BÖLÜM 4/2

11K 765 15
                                    

           

Evden çıkmadan önce onu göreceğimden neredeyse emin olarak hazırlanmaya başladığımda, aklımda ona söyleyeceklerimi tartıyordum. Son akşam konuştuklarımızı geride bırakıp Sarp'ın da dediği gibi ona bir şans daha verecektim. Kendime bir şans daha tanıyacaktım.

Yine sahildeyse yanına oturacak, marketten aldığım biralardan birini uzatıp onunla beraber bir sigara yakarken, havadan sudan bir sohbet konusu seçip, konuşmayı deneyecektim. Doğru bildiklerimi yüzüne vurmamdan rahatsız olduğu kesindi ve her görüşmemizde ona bunu yaparsam korkusu artabilirdi. Hem ben kimdim ki doğru olanı bildiğim konusunda inat edebilirdim!

Belki de normal bir sohbet, her şeyi daha normal kılardı. Ona kendimden bahsedebilirdim. Veteriner olduğumdan, kardeşlerimden, sürekli gezmek zorunda kaldığımdan, hiçbir yeri evim gibi hissedemediğimden, kedilerden, köpeklerden, denizi sevdiğimden, soğuktan nefret ettiğimden... Kendi düşüncelerini bastırmaya yeter miydi?

Bu da işe yaramazsa, işi yine yokuşa sürmeye çalışırsa, o anki duruma göre karar verecektim. Kaldıysa söyleyecek sözüm, o kelimeleri de azat eder ve hiç istemesem de kendi yoluma gidebilirdim.

Git gide artan heyecanımı bastıramadan aynanın karşısında kendimi incelerken, Sarp'ın on sekimize girdiğimde aldığı ve asla çıkarmadığım altın yüzüğümü parmağımda çevirip duruyordum. Hazırdım. Her zamanki kot şortumun üzerine siyah, düşük omuzlu bol tişörtümü giymiş, vücudumun dikkat çekebilecek kısımlarını gereksiz yere gözlerinin önüne sunmaktan kaçınmıştım. Yanlış anlaşılmak istemiyordum. Sevdiğim birkaç bileklikle bileklerimi doldurmuş, ama son dokunuşumu gözlerime saklamıştım. Yalnızca üs tarafa çektiğim kalınca göz kalemi bakışlarının daha uzun süre gözlerimde kalmasını sağlayabilir miydi? Minik bir denemeydi sadece.

Olasılıkları tartmaya devam ederken, gerginliğimi üzerimden atamadan evden çıktığımda Sarp'a bana bulaşmamasını söyledim. Annemler yeterince söylenmişti zaten. Yine nereye gidiyordum? Neden günlerdir evden çıkmamıştım da bu hazırlığım niyeydi? Bir sorunum varsa onlarla paylaşmalıydım. Ailem, Sarp'tan ibaret değildi. Ve benzeri cümleler silsilesi...

Ama beni anlayabilecek bir tek o vardı. Anne, baba yargıları olmadan da beni kollayıp koruyabiliyordu. Şu anda benden daha gergin olamazdı ama bana bakışları endişeyle doluydu. Savaşa gidiyormuşum gibi göründüğümden emindim ve eğer kaybedersem Sarp beni ayakta tutmak için orada olacaktı.

Tanrım! Ne kadar da dramatize ediyordum durumu.

"Saçmalıyorum."

"Farkındayım bebeğim."

"Neden olduğunu anlayamıyorum. Fırat'a da..." Aşık olmuştum diyecektim ki bu aptal cümleyi kurmaktan son anda kurtardı beni.

"O itin adını ağzına almayı bırak. Ne Bora'yı ne de başka bir kişiyi, onunla ya da onunla yaşadıklarınla kıyaslama."

"Tamam, özür dilerim. Bunu konuşmuştuk."

"Aynen öyle."

"Ama saçmaladığımı kabul ediyorsun."

"Kesinlikle. Herhangi bir erkeğin peşinden koşmak için fazla güzel ve özelsin. Kardeşim olduğun için kıçını kaldırdığımı düşündüğünü biliyorum, ama yemin ederim bununla alakası yok," dediğinde inanmadığımı gösteren bir bakış attığım. Kıkırdadı. "Tamam, kardeşim olduğun için abartıyor olabilirdim," diyerek dalga geçmeye devam etti.

"N'olur ciddi olur musun?"

"Daha yeni konuşmadık mı bunları?"

"Demek istediğim, neden bu kadar çok düşünüyorum? Neden, ne olacağını bu kadar umursuyorum? Âşık olmuş olamam ya? Tensel çekim falan saçmalığıysa da bu kadar çok kafama takmıyor olmam gerekmez mi?" Duraksadım. "Sinem'e itiraf ettim," dedim araba kullanmasını fırsat bilip de gözlerinin içine bakmadan. "Onu özlüyorum. Aşırı saçma değil de ne?"

Sen Aydınlatırsın Geceyi (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now