Thirty Nine (M)

3.8K 180 99
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum;));)))

"Asosyallikten kafayı yedin herhalde, ne kıkırdayıp duruyordun gece?" diye sordu adam tabağındaki yumurta dilimlerinden birini ağzına atarken. Sabah uyandığında, günlerdir odasından çıkmayan oğlunu annesine, kahvaltı için yardım ederken görmüş ve etrafındakilere göstermese de, bu dudaklarında yayılan geniş bir gülümsemeye sebep olmuştu.

O gülüşün her ayrıntısını kendisinde barındıran oğlu, o an yüzündeki memnuniyetsiz ifade ile hazır cevaplılığını konuşturdu. Fakat bu cevap karşısındakini yatıştırmaktan fazla daha da öfkelendirmişti haklı olarak. Yaptığı saygısızlıktı, babasından farksız olarak.

"Bunamaya başlarken olur öyle şeyler." Son lokmasını da ağzına atmanın ardından annesinin yanağına kısa bir öpücük kondurdu. "Size afiyet olsun."

Arkasından babasının, giydiklerine ve hareketlerine atıp tutmasına aldırmadan mutfakta çoktan hazırladığı tepsiyi alıp merdivenleri tırmandı. Hem giydiği bu kısa şort ve onu neredeyse kapayacak olan tişörtü babası için değil, yatağında koca gözleriyle tavanı izleyen masum görünümlü sevgilisi içindi. Sonuçta, birkaç dakika sonra gidecek olan ebeveynleri onlara koskoca bir zaman veriyorlardı, büyük bir israf olurdu bunu harcamak.

"Jungkookie~ Baba görevi başarıyla atlatıldı." Senelerdir kalbinin sahibi olan çocuğu, şimdi kendi yatağında onu beklerken bulmak hala onla birlikte olan kalbini sıkıştırmıştı bir an. Bunlara rağmen nasıl düşünmüştü, hayatının onsuz da düzenli olacağını, hâlâ aptallığına gülüyordu.

Dağılmış siyah saçlarına biraz olsun düzene sokmak amacıyla parmaklarını geçirirken gülümseyerek güçsüz kollarıyla tepsiyi tutan sevgilisine çevirdi bakışlarını. Ardından bacakları dikkatini çekti, onlar her zaman bebeğini en seksi bulduğu kısımlar olmuştu, bir kızı kıskandıracak şekilde ince ve biçimli olan beyaz bacakları. Fakat şimdi dikkatini çeken asıl şey nasıl da inceldikleriydi, aynı şey kolları için de geçerliydi.

"Kahvaltını iyi yaptın mı?" diye endişeyle sordu küçük olan. Yoongi ses tonundaki anlamı kavramış, burukça gülümseyip olumsuz anlamda sallamıştı kafasını. Neredeyse tek öğün yiyerek geçirdiği iki ayın sonucunda midesi pek almıyordu yemekleri.

"Hyung, ben zaten öküz gibi oldum. Bunların hepsini sen yiyeceksin." Jungkook'un çocuk gibi sızlanmasını izlerken gülümsemesi istemsizce genişlemişti, o isterse dünyayı bile yiyebileceğini fark etti o an. Öpmek için öldüğü o dudaklardan çıkan her söz onu şımartmakla birlikte bir köleye de dönüştürebilirdi. [;)]

Jungkook yatakta doğrulmuş, büyüğünü de ince bileğinden çekip karşısına oturturken tepsiyi ortalarına koydu. Her lokmada, bir büyüğünü beslediğini unutarak çeşitli sesler çıkarıyordu.

"Bak hyung, uçak geliyor. Fiyuv..." Her uçak gideceği yere ulaştığında ise bir öpücük kazanıyordu, dünyanın en mutlu pilotu olabilirdi.

Yiyeceklerin hepsini istediği yere aktardığında ise geriye sadece tek bir şey kalmıştı.

"Sütümüzü de içelim, tamam." Yoongi çocukça bir isyanla inlerken aralarındaki tepsiyi umursamadan sevgilisinin yanaklarını avcu içine aldı.

"Ama ben süt istemiyorum... Seni özledim Kookie~" Bunların hepsi küçük olanı fena halde eğlendirmesine rağmen dudaklarına uzanan hyungunu nazikçe ittirdi.

"Olmaz!" Küçük bir çocuğu azarlıyormuşçasına salladığı işaret parmağını daha sonra serbest bırakıp süt ile dolu bardağı Yoongi'ye uzattı. "Hyung, iç ki büyü!"

Give it to Me//YoonKook Texting ✓  Where stories live. Discover now