Diş-Dişçi-Shipper

6K 387 671
                                    

"Gençler son olarak, Ankara'da Siber Savunma Kampı yapılıyor yılın belli günlerinde, mutlaka katılmanızı tavsiye ediyorum. Tarihlerini takip edin. Bugünlük bu kadar, çıkabilirsiniz."

Ayhan Hoca'nın son sözleriyle sınıfı uğultu kaplarken masanın üstündeki eşyaları çantaya doldurdum. Kapının önünde beni bekleyen Mert'i görünce pis bir sırıtma kapladı yüzümü.

"Hakkını helal et Sarışın, gidip de dönememek, dönüp de bulamamak var."

"Lan korkutmasana pislik herif."

"Gerçekler bunlar yavrum, gerçekler. Şimdi düşündüm de, ya dolgun kanal tedavisine dönüşmüşse? Daha da kötüsü, ya diş bitti gitti, implant zorunluysa?"

"Banane ya, oynamıyorum ben. Gitmiyorum randevuya falan, arayalım iptal edelim."

"Oy oy oy, kıyamam ben Sarışın'ıma. Şaka şaka, dönüşmemiştir kanala falan."

"Burak n'olur gitmeyelim, valla acımıyor artık dişim."

"Len yürü, diş bu şakaya gelmez."

Mert'in "İstemiyorum.", "Gitmeyelim.", "Geri dönelim." nîdaları arasında diş hastanesine ulaşmıştık. Randevuyu onaylatıp sıra numarası alınca, geriye bir tek beklemek kalmıştı.

"Burak, benimle beraber gireceksin içeriye tamam mı?"

"Len benim ne işim var içeride, sen gir çık işte."

"Valla girmem, öldürsen sensiz içeriye adımımı atmam. Karaşın'ım, ölümü gör gelmezsen."

"Hayra aç ağzını, Allah korusun tövbe tövbe ya. Tamam beraber gireriz."

"MERT KORKMAZ"

"Bak duydun mu, Burak Akkurt dedi, hadi gel bakalım sende."

Gülerek Mert'le birlikte içeri girdim. Sarışın'ın bu hayatta en çok korktuğu şeylerden biri de dişçiydi. O yüzden dişçiye asla tek gitmez, tek gitmeyi bırak yapabilse bütün herkesi çağırırdı.

"Buyrun şöyle uzanın, şikayetiniz nedir?"

"Dişim ağrıdı da çok minicik, bi' ağrı kesici yazdırıp gidecektik biz aslında."

"Bir bakalım dişinize, açın ağzınızı."

Ölüme giden mahkumlar gibi davranan Mert'i sırıtarak izlerken baya eğleniyordum, bundan sonra her ay kontrole gelsek hiç fena olmazdı.

"Kanala dönüşmemiş gibi gözüküyor, yine de bir röntgen çekelim. Alt kata inin, size yardımcı olacaklar."

Aşağıya inerken hem suskunlaşan, hem de yüzü bembeyaz kesilmiş olan Mert dikkatimi çekmişti. Sıra numarasını kontrol edip sandalyelere oturur oturmaz yan tarafa döndüm.

"Sarışın'ım?"

"Efendim?"

"Yavrum kanala dönüşmemiş işte, stres yapma bu kadar, bak bembeyaz oldun korkutma beni."

"Korkuyorum Karaşın'ım, elimde değil."

"Canımın içi bir şey olmayacak merak etme, araştırdım ben, Bukre Mertoğlu iyi bir doktor. Şikayet yok, kadının eli de hafif, hemencecik bitirecek, biz de çıkacağız."

"Sana güveniyorum, koru beni şövalyem!"

"He şöyle ya, bir kendine gel alışık değilim ben suskun Sarışın'a. Sıra bize gelene kadar koy başını omzuma, dinlen rengin düzelsin biraz."

Mert başını omzuma koyarken, ben de yan taraftan gelen sese kulak verdim.

"Sorma ya, diş hekimi oldum hâlâ kendim yapamıyorum dişlerimi. Aslında ben dedim, bir tane ayna verin elime hallederim ama dinleyen kim?"

İNCOGNİTAWhere stories live. Discover now