Dokuzuncu Bölüm: "Ben de Elimiel. Ama genelde bana El derler."

3.8K 272 162
                                    

Multimedya: Neria

 
Vesta'nın ağzından:

Bakışlarımı, karşımda oturmuş gözlerini kocaman açıp bana bakan kızdan ayırmadım. Şaşkın olduğu her halinden belliydi. Ve bu onu daha da tatlı yapıyordu gözümde. Alaycı ifademi hiç bozmadan konuşmaya başladım. "Neden bu kadar şaşırdın ki?"

Gözlerini zorla benden ayırıp yemeğine döndü. Ancak tek yaptığı şey çatalıyla tabağını rahatsız etmekti.

"Şaşırmadım sadece farklı geldi."

Gözlerimi ondan ayırmadım. Karşımda oturmaktan ve ona bakmamdan hoşlanmıyor gibiydi. Eh, bu benim için olayları daha da eğlenceli hale getiriyordu.

Normalde kıvırcık ve karışık olan uzun sarı saçlarını düzleştirmişti. Porselen gibi olan tenine makyaj bile yapmıştı. Dudakları, gülkurusu rengindeydi. Yüzüne düşen bir tutam saçı çekmek için elimi uzattığımda irkildi. "Meleklerin ruhu yoktur Neria. Aşık olamazlar, acı hissetmezler. Tabii Nefilimler ve Baş Melekler hariç. Bunu öğrenmek seni şaşırtabilir. Sorun yok."

Bakışlarını tabağından çekip doğrudan gözlerime baktı. "Yani sen hiçbir şey hissetmiyorsun, öyle mi?"

"Nadiren hissederim."

Meraklanmış gibiydi. "Mesela?"

Yutkundum. Bunu sormasını beklemiyordum. Gözümün önüne gelen anıları kontrol edemedim.

Lux'la beraber kahkaha atarak uçuyorduk. Savaş yeni bitmişti ve ikimizde gençtik. Hiçbir şey düşünmeden gülüyorduk. "O kanatlarla beni yenmen biraz zor Vest."

Kahkaha attım ve hızlandım. "Kanatların benden iyi olabilir Başmelek ama benden hızlı olamazsın."

Haklıydım. Haklı olduğumu her zaman biliyordu. Beni yenemezdi, hele ki bir konuda kararlıysam.

Hızladım, hiçbir Meleğin olamayacağı kadar hızlandım. Arkamdan Lux'un kanatlarının sesini duyuyordum. Pes etmezdi, beraber büyümüştük. Çoğu huylarımız aynıydı. Ama ben daha iyiydim. Farklı bedenlerde aynı kişi gibiydik. Kardeşim gibiydi, kardeşten daha fazlaydık. Fakat Lux her zaman daha sakin olanımız olmuştu, ben ise daha kararlı olan.

Onu şaşırtarak alçaldım. Peşimden geleceğini biliyordum. Hep arkamı kollardı. Yere sertçe iniş yaptım ve arkamı döndüm. Lux hemen arkamdaydı. "Ne oldu pes mi ettin?" Gülüyordu.

"Biraz dinlenmek istersin diye düşündüm. Seni çok zorlamak istemedim."

Kanatlarını kapatma gereği duymadan yanımdan geçti. Sanki benimkinden büyük olan kanatlarını vurgulamak ister gibiydi. "Benden iyi olamazsın. Gel, şurada bir göl görmüştüm."

Bende kanatlarımı kapatmadım. "Kanatların büyük olabilir, ama her zaman ben kazanırım kardeşim." Ve onu takip ettim.

Göle doğru ilerlerken ikimizde saçma sapan atışıyor, gülüyorduk. Ta ki onu görene kadar.

Gölün içindeydi. Yüzünü göremiyordum. Ama bugüne kadar gördüğüm her şeyden, herkesten daha güzeldi, buna emindim. Altın sarısı kanatları gün ışığında parlıyor, gözlerimi yakıyordu. Sarı, upuzun saçlarının uçları su yüzünden ıslanmıştı.

KANATLARWhere stories live. Discover now