettirmeden yakasını sertce bırakıp çantamı aldım . Gömleğimin koluna gözyaşlarımı silip hızlıca yürüyüp dışarı çıktım. Kapının önünde bacaklarımı karnıma çekerek ağlamaya başladım. Bir zaman sonra birinin beni dürttüğünü farkettim .
Başımı kaldırıp gözlerimi sildim ve yukarı doğru baktım bu Yeon Seo idi ."Ne oldu ? Bir sorun mu var ?"
"Hayır sadece eski anılar gözümun önüne geldi o kadar"
"Pek iyi görünmüyorsun seni mutlu edecek bir şeye hmm bir pastaya ne dersin ? Ha ? "
Daha fazla uzatmamak için kabul ettim . Biraz yakında olan dışı pembeli kırmızılı kafeye doğru ilerledik . İçeri girdik fakat kimse yoktu . Tuhaf değil miydi ?
Soldan ilkinci masaya oturduk . Yeon Seo bugün çok hoş olmuştu . Şimdi Jungkook bizi böyle görse kıskanır mıydı acaba diye düşündüm güldüm . Yeon seo güldüğümü farkedince eliyle oynadığı çatalı yerine bırakarak bana şaşkınlıkla baktı .
"Neden gülüyorsun saçım olmamış mı yoksa ? Çok uğraşmıştım" diyerek yüzünü astı .
"Hayır çok güzel görünüyorsun aklıma sadece komik birşey geldi o kadar " dedim ve pastamızı yedikten sonra kafeden çıktık .
Akşam karanlığı bastırmıştı fakat etraftaki mağaza ve kafelerin ışıkları her yeri aydınlatmaya yetiyordu . Hongdae her zaman güzeldi .
"Jungkook gelmeliydi"
"Jungkook mu neden çağırmadık ki ? "
"Nasıl çağıralım kuş mu göndermemizi bekliyordun"
Hafifçe güldüm ve Kook'a buraya doğru gelmesi için elimle işaret ettim .Kook yanımıza hızlı adımlarla geldi . Yine göz kamaştırıcıydı .
"Sizi takip ediyordum neden yanınıza çağırmadınız ? "
Yeon ile bakıştık ve Kook'a doğru dönüp "seni görmedim" dedim .
"Ben hep buradaydım nasıl görmediniz diyerek yüzünü assada sözlerine devam etti
'' Fakat sorun değil şimdi ne yapmalıyız ? "
Sorusunu Yeon cevaplarken bende çantamdan aldığım hap kutumu açmakla uğraşıyordum . Tam açarken elimden kaydı ve yere doğru yuvarlandı . Peşinden koşturuyordum .
"Jimin sence ne yapalım ?"
Uzaktan gelen Jungkook'un sesi kafamda yankılandı . Bacaklarım kontrolünü kaybediyordu . Ellerim titriyordu . Ve yeniden gelen o ses . Etraf bir anda karanlık oldu ve artık daha da güçlüydüm kaçmaya başladım .
KURTAR BENİ JUNGKOOK .
KURTAR BENİ YEON SEO .
Biraz beyninizi yakmış bulunmaktayım . afshgkdjahsf fakat bunu yapmalıydım . Biraz saçma ilerliyor diye düşünebilirsiniz fakat Jiminin bir psikolojik rahatsızlığı var bu yüzden hikaye böyle devam ediyor . Eğer bu rahatsızlıkla ilgili tahminleriniz varsa diğer bölümlere bırakın daha da gelişecektir . Sizleri Seviyorum :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
160989
FanfictionBu benim günlüğüm . Onunla geçirdiğim güzel günler anılar . Başrolde sadece o ve ben varız . Ve tarih 1987 öldürülmeden 2 yıl önce öldürülmeme sebep olan o yıl . Fakat pişman değilim onu seviyorum ve seveceğim . O da beni seviyor biliyorum . Ve her...