6. BÖLÜM

92 62 2
                                    

Hayat Denizin yüzüne gülümsüyormuydu, yoksa daha başka dertler onu mu belliyordu? Deniz geçmişi zihninden atabileçekmiydi, yoksa geriye kalan ömrüde, bu günü gibi zindan mı olaçaktı ona?

Deniz acilde yediği serumun ardında öyle bi uyumuştu ki, hastalığı yüzünden Derinide iyice unutmuştu. Uyanır uyanmaz ilk yaptığı şey Derini aramak oldu. Ama Derin açmıyordu. Tekrar aradı, yine açmadı. Tekrar, tekrar, tekrar aradı ama Derin açmıyordu Deniz iyice telaşlanmıştı ya yine kendine birşey yaptıysa.

Hemen kalkıp üzerini giyindi, koşarak Derinlerin evinin yolunu tuttu. Derinlerin evine vardığında bir heycanla zillerine bastı. Ardı ardına basıyordu. Derinin annesi kapıya gelene kadar, kaç kere bastı o zile, kendisi bile bilmiyordu. Derinin annesi kapıyı açtı:
-Ne oldu kızım ne bu hal?

-Derin, Derin evde mi?

-Derin uyuyor kızım.

-uyuyor mu?

-evet ne oldu ki kızım? Gel buyur oturalım.

Tamda bu sırada sesinden anlaşıldığı üzere, daha pek de uykudan aydığı söylenemezdi Derinin. Derin seslere uyanıp aşağıya indi ve:

-Ne oluyor anne?

-birşey olduğu yok kızım arkadaşın Deniz, seni merak etmiş sanırım.

-Deniz mi?

Derin koşarak kapı ya geldi:

-içeri gelmezmisin Deniz?

Derin tabi anlamında kafasını sallamış ve içeri girmişti. Derin:

-Deniz annem bana kahvaltı hazırlıyor, sende yermisin? kahvaltı yapmadıysan?

-Yapmadım valla. Aslına bakarsan dün sabahtan beri hiç birşey yenedim. Anlatırım sana sonra olanları.

-Tamam o zaman.

Denizin Derini düşündüğü kadar keşke Derinde Denizi düşünebilseydi. Derin çok bencil bir kızdı fakat Deniz ona hiç toz kondurmazdı. Çünkü o, etrafındaki insanlardan o kadar çok kazık yemişti ki, Derin melek kalırdı hepsinin yanında.

Dün Denizin kapıda kaldığını bilen ve ona hiç düşünmeden ıslak montunu verip giden Derin, hiç bir şey olmamış gibi Denizin yaşadıklarından habersiz, sabaha kadar uyumuş ve bir ne yaptın diye bile, sorma gereksinimi duymamıştı. Derin dün gece eve gelir gelmez yatağına uzanmış ve orada uyumuş daha yeni kalkmıştı.
Derinin annesi kavhaltıyı hazırlayıp kızlara seslendi. Kızlar mutfağa dogru ilerlediler. Deniz uzun süredir hiç böyle kahvaltı yapmamıştı. Ballar, börekler, tere yağlar, suçuklar ne arasan vardı.

Derin ve Deniz oturup kahvaltılarını yaptılar. Daha sonra Derin:

-Deniz ben bugün okula gideceğim, yeterince aksattım. Artık kendimi toparlamam gerek. Izin verirsen hazırlana bilirmiyim, dedi

-A..a.. Tabi ne demek. Sen işlerini hallet bende gideyim dedi ve vedalaştıktan sonra Deniz evinin yolunu tuttu.

Deniz eve giderken bir haftadır işsiz olduğunu ve böyle giderse açlıktan öleçeğini düşünüyordu.

Eve geldigi yerde tüm dükkanlara girip eleman lazım olup olmadığını sordu. Fakat hiç bir yerde iş yoktu.

Eve geldiğinde aklına Hakan geldi ve ona olan teşekkür borcunu, evde son bir paket kalan makarba ile kapatabileceğini düşündü ve hemen iş koyuldu.
Önce Hakanı aradı ve:

-Alo.

-Alo.

-Beni tanıdınmı ben Deniz. Dün hastaneye götürdüğün kız.

-Öyle bir güzellik nasıl unutulabilir hanfendi.
ikiside gülüştüler, daha sonra Derin:

-Bırak espiriyide bugün bana yemeğe gel olur mu?

-birincisi bu bir espiri değildi. ikincide neden olmasın deyip vedalaşıp telefonu kapattılar.

Hakanın düşünceleri:

Doğrusu Denizden bu kadarını beklemiyordum. Telefon numaramı almıştı evet ama evine davet edeçeğini hiç düşünmemiştim. şimdi çok heycanlıydım. Kalbim yerinden çıkaçak gibiydi.

Deniz:
Kötü birşey yaptığımı düşünmüyorum. iyi biri, bu çok belli umarım makarnayı seviyordur.

KARANLIK VE AYDINLIKWhere stories live. Discover now