Onuncu Bölüm: "Dikkat et. Onu da El'i öldürdüğün gibi öldürme, kardeşim."

4K 273 24
                                    

Multimedya: Lux


Yüz ifademi ciddi tutmaya çalışsamda daha fazla dayanamayıp kahkaha attım. Vesta'nın gergin ifadesi biraz da olsa yumuşadı. Kahkahamı zorla bastırıp konuştum. "Siz beni aptal sanıyorsunuz sanırım."

Kaşlarını çattı. Ne dediğimi anlamadığı her halinden belliydi ama bir şey demedi. "Sen ve Esme diyorum. Bir anda Esme bana gelip Lux'tan hoşlanıyorum diyor, üstüne sen gelip yemeğe götürüyorsun. Bir şeyler döndüğünü anlamıştım zaten."

Zoraki bir şekilde gülümsedi. "Demek planımızı anladın."

"Eğer amacınız Lux'tan hoşlandığımı itiraf etmemse başaramazsınız. Çünkü hoşlanmıyorum. Ki hoşlansam da kurallar buna aykırı. Beraber olamayız."

Mavi gözlerini kısıp bana baktı, ruhumu okuyor gibi hissediyorumdum. Yutkundum. Umarım yalan söylediğimi anlamaz.

İçimi ısıtacak bir şekilde gülümsedi. "Öyle diyorsan öyledir."

Lux'un ağzından:

İnsan bölgesine giriş yaptığım zaman daha da hızlandım. Aklımın her bir köşesinde sadece tek bir şey vardı.

Neria.

Vesta'ya ikisinin baş başa olması canımı çok fazla sıkıyordu. Kızıl saçlı kızın düşüncelerini okuduğum kadarıyla birbirimizden hoşlanmamız için bu küçük oyunu oynuyorlardı. Ancak her hücrem isyan ediyordu. Kıskançlıktan yeri göğü inletebilecek kıvamdaydım. Vesta'yı çok iyi tanıyordum. Kıza karşı bir şeyler hissetmediğine emindim. Sırf Elimiel'e benzediği bu kadar ilgisini çekiyordu. Ve bana olan öfkesi yüzünden.

Bahçe kapısının önüne iniş yaptım. Evin her bir yanı koruma doluydu. Önümü kesmeye, beni sorguya çekmeye çalışmayacaklarından emindim. Hiç birinin dediklerini umursamadan ilerledim. Önümü kesmediler. Ne kadar güçlü olursa olsun, hiç bir insan bir Başmeleğin karşısında duramazdı. Hele ki Lucifer'in oğluysa.

Evin kapısı açıldı. Hızla devasa salonu geçip büyük koltukta oturan adama yaklaştım.

"Bende ne zaman geleceksin diye düşünüyordum, Başmelek."

Başmelek kelimesini adeta tükürür gibi söylemişti.

"Annem nerede?"

Mavi gözlerini akbaba gibi kıstı. Dediklerimi tartar gibiydi. Düşüncelerini okuyamamak beni deli ediyordu. "Ben nereden bilebilirim? Git babana sor."

Elimi, karşısında duran masaya hızla vurdum. "Sen beni tehdit ettikten sonra annemin kaçırıldığı haberini alıyorum. Bence bu bir tesadüf olamaz."

Yüz ifadesini bozmadı. Hatta bir milim bile kıpırdamadı. Şaşırsamda belli etmedim. "Annene ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. Ancak madem benim yanıma gelmeye cesaret ettin, umarım kızımı da getirmişsindir. Aksi halde buradan canlı çıkamazsın."

Gözlerimden alev çıkarken gülümsedim. "Senin gibi bir insan bana ne yapabilir ki?"

Gözlerini benden ayırmadan gülümsedi. "Beni çok bir hafife alıyorsun." Ve ben daha ne olduğunu anlamadan havalandım. Ciğerlerimden nefesim çekilmeye başlarken kendimi yerde buldum. Havasızlıktan gözlerim yaşarmaya başladığı sırada tekrar nefes almaya başladım. Görüşüm berraklaşmaya başlayınca tepemde dikilen Bay V'yi gördüm.

"Ya hemen şimdi defolup gidersin, ya da cesedini kapının önüne attırırım. Seçim senin."

Büyücü.

"Ayrıca emin ol senden bir gram korkmuyorum Melek. Eğer kızım şu an seninle beraberse bu tamamen ona olan sevgim yüzünden. Şimdi çek git."

KANATLARWhere stories live. Discover now