50.bölüm

33.6K 1K 98
                                    

Gençler selam ;)
Geç attım özür dilerim:)
vote sınırı aynı , bu hafta sonu arkimde kalıyorum yazamayabilirim ama yazmaya çalışacağım. multimedyaa meliss maddison pettis

hadi ben kaçar supernatural izlicez :) iyi okumalar ♥

Gözlerimi hafif hafif aralayarak ışığa alışmaya çalıştım. Yüzümde hissettiğim nefesle başımı hafifçe çevirdim. Yanı başımda mışıl mışıl uyuyan Ediz vardı.

Aklıma gelen 'ben neden buradayım' sorusuna saniyesinde cevap buldum. Dün geceki o aksiyon dolu anları unutmak mümkün olmuyor malesef. Beynimin içinde istemesemde dönüp duruyor , bozuk plaklar gibi tekrarlanıyordu o konuşmalar.

Dün geceye dair son hatırladıklarım Ediz'le burada uyumamdı. Peki ona ne olmuştu. Sarhoştu o ve çok ağır dayak yemişti. Ediz'i eğer tanıyorsam Oğuz'u hafif bir dayakla bırakmazdı.

Biraz daha düşünmeye devam edersem düşüncelerim bir girdap misali beni içine çekip boğacaktı. Üstümdeki pikeyi açıp yavaş yavaş kaymaya başlaadım ayağımı aşağı atmıştım ki ayağım kayınca büyük bir gürültüyle yere düştüm. Kalçamı kırmış bile olabilirim.

"Noluyor ya" diyen gözleri hala kapalı Ediz beni görmesin diye yatağa daha çok yaklaşıp boylu boyunca yattım. Beni görürse ne olacağını tahmin edersiniz heralde.

Birinci raund ; Öfke
İkinci raund ; Azar
Üçüncü raund; Sakinleşme

Yerde sürüngen hayvanlara taş çıkaracak derecede sürüne sürüne ilerlemeye başladım. Kalçamın açısını söylemek dahi istemiyorum. Tam yataktan uzaklaştım kapıya gidiyorum , tabi sürünerek. Ediz'in beni ayak bileğimden tutarak çekmesiyle 'Gazam mubarek olsun' diye geçirdim içimden. Beni bileğimden çekerken yeri kah süpürdüğüm kah yaladığım gerçeği var birde.

"Nereye böyle küçük timsah" dedi beni yerden kaldırırken. Küçük mü? Ben miyim küçük? Hıh yakında on sekizime giricem bi kere.

"Ben küçük değilim" gözlerimi kısarak çizgi haline getirerek baktım ona. Yüz kaslarım yırtılacak o değil de.

Burnumu sıkıp "O yüzden mi çocuk gibi kendi başına buyruk işler yapıyorsun" dedi. Şimdi bu lafın üzerine ne denir ki? Adam haklı beyler bayanlar dağılın.

"Hıı...şey" dedim geveleyerek sonrada ekledim "Açım ben hadi kahvaltıya inelim"

Ayağa kalkıp kapıya doğru depar atmaya hazırlanmıştım ki bileğimden tutup beni geri oturttu. Hayır yani bir el bileğim bir ayak bileğim. "Konuşacağız küçük timsah , otur oturduğun yerde"

"Bence önce şu küçük timsah meselesini atom altı parçacıklarına kadar irdeleyelim , o konuyu sonra konuşuruz" dedim. Ve Derin üstün oyunculuk yeteneğini gösterir. Hey Hollywood gör beni. Burda harcanıyorum.

"Onuda sonra konuşuruz , şimdi akşam olanları konuşacağız" dedi.

"Ediz aç karnına azar işitmek istemiyorum , çarpıntı yapıyor" dedim. Ediz başını önüne eğip nefesini dışarı üfledikten sonra tekrar kaldırdı ve yukarı aşağı salladı. Gülümsedim , ki bu gülümseme 'oh yırttım dostum' gülümsemesiydi.

"Yalnız biz burda beraber kaldıysak Ayaz nerde kaldı" dememle Ediz'in gözleri kocaman oldu. Hemen ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi. Bende peşinden gittim tabiki. Kapıyı açıp dışarı adımını atmıştı ki açtığı gibi geri kapattı kapıyı.

"Ne oldu?" Koştura koştura odaya geri döndü. Telefonunu eline alıp birkaç numara tuşladı.

"Sakın odadan çıkmayın. Annemler buraya geliyorlar." dediğinde dakikalardır kendimi sıktığım kahkahamı serbest bıraktım. Ciddi ciddi romantik komedi filmlerine dönmüştü hayatımız. Ediz telefonu kapattıktan sonra kapımız çaldı.

FriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin