31.bölüm

50.2K 1K 56
                                    

selamlar friend ailesinin güzelleri.

şuan gözlerim ağrıdı yazmaktan :)
vote sınırı dayanmıyor size :D
sınavlarımda bitti 20 gün rahatım
sizleri coookk seviyorum
vote sınırı aynı 40 vote

Kendimi gizli görev yapan ajanlar gibi hissettim şuan. Evdeki kimseye görünmeden evden kaçmak. Ediz'le ele ele kaçış operasyonu. Merdivenlerden yavaş yavaş ses çıkartmadan inmeye çalışıyorduk. İçerden konuşma sesleri geliyordu. Kendimizi evden dışarı attığımızda derin bir nefes aldık. Dışarısı aşırı derecede soğuktu. Hasta olmazsak iyidir.

"Ovv soğukmuş." deyip ellerini birbirine sürttü Ediz.

"Ellerim üşüdü benim. "dedim eldivenimi giymeye çalışırken. Serçe parmağımla yüzük parmağımı aynı yere sokmuşum.

"Gel buraya "deyip eldivenimi çıkarttı ve kendi geçirdi parmaklarıma. Sonrada ellerimi tuttu. "Böyle ısınırlar "dedi. El ele ormanın içine doğru yürümeye başladık. Ayaklarımın artındaki karın çıkarttığı sesten başka ses yoktu. Etraf bembeyazdı.

"Büşra olayını anlatacakmısın" dedim adımlarımı durdurdum. Oda benimle beraber durdu.

"Neden bu kadar merak ediyorsun" dedi. Bana döndü iki elimi birden tutup alnını alnıma dayadı.

"Kızın her dakika bana laf sokmaya çalıştığının farkında mısın sen?" dedim

"Bak Büşra ve Yavuz aynı dedikleri gibi aile dostumuz. Ceyda olayından sonra kızlarla takılıyorum demiştim. Büşra'da o kızlardan biri. Ama ben ayrılmak istediğimde ayrılmak istemedi. Bana kafayı takmış gibi bir şey" dedi.

"Kırarım onun kafasını " dediğimde kafasını geriye doğru atıp kocaman bir kahkaha attı. Ciddiyim ben. Paslanmaz teflon tavayı geçiririm kafasına adını unutur.

"Sabredelim çarşamba günü gidiyorlar"dedi beni kollarının arasına alarak.

"Üzülüyorum ben"dedim başımı önüme eğerek. O kızın bizimle aynı ortamda olması bile üzüyordu beni.

"Özür dilerim. Seni üzmek isteyeceğim en son şey. Ama elimde değil. Onları buraya ben çağırmadım. Göndermeyi istiyorum ama arada ailelerimiz var" dedi. Oda haklıydı eğer onları buradan göndermek isterse ailerine söylerlerdi. Yaparlardı. Elimden gelen sadece sabretmek. Üç gün sonra kurtulacağız onlardan.

"sende haklısın peki Yavuz ve Hilal. "dedim ormanın içine doğru yürürken

"Onlar iki ay kadar çıktılar. Yavuz gözü dışarıda bir çocuktu. Ki hala öyle.Ayrıldılar.  Sana bakışlarını hiç beğenmiyorum gitmeden elimde kalmasa iyidir"dedi. Bu konuda hem fikiriz o bakışları bende beğenmiyorum. Ediz benim önümde yürüyordu. Biraz daha önüme geçince koşarak sırtına atladım ve ikimizde yeri boyladık. O altta kara yapışmış bir şekildeyken bende aldığım karları ona atıyordum. Beni sırtından atınca hemen koşmaya başladım. Karda ne kadar koşabilinirse.

"Bu bir savaş başlangıcıdır" diye bağırıyordu arkamdan. Koşmaya devam ediyordum. Ağaçların arasından geçip taşların üzerinden atlıyordum. Kafamdaki soğukluk hissettim. Kar topu atmış zalım.

Ağacın arkasına saklanmış gülerek bana bakıyordu. Elindeki kartopunu yukarı atıp tutuyordu. Yanımdaki ağacın arkasına saklanıp yerdeki karı avucumda kartopu yaptım. Elimdeki kartopunun elimi buza çevirmesini umursamadım. İçimdeki intikam ateşi beni ısıtıyordu zaten. Kartopunu ona doğru fırlattım.

Hah? Iskamı ? Benim attığım kartopu ağaca isabet etmişti. Ediz bana pis pis gülüyordu. Elime bir kartopu daha alıp attım. Yine mi ıska. Bu sefer kafasına diğru gidiyordu fakat eğilince ıskaladım. Yine bana gülüyordu. Yeter ama deyip bir kartopu daha hazırladım. Ona doğru fırlattım sanki yavaş çekimde gidiyordu kar topu. Attığım kartopu Ediz'in yüzünü bulunca gözlerim kocaman oldu ve çığlık attım. Sevinç çığlığıydı tabi ki bu. Ne sandınız hazırlıksızken kafama kartopu atan birine üzülmemimi. Cık olmaz öyle şey.

FriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin