7. BÖLÜM

92 62 6
                                    

Deniz masasını özenle hazırladı. Menüde tek makarna olsada,  masası gerçekten çok şık duruyordu. Hazırlanmak için odasına geçti, aslında bakarsan pekde seçim yapabileçeği bir kıyafeti yoktu. Hepsi eski püskü, kimi yırtık, kiminin rengi iyice solmuştu. Tam eşyalarını karıştırırken, birden gözüne Derinin doğumum günü için aldığı kıyafet çarptı. Deniz bu durumdan oldukça mutlu olmuştu.
Deniz, ayağına; yüksek bel, koyu siyah, dar paçalı ve vücudunu tamamen saran kot pantolonu geçirdi. Üzerine kremrengi, balıkcı yaka, göbek üstü, bol bluzu giyindi. Uzun siyah saçlarına düm düz bir fön çekti. kafasına kremrengi bandajını geçirdi. Gözlerine siyah kalem sürdü. Yüzüne başka hiç bir makyaj yapmadı. Ayağında ev terlikleri ile salona geçti. Çok doğal ve bir o kadarda baş döndürüçü görünen Deniz, evde dağınık gözüken bir yer var mı diye bakındı. Tamda bu sırada kapı çaldı. Deniz kapıyı açtığında elinde koçaman bir demet çicek ile Hakanı kapıda gördü. Deniz ilk defa birinden çicek alacaktı ve bunun için oldukça heycanlı görünüyordu. O kadar heycanlıydı ki ne Hakandan çicekleri almıştı nede Hakanı içeriye almıştı. Hakan:

-Deniz, gerçekten hava çok soğuk, daha ne kadar bekliyeceğim kapıda acaba dedi ve gülümsedi. Deniz:

-A..a. Hayır buyur, buyur içeri diyerek, Hakanı içeri aldı. Ve Hakandan çicekleri alıp onu yemek masasına davet etti. Hakan:

-Hayatında gördüğüm en güzel hazırlanmış yemek masası. Bence sen gerçekten bu işten anlıyorsun diyerek masaya oturdu. Ardından Deniz makarnayı servis etti ve Hakan:

-Makarnayı çok sevdiğimi nerden bildin. Yoksa sen bir büyücü felan mısın? dedi ve ikisi birden gülümsediler.
Hakan aslında pek makarnayı sevmezdi, ama Denizin durumunu anlamış ve pot kırmamaya çalışıyordu. Deniz ve Hakan yemeklerini yediler ve çaylarını içmek üzere kanepeye geçtiler. Hakan Denizin yüzüne uzun uzun baktı ve ona bir anda istemeden "gerçekten çok güzelsin" dedi. Deniz bu durum karşısında şaşkınlığını gizleyememiş ve içtiği çay bogazına kaçmıştı. Hakanda bu durumdan baya bi rahatsız olmuş ve durumu toparlamaya çalışıyordu. Ama ağzından çıkmıştı bir kere, yapabileceği pekde birşey yoktu. Deniz hızlıca çaya bakma bahanesi ile mutfağa geçti. Uzunca bir süre dönmedi.

Hakanın düşünceleri:
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama bir anda ağzımdan kaçtı. Aslında bir nevi iyi oldu, oda biraz güzel olduğunun farkına varsın. Ama sanırım baya bir canını sıktım. Kaç dakikadır gelmedi içeri. Beni kovmazsa iyi.

Denizin düşünceleri:
Aslında neden bilmem ama hiç kızmamıştım. Aksine hoşuma bile gitmişti ama yanlış bir zamanlamaydı, daha adını bile bilmiyordum. Sahi adı neydi içeri girip sorsam iyi olaçak. Zaten ayıp da oldu, uzun süredir burdayım.

Deniz içeriye hiç birsey olmamış gibi girdi. Hakanda hiç bisey dememiş gibi onu bekliyordu. Deniz:
-Ya farkında mısın? Ben senin adını bile bilmiyorum.

-Evet farkındayım.

-Peki neden söylemiyorsun?

-Sormanı bekledim.

-O zaman soruyorum ismin ne?

-Hakan.

-Hakan güzel isim deyip gülümsedi.

Güzel ve hoş sohbetli dakikaların ardından işte; yaşın kaç? En çok hangi rengi seversin? Havalarda baya soğuk değil mi? En sevdiğin yemek hangisi? gibi, gibi soruların ardından Hakan Denize neden tek yaşadığını sorunca, az önce güller açan yüzüne şuan birini öldürmüş gibi acı, ızdırap ve keder sinmişti. Bunu anlayan Hakan:

- özür dilerim yanlış bir soru sordum sanırım demişti.

Deniz "yoo hayır" desede yüzündeki ifade herşeyi anlatıyordu. Hakan soğuttuğu odadan ayrılmak için, çayının kalan son yudumunu, boğazından bir taş gibi geçsede içerek:

-Geç oldu ben gideyim dedi ve vedalaşıp ayrıldılar.

Hakanın düşünceleri:
O an kendimi öldüresim geldi. Benim yüzümden üzüldü o kız. Lan nasıl aptal bir adamım ben. Napacaksın oğlum kız nasıl yaşarsa yaşasın. Belliki acısı büyüktü sende tuz biber oldun.

Denizin düşünceleri:
Aslında Hakan kötü birşey yapmamıştı. Sadece yaramın üzerine oturdu. Biraz olsun dinen, kanayan yaramı tekrar kanatmıştı. Ama bu benim gerçeğim, bu benim hayatımdı. Artık alışmam gerekti. Her anne baba diyene böyle yapamazdım ya.

KARANLIK VE AYDINLIKWhere stories live. Discover now