29.Bölüm : No 34, Kat 3.

556K 28.5K 25K
                                    


Merhaba! :')

Her zamanki gibi karanlık bir odaya geçelim :') 

Yukarıdaki şarkı bana tamamen İzmir'i anımsatıyor :') Karakterlere bir şarkı seç deseniz bu şarkıyı İzmir'e seçerim. Mutlaka dinleyerek okuyun^^


İyi okumalar dilerim!
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıın^^


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Küçük kız, yaşadığı kazanın sonucunda günlerce yataktan çıkamamış. Şövalye günlerce küçük kızın başında beklemiş, ateşi düşsün diye ona ninniler söylemiş, masallar anlatmış. En büyük aşk bir babanın kızına duyabileceği aşkmış. Ve şimdi şövalye aylar önce tanımadığı bu küçük kızın babasıymış, onun en büyük aşkı ne güneş ne yıldızmış... Bu küçük kız ona annesinin babasının emanetiymiş. Küçük kız günler sonra gözlerini açtığında şövalyeyi başında görememiş, sendeleyerek ayağa kalkmış. Evde göremediği şövalyenin de onu terk ettiğini düşünmüş, içi korkuyla acırken telaşla evin kapısını açmış. Dışarıdaki rüzgara rağmen dışarı çıkmış. Şövalyeyi bahçede odun keserken görünce gözlerinden birer damla yaş akmış. Şövalye onu terk etmemiş... Şövalyeye doğru koşmuş küçük kız, "Şövalye!" diye bağırmış. Bu güçlü adam ise duyduğu sesle heyecanla arkasına dönerken küçük kız bir taşa takılıp düşmüş. Şövalye telaşla küçük kıza doğru koşmuş, onu düştüğü yerden kaldırmış, kucağına almış. "Çok dikkatli koştum..." demiş küçük kız gözyaşları içinde, "Ama yine de düştüm... Neden hep düşüyorum şövalye? Ben akılsız mıyım?" Küçük kızın böyle söylenmesi şövalyeyi güldürmüş. Günlerdir gözlerini görmediği kızına mutlulukla bakmış ve konuşmaya başlamış, "Bir yere giderken başımıza bir sürü şey gelebilir, yollar bizi yorabilir, hava bizi üşütebilir ve hatta terletebilir, ayağımıza taşlar takılabilir, böcekler bizi ısırabilir, rüzgar bizi geri itebilir. Karşımıza insanlar çıkabilir, aşık olabiliriz ve hatta terk edilebiliriz. İnsanlar bizi güldürebilir, ağlatabilir. Birileri bizi mutlu edebilir ve hatta üzebilir. Bazen yürür bazen koşar ama bazen de dizlerimizin üstüne yığılıp kalabiliriz. Bir yere gitmeye karar veririz, yola çıkarız, ama o yolun sonuna bazen ulaşamayabiliriz. Ama bunun bir önemi var mı? Çünkü yol bizim onun sonuna ulaşabilmek için yaptığımız her şeye şahit, yollar bizim üstlerinden geçerken çektiğimiz acılara, döktüğümüz gözyaşlarına şahit. Varsın ulaşamasın ayaklarımız o yolun sonuna. O yollarda düşmek bile güzel."


29.Bölüm : No 34, Kat 3.
*Söz... Ege sözü."


"Ege... Oğlum bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorsun, değil mi? Saatlerdir dil döküyoruz sana."

"Biliyorum baba, ama şu an başıma gelebilecek hiçbir şey umrumda değil. Aylarımı o evde tek başıma geçirdim. Hiçbiriniz yoktunuz, ve sizden başka kimsem de yoktu bu dünyada. O evde, o odada tek başıma kafayı yemek üzereyken İzmir girdi hayatıma. O olmasaydı kafayı yemiştim ben..."

3391 KilometreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin